33. Bölüm: gelinlik.

14K 776 159
                                    

Ezman 'dan devam ediyoruz...

Kaldığım apartman dairesine ulaştığımda hava kararmaya yüz tutmuştu ve Angelina bu saatlerde genelde evde olurdu. Önce zile basmayı düşündüm fakat son anda vazgeçerek sırt çantamdan anahtarlarımı çıkarıp kapıyı açtım. Ev her zamanki gibi dağınıktı. Yere fırlatılmış kıyafetler toplanmamıştı. Ne pasaklı bir kadın bu ya," diye söylenerek hol de ilerleyip doğru yatak odasına doğru gidecektim ki salonun kapısından sızan loş bir ışık dikkatimi çekti. Kapıyı aralayıp baktığımda Angelina'yı gördüm. Üzerinde transparan bir gecelik ve iç çamaşırından hariç hiç bir şey yoktu. Sırtı bana dönük olarak sandalyede oturan bir adamın kucağına oturmuş ve kollarını boynuna dolamıştı. "Anthony Stevens I want you," (seni istiyorum) dediğinde adam aç bir şekilde sevgilimin dudaklarına saldırırken o da aynı şekilde karşılık veriyordu.

"Laan bas baya boynuzluyor bu karı seni," diyen iç sesimle birlikte gözlerimi buruşturup tekrar açtım. Gördüklerim gerçek miydi? Ben bu kadın için helâlime bile dokunmamıştım haftalardır, şimdi o beni bu adamla... hem de benim evimde... Allahım ben ne yaptım? Dağ çiçekleri gibi el değmemiş karım dururken ben sürekli bu kadını mı düşündüm? Ne kadar aptalmışım. Ne kadar salakmışım. Bu kadın beni haketmiyordu.

"Sen de Asmin'i haketmiyorsun," diyen iç sesim kahrolsun ki yine haklıydı. Haketmiyordum ben karımı. Onu otelde bir tutam para bırakarak terketmiştim. Ona hiçbir açıklama yapmadan bırakıp gitmiştim onu.

"Acaba bir gün beni affedebilecek miydi?" diye düşünürken olumsuzca başımı sallayıp tekrar kapı aralığından sandalyede başka bir adamla gevişen sevgilime baktım. Adam bir el hareketiyle masanın üzerinde duran şarap bardaklarını yere serip Angelina'yı masanın üzerine yatırdığında gördüklerime daha fazla seyirci kalamadım. Aniden nükseden miğde bulantısıyla öğürmeye başladığımda refleks olarak kapıyı ittirince beni farkettiler. Angelina hemen doğrulup transparan geceliğini çıplak vücutuna indirirken adam pişkince üstüne başına çeki düzen vererek "Sen de kimsin, ne işin var burada?" dedi ağır bir İngiliz ağzıyla. Dudağımı yana kaydırarak alaylı bir şekilde gülümsedim. "Asıl sen kimsin?" dedim. Elimle yemek masasını işaret ederek "Bu ev bu masa ve bu masaya yatırdığın kadın da bir zamanlar benimdi," dedim kusursuz İngilizce'm ile.

Angelina öne atılıp "Ezman... this is Toni (bu Toni)... hani sana telefonda bahsetmiştim ya... O benim dans partnerim," dedi endişeli bir tavırla.

"Az önce gördüklerim de dans gösteriniz miydi? Bravo çok yeteneklisiniz gerçekten, ben de gerçek sanmıştım."
derken onu alaylı bir şekilde alkışladım. "Sen beni salak mı sandın! Bas bayağı sevişiyordun bu adamla!" diye bağırdım ardından.

"Şey... Ezman... biz içkiyi biraz fazla kaçırmışız da kendimizi kaybettik. Özür dilerim bir daha olmayacak," dediğinde bütün şartellerim attı.

"DEFOLUN! İKİNİZ de DEFOLUP GİDİN EVİMDEN!"

İşaret parmağımla kapıyı gösterdim. Defolup gitmeliydi hayatımdan. Bir de ben ona saygı gösterip yüz yüze ayrılmak istemiştim. O ne bu saygıyı ne de beni haketmiyordu. Angelina yanağına düşen timsah gözyaşlarını elinin tersiyle silerken " Ezman lütfen... gidecek başka bir yerim yok," diye yalvarmaya başladığında öfkeden gözüm dönmüş bir şekilde "ÇIIIIKKK!" diye bağırıp oturma gurubunun yanındaki sehpayı bir el hareketiyle devirdim.

İstikamet Londra                                      (Töre Mecburiyetim kitabı)Where stories live. Discover now