53. Bölüm: Dinler ailesi

9.4K 599 262
                                    


Mandalin otelin önüne geldiğimde arabamdan inip anahtarı kapıda bekleyen valeye verdim. Moralim çok bozuktu kendimi yaka paça kapıya atılmış gibi hissediyordum. Canım dediklerim canım karımı almıştı benden. Ya o zalımın kızına ne demeli? Resmen diz çökmüştüm önünde de yine benimle gelmemişti zalim.

"Hop hop n'oluyoruz, iyi kaptırdın sen kendini bakıyorum da... Asmin'e laf söyletmem ona göre."

"Sana ne oğlum bir kere o benim karım severim de söverim de sa-na-ne!"

"Ne demek sana ne! İç sesin olarak bana da pay düşer tabii!"

"Ne payı be sıçtırma şimdi payına!" diye atıldım sinirden dişlerimi sıkarak. Bu iç ses çok fazla olmuştu artık git gide sahipleniyordu benim karımı. O sadece benimdi kimseyle paylaşamazdım onu bu iç sesim bile olsa.

"İçerden içerden laf sokmak kolay tabii erkeksen çık karşıma da kapışalım," diye homurdanarak otelin girişine doğru yürürken ardımdan yabancı bir sesin "Ağamın oğlu!" diye seslenmesine şaşırarak başımı çevirip ardıma baktım. Benim bir ağa oğlu olduğumu halamlar hariç bir bilen mi vardı bu şehirde? Yüzü bana hiç de yabancı gelmeyen, iri yarı kalın kaşlı pos bıyıklı bir adam bana doğru koşuyordu. Bu adam kimdi ve benim bir ağa oğlu olduğumu da nereden biliyordu? Tek kaşımı kaldırarak bir adım geriye attım. İri cüssesi beni tedirgin etmişti. Yaklaştığında, "Tanıdın mı beni delikanlı? Hani patlama gecesinde seni evine bırakmıştım." dediğinde jeton düştü.

Ah tabii ya! Bu adam patlama gecesi beni omuzlayıp arabasına götüren ve hiçbir ücret almadan beni Boran'ların evine bırakan Türk taksicisiydi. "Oo abi sen miydin? Kusura bakma ya seni tanıyamadım bir an. Malüm o gece benim kafa biraz gidikti." dedim elimi samimi bir şekilde sağ omzuna yerleştirerek.

"Senin kafa her zaman gidik zaten."

İç sesime içimden tövbe estağfurullah çekerek taksici abiye samimi bir şekilde gülümsedim.

"Ee abi nasılsın iyi misin?" diye sordum fakat cevap vermesini beklemeden "O gece seni Allah çıkardı karşıma." diyordum ki o gece taksi ücretini ödemediğim geldi aklıma. "Abi o gece demişken, ya benim size borcum vardı daha." diyerek elimi omuzundan indirip arka cebimdeki cüzdanıma götürdüm. Ödemem gereken miktarın üç katını çıkarıp taksiciye doğru uzattığımda sert bir şekilde elimi geri ittirerek "Ayıp ediyorsun ama delikanlı! Şunun şurasında bir selam verip hal hatır soralım dedik, sen para uzatıyorsun bize!" diye çıkıştı.

Mahçup bir şekilde parayı geri cüzdanıma koyup "Abi kusura bakma ya benim kafa biraz dağınık da düşünemedim." dedim utanarak.

"Hayırdır neden dağınık kafan? Yoksa yine bir kaza mı geçirdin?"

"Kaza değil abi afet."

"Afet mi? Ne afeti oğlum sen nerede yaşıyorsun ki? Londra'da son yüzyılda bir doğal afet yaşanmadı benim bildiğim."

Elimi saçlarıma götürüp öne düşen mısır püsküllerimi arkaya atarken "Abim doğal afetten bahsetmiyorum ben, başım yeşil gözlü bir afetle fena halde dertte," diye gülümsedim mahçupça.

Taksicinin endişeli yüz ifadesi anında değişerek sırıtmaya başladı. "Ha şu mesele baştan desene aşk meselesi diye, afet mafet kafamı karıştırdın."

Başımı olumlu bir şekilde sallayarak "He abi aşk meselesi bu gece istedim vermediler." dedim mecnun bakışlarıyla. Gülmeyin, benim mecnundan ne farkım kaldı ki? O çöllerde Leyla'sını aradı bense Londra sokaklarında Asmin'i.

İstikamet Londra                                      (Töre Mecburiyetim kitabı)Where stories live. Discover now