52. Bölüm: Dönüşüm muhteşem olacak

9.7K 567 297
                                    


Yeşillerini çevreleyen uzun siyah kirpiklerinin ucuna dokunmak için birbiriyle yarışan gözyaşları hiç hayra alamet değildi. Hayır diyecekti, hissetmiştim bunu. Panikle tek dizimin üzerine çöküp cebimden aldığım söz yüzüğünü çıkardım ve sevdiğim kadının sağ elini nazikçe tutarak tekrar dudaklarıma götürdüm. Teniyle dudaklarımın temasını kısa tutarak küçük bir öpücük bıraktım elinin üzerine. O öpücük o an aslında bir yalvarıştı. Ona o an söylemek isteyip de söyleyemediğim ne varsa hepsi demekti. Bana "Napıyosun oğlum iyice bombok ettin ha! Ağalığın şanına yakışıyor mu hiç böyle diz çökmeler falan!" diye çıkışan iç sesimi yok sayarak bakışlarımı kaldırıp binbir umutla gözlerimi onun zümrütlerine perçinledim. Yemişim ağalığın şanını, yanımda sevdiğim olmadıktan sonra neyleyim ben ağalığı.

"Asmin... Asmin'im ne olur kabul et teklifimi. Eksik yanımı tamamlayanım ol, gönlümün en güzel yarası, ilerde çocuklarımın anası ol. Ömrüm boyunca gözlerinin içine baktığım kadın, kadınım ol," dedim titreyen sesimle. Daha çok şey demek istiyordum ama boğazımı tıkayan yumru buna müsaade etmemişti.

Gözlerindeki yaşlar taşıp akmaya başladığında ben de yanağımda bir ıslaklık hissettim. Ağlıyordum... Sevdiğim kadının önünde... Herkesin önünde sessizce ağlıyordum fakat bu umurumda bile değildi. Yeter ki o beni kabul etsindi. Başka hiçbir şey umurumda değildi. Zaten iyice sulu göz olmuştum bu günlerde.

Başını olumlu bir şekilde sallayarak "Tamam kabul ediyorum", dediğinde kendimi olumsuz bir cevaba o kadar hazırlamıştım ki ne dediğini idrak edemedim. "Ne olur Asmin teklifimi geri çevirme." diye yalvarmaya başladım.

Asmin başını olumsuzca sallayarak "Hayır... hayır Ezman, dinle beni, ben teklifini kabul ettim." diye tepki verse de sözleri bir türlü bana ulaşamıyordu.

"Asmin lütfen kabul et söz veriyorum bir daha hiç üzmeyeceğim seni," deyip duruyordum defalarca. Beni kendime getiren iç sesimin kulaklarımı patlatan sesi oldu.

"KALK AYAĞA MAN KAFA!"

Yerimden sıçrayarak ayağa kalktım. "Ne... ne bağırıyorsun ya ödümü koparttın. Ne var şunun şurasında karıma beni kabul etmesi için azıcık yalvardıysam?"

"Oğlum kız kabul etti zaten sen daha neyin kafasını yaşıyorsun salak! Ulan ağalık şerefimizi yerle bir ettin rezil ettin lan bizi!"

İç sesim doğru mu söylemişti? Asmin teklifimi kabul mu etmişti? Gözlerimi kısarak karıma belirsiz bir bakış attım. "Ne dedin sen?" diye sordum kısık bir sesle.

"Teklifini kabul ettim Ezman," dediğinde tarif edemediğim bir mutlulukla ona sarılıp havaya kaldırdım ve kahkahalar atarak dönmeye başladım. Hayatının hangi ânına hapsolmak isterdin diye sorsalar kesinlikle bu ânı seçerdim. Salt mutluluğu yaşıyordum şu an. O kadar mutluydum ki başım dönüyordu.

"Çok dönmekten olmasın o sakın?" diye mırıldanan iç sesimi duymayacak kadar mutluydum. Etrafımda her şey dönmeye başladığında bu sefer "Dur! Dur yeter oğlum dönüp durmayın bak düşeceksiniz" diye uyaran Gülçin halamdı. Nedense onun sesini duymuştum hatta sesindeki ciddiyetten biraz da tırsmıştım açıkcası. Hemen dönmemi sonlandırıp Asmin'i yere indirdim fakat başımın hâlâ dönmesinden dolayı bir süre daha karıma tutunup ondan destek aldım. Birbirimizden destek aldık desem daha doğru olur çünkü eminim onun da en az benim kadar mutluluktan başı dönüyordu şu an.

İstikamet Londra                                      (Töre Mecburiyetim kitabı)Where stories live. Discover now