38. Bölüm: Şaşkın

13.9K 781 185
                                    


Etrafımdaki her şey bulanıklaşırken ben efsunlanmış gibi yeşil gözlere takılı kalmıştım. Bu kızı bu evde ilk defa görüyordum, daha önce görsem kesinlikle hatırlardım.

"Bilemedim bana bir yerlerden tanıdık geldi aslında," diye cırtlayan bir ses duyduğumda başımı olumsuzca sallayarak "Hayır, hayır, bu kızı ilk defa gördüğüme eminim. Daha önce böyle bir güzelliği görmüş olsam kesinlikle unutmazdım," diye geçirdim içimden.

"Dur bir dakika ya... Ben kiminle konuşuyorum... O ses de kimindi?"

"İç sesinle aga. İç sesinim ben senin."

"İç sesim mi? Tövbe Bismillah. Peki neden iç sesimin sesini içimden değil de dışımdan duyuyorum o zaman?"

"Ne bileyim onu bana değil yazara sor!" diye atılan iç sesime "Yazar da kim?" diye soracaktım ki yeşil gözlü kızın koltuğun köşesinden kalkıp bana doğru koştuğunu fark ettim. O bana adım adım yaklaştıkça kalp atışlarım da her adımda hızlanmaya başladı. Kalbime n'oluyordu Allah aşkına? Neden bu kadar hızlı atıyordu ki?

Ağır çekimde aramızdaki mesafenin kısalmasını izlerken kollarımı havaya kaldırıp onu Yeşilçam filmlerindeki gibi karşılamayı düşünüyordum  ki... ağır çekim bir anda sona erdi. Bir dakika ya... Bu kız niye koşsun ki bana? Beni tanımıyordu bile.

Gözlerimi kırpıştırıp ovaladım ve tekrar baktım aynı yöne. Yeşil gözlü kız salonun ortasında donup kalmıştı. Sanki bana gelmek istiyor ama gelemiyor gibi bir hali vardı. Yeşil ormanlara kara bulutlar birikmiş adeta şimşekler çakıyordu gözlerinde. Muson yağmurları yağdı yağacaktı sanki kirpiklerine. Hararetli bir şekilde inip kalkan göğsü onunda kalp atışlarının hızlandığının bir göstergesiydi galiba. Neler oluyor hiç anlamıyordum? Kimdi bu kız ve bana neden öyle bakıyordu?
Neden bana hem yaşama sebebiymişim hem de hayallerinin katiliymişim gibi bakıyordu? Gözlerinde gördüğüm acı benim için miydi?

"Neden senin için olsun ki, hani tanımadığına çok emindin?"

Evet onu tanımadığıma emindim ama gözleri... Gözlerine bakınca neden kalbim sızlıyordu, neden bana yıllar sonra yaşadığımı hissettiriyordu? En son üç yıl önce Mardin'de aynı duyguları tatmıştım, sevdiğim kız gözlerimin önünde vurulmadan önce. Onunla birlikte ne varsa sevmeye ve aşka dair, ben de toprağın altına gömmüş, doğup büyüdüğüm toprakları bir daha dönmemek üzere terketmiştim. Şimdi bu kızın bakışları neden kalbimin bir daha açılmamak üzere kapanmış yaralarına dokunuyordu? Neden onun gözlerindeki acı benim canımı bu kadar yakıyordu?

Omuzlarımda hissettiğim ellerle Boran'ın sesi kulaklarıma dolduğunda daldığım gözlerden gözlerimi koparıp Londra'ya geldiğimden bu yana can dostum olan Boran'a baktım. İkimiz de aynı bölümde okuyorduk Cambridge üniversitesinde. Üç yılı birlikte omuz omuza devirmiştik ve bu sene son senemizdi üniversitede. İkimiz de İngilizce öğretmeni olacaktık bu öğretim yılının sonunda.

Boran şaşkın bir yüz ifadesiyle  "Ezman... sen misin?" diye sorduğunda "Benim tabii oğlum, sen iyi misin? Betin benzin atmış senin," dedim.

Omuzlarımı sarsarak "Yaşıyorsun!" diye haykırdığında başımın ağrımasıyla kaşlarım çatılırken "Yok hayır yaşamıyorum sadece hortladım," dedim alaycı bir ses tonuyla.

Boran çoşkuyla bana sarılırken "Yaşıyorsun! Yaşıyorsun oğlum, ben demiştim ama, sana bir şey olmaz demiştim!" diye haykırıyordu.

Heralde metro istasyonundaki patlamayı duymuş merak etmişti beni. Sarılmasına gülerek karşılık verirken "Take it easy (sakin ol). Yaşıyorum ama böyle sarsmaya devam edersen beyin sarsıntısından tahtalı köyü boylarım ona göre," dedim. "Gördüğün gibi yaralıyım," diye ekledim işaret parmağımla başımdaki sargı bezini göstererek.

İstikamet Londra                                      (Töre Mecburiyetim kitabı)Where stories live. Discover now