7. Bölüm: Pijama

31.9K 1.4K 506
                                    


Yaz akşamları konakta yemekler terasta yenirdi. Biz terasa indiğimizde bütün aile, bütün aile dediysem dıdımın dısını demek istemiyorum tabii ki de, masaya oturmuş bizi bekliyorlardı.
Bizi gören yeğenlerimin kikir kikir gülmeleriyle Asmin'in elini hala tutuğumu fark edip hemen elimi elinden çektim.

Masaya oturmak istediğimde annemin "Oğlum karın yanlışlıkla geceliğiyle inmiş aşağı söyle şuna gitsin üzerine doğru düzgün bir şey giysin," demesiyle duraksadım.

"Ne varmış karımın kıyafetinde, bugün ben aldım ona bunu," dedim alıngan bir tavırla. Asmin'in kolundan tutup masaya oturttum.

"Gel karıcığım otur," dedim göz kırparak.

Asmin masaya otururken "Benim suçum yok Vallaha hanım ağam. Ağam zorla giydirdi bana bu elbiseyi. İngiliz karıları hep böyle giyiniyormuş Londra'da ," dedi yapmacık bir masumiyet ile.

Anam dediklerine inanmıyormuş gibisine kaşlarını kaldırsa da benimle ağız dalaşına girmemek için ses etmedi.

" Yenge sen İngiliz karılarını da geçmişin ha," dedi Sefa sırıtarak. "Bu ne güzellik böyle?"

"Oğlum Sefa, sen yengene göz koymaya utanmıyor musun? Yengen oğlum o senin, benim o, ağır ol bakıyım."

Onu sahiplenmem Asmin kadar beni de şaşırtsa da bozuntuya  vermeden konuşmaya devam ettim.

"Sen bir büyü hele, ben sana Londra'dan has İngiliz gelin ithal edecem, hem de en sarışınından."

Söylediklerim Sefanın ağzını kulaklarına götürürken yanımda oturan şahıs burnundan soluyordu.

"Sefacım sen bakma amcanın o sarı çiyan İngilizleri allandıra pullandıra anlattığına, sen esmerden şaşma. Hem ne demişler 'esmer ata atladı, sarışınlar çatladı'.

Bu sözün arkasına Asmin kahkaha atmaya başlayınca Merven'in de ona eşlik etmesiyle masada ufak çaplı bir kahkaha tufanı koptu.

Gözümün kenarıyla karımı kesiyordum. Kıskanmış gibiydi sanki sarışın İngilizleri.

Babam Berzan ağa masada atılan bu kahkahalara tövbe estağfirullah çekse de, sanki içten içe masadaki bu mutluluk hoşuna gitmişti. Oğlu ve gelini öldükten sonra ilk defa bu masada bu kadar mutluluk vardı.

Annemin konuşmaya başlamasıyla masadaki mutluluk yine sona erdi.

"İngiliz karıya ne hacet torunum, yengenin o gavur İngilizlerden ne farkı kalmış, her yeri meydanda!"

Annem dönüp dolaşıp lafı tekrar Asmin'in üzerindeki elbiseye getirmişti. Kolay kolay pes etmeyecekti anlaşılan.

"Bence çok güzel oldu," dediğimde karımın yeşillerini üzerimde hissettim. Yalan değildi, inanılmaz güzel olmuştu. Bu haliyle Angelina'ya on basardı.

"Güzel gelinim, hakkını yiyemem oğlum ama seninle birlikte herkes onun güzelliğini görürse bir anlamı kalmaz, güzellik saklanınca güzel kalır. Sen karının güzelliğini odanıza sakla..."

Annemin sözleri beni bile utandırırken Asmin'in halini düşünemiyordum bile. Neyseki babam boğazını temizleyerek annemin bu konuşmasını yarıda kesti. Sonra Asmin'e dönerek: "Akşamları teras soğuk olur kızım, bir daha çıkarken üzerine bir şey al," dedi.

"Bu dört duvar içinde istediğin gibi giyinebilirsin kızım," diyerek devam etti babam. "Madem bizim oğlan İngiliz karılarına heves sarmış, sen de hevesi geçene kadar onun istediği gibi giyin, ama konaktan çıkarken Berzan ağanın gelini olduğunu unutma sakın ve ona göre giyin."

Babam sözleriyle son noktayı koyunca masada herkes yemeğini yemeye devam etti. Yemekten sonra terasta çaylarımızı da içtikten sonra odamıza çıktık.

Asmin "elbisenin fermuarını açar mısın?" diye önüme durduğunda, ikiletmeden açtım. Elim bu sefer daha az titredi, gün geçtikçe bu duruma alışacak gibiydim.

Fermuarın arasından açık kalan sırtını görmemek için hemen yüzümü çevirdim. Aynadaki yansımadan yatağın üzerinden dün giyindiği geceliği aldığını görünce hemen ona doğru yürüyüp elinden saten geceliği sert bir şekilde çektim. "Bugün bu geceliği giyinmeyeceksin."

"Peki ne giyineyim ağam..." diye sırıtan karımı görünce kurduğum cümlenin ne anlama geldiğini anlamamla kalbimin takla atması bir oldu.

Asmin bana biraz daha yaklaşıp elini göğsüme koyduğunda, deli gibi atan kalbimi farkedecek diye ödüm koptu.
Panikleyerek ondan uzaklaştım ve yatağın üzerindeki poşetleri bir bir boşaltmaya başladım.

Asmin ne yaptığıma anlam verememiş şaşkın şaşkın bakıyordu benim telaşlı hallerime. En son boşalttığım poşetin içinde aradığımı bulunca, elimde tutup havaya kaldırdım.

"İşte! İşte bunu giy!" dedim ayıcıklı pijamayı havada tutarken.

İstikamet Londra                                      (Töre Mecburiyetim kitabı)Where stories live. Discover now