22. Bölüm: Döner

17.8K 950 166
                                    


Şezlongların üzerine havlumuzu serip yerimizi alırken "Benim bücürler de çok sever denize girmeyi. .." diye ağzımdan kaçırmış gibi yaptım.

"Kim? Senin bücürler mi? Onlar da kim?" diye sordu Asmin kaşlarını çatarak. Gülmemek için kendimi tutarak "Bücür mü dedim ben? Arkadaşlar demek istedim ya ben," diye cevap verdim.

"Sen çocuklarla mı arkadaşlık yapıyorsun?" diye sırıttığında "Bücürün çocuk olduğunu nereden çıkarıyorsun, kısa boylu adamlar da bücürdür... ya da kısa boylu kadınlar." dedim imalı bir ses tonuyla. Maksat Küçük Berdelim'i kıskandırmaktı.

"Hatırladığım kadarıyla Angelina uzun boyluydu ama," diyen iç sesimin dikkatimi dağıtıp planımı batırmasına müsaade etmeyecektim.

Asmin'in yüzündeki sırıtması donup ciddi bir ifadeye dönüşürken "Senin bücürler kadın mı yani?" diye sordu.

Elimi umursamazca havada sallayarak "Ya boş versene karıcığım hepsi senden önceydi," dediğimde şezlongda doğrulup sinirli bir yüz ifadesiyle bana baktı. Balık oltaya gelmişti. "Ya sinir etme beni, benden önce neydi? Bahsettiğin bücürler de kim?" diye atıldı.

Çekingen bir tavır sergileyerek lafı ağzımda geveliyormuş gibi yaptım. "Şey... nasıl anlatsam... bilmiyorum ki. Ama hepsi senden önceydi... bundan sonra sadece seninle çocuk yaparım, gerçekten."

"İnşallah."

"Ne çocuğu ya... ne saçmalıyorsun sen! Bücürler çocuk mu?"

"Evet."

"Kimin? Senin mi?"

"Evet."

"Kimden?"

Asmin'in ses tonu gittikçe daha sert çıkmaya başlamıştı. Tepkisinden korksam da artık geri dönemezdim.

"Bilmiyorum... aslında biliyorum ama çocukları yaparken bilmiyordum."

"O nasıl oluyormuş?"

"Bak Asmin... kızmayacağına söz verirsen anlatacağım."

Öfkeyle koyulaşan yeşillerini yüzüme yaklaştırarak "Hayır söz veremem, hadi anlat!" diye emretti.

"Şey... bir ara ben Londra'da donörlük yapmıştım."

"Ne döneri?"

"Döner değil donör..."

Anlayıp anlamadığından emin olmak için sorgulayarak yüzüne baktım. "Ha... şu organlarını bağışlayanlardan demek istiyorsun, anladım," dedi başını sallayarak. "Sen hangi organını bağışladın peki? Beynini mi?"

"Yok ben organ değil hücre bağışladım."

"Hımm."

"Anlaşmaya göre donör olduğum ailelerle irtibat kurmam yasaktı, ama ben zaman geçtikçe hücre bağışladığım çocukları merak ettim ve onlarla irtibata geçtim. Şimdi ayda bir kez görüşüyorum onlarla."

Asmin bir süre sessiz kalıp düşündü. Sonra cılız bir ses tonuyla "Anladığım kadarıyla sen onların biyolojik babası oluyorsun," dediğinde başımı onaylayarak salladım.

"Kaç çocuk?"

"20."

"Ne!!! Oha!!!Çüş!!!" diye bağırdığında artık dayanamadım ve katıla katıla gülmeye başladım. Kollarını iç içe geçirerek gülmemi sonlandırmamı bekledi. Ben susunca konuşmaya devam etti.

İstikamet Londra                                      (Töre Mecburiyetim kitabı)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ