Bölüm 26/ Masalların berbat yanı...

2.4K 172 17
                                    

Güneş Dağların arasından yükselip tüm Moreslay'i aydınlığı ile kaplarken, İdea Kraliyet kütüphanesinde geçirdiği uykusuz saatlerin ardından sızlayan gözlerini masanın üzerinde duran kitabın satırlarında gezdirdi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Güneş Dağların arasından yükselip tüm Moreslay'i aydınlığı ile kaplarken, İdea Kraliyet kütüphanesinde geçirdiği uykusuz saatlerin ardından sızlayan gözlerini masanın üzerinde duran kitabın satırlarında gezdirdi. Tüm gece boyunca bir sürü kitabı inceleyip bir çıkar yol arıyordu. Ola'ya vaat ettiği şeyin karşılığında verebileceği başka bir şey...

Binlerce kitap arasında dönüp duran tüm gece sonuçta ona tatmin edici tek bir cevap bile vermedi.
Sözünden vazgeçmeyi düşündü fakat Ola'nın kanını yeniden geri alması Sierra'yı ansızın ölüme teslim etmesiyle aynı şeydi. Bir çıkar yol aradı, bin çıkar yol. Ama binide tıkalı binide faydasızdı.

"Kralım..." Yehuda Kütüphanenin ortasında belirdiğinde , Kral İdea'yı oturduğu koltukta kendini kitaplara gömmüş bir şekilde buluyordu. Öyle dalmıştı ki, geldiğini bile fark etmiyordu. Yorgunluktan omuzları çökmüş, solunda duran gümüş kadehi avuçlarının arasında sıkarken dikkatle kitap satırlarını tarıyordu.

"Efendim..." dedi Yehuda yeniden.

Kral İdea irkildiğinde kızaran gözlerini yardımcısına çevirdi. Uykusuz geçen gecenin ve bolca tüketilen alkolün ardından gözleri ona bulanık bir manzara sundu. "Söyle." Dedi geri çekilip oturduğu koltuğa sırtını yaslarken.

"Bilgeler bebeği görmek istediklerini bildiren bir haberci göndermişler. Kendi gözleri ile görebilmek için . Toparlanmanız gerek, Prensi hazırlamak için odaya bir kaç ifrit gönderdim, fakat sizinde kendinize gelmeniz gerek." Bakışları Kralının üzerinde gezindi bir süre, bir süre verecek bir cevabı olup olmadığını düşündü.

Karşılığında sadece sessizlik ve yorgun bir nefes alıyordu. "Siktiğimin Bilgeleri!" Elindeki kadehi ileriye savurduğunda oturduğu koltuktan  havalandı ve adımları Yehuda'ya doğru ilerlediğinde yanında durup dolanan diliyle mırıldandı. "Taht odasını hazırlat. En göz alıcı şekilde! Burada kimin borusunun öttüğünü onlara göstereceğim. Babama uyguladıkları bombardımanı bana uygulayamayacaklar." Ardından hızla çıktı kütüphanenin yüksek kapılarından ve yönünü Sierra'yı görebilmek için kendi odasına çevirdi.

⚕️⚕️⚕️

Sierra

Odanın içinde süren telaşla neye uğradığımı şaşırıyordum. Abraksas'ı giydiren iki kadın ve yanlarında getirdikleri altın beşiği tutan başka iki kadın daha vardı. Bense yatakta öylece oturmuş uyku mahurluğumu atmaya çalışarak yüzüme saçılan saçlarımı ellerimle tepemde toplayıp kendi kendini tutan bir saç düğümü atıyordum.

Odanın kapıları açıldığında gözlerim o tarafa döndü. 'Oda oda değil yol geçen hanı...'

Gelenin İdea olduğunu anladığımda yavaşça düzelttim kendimi. İçeri giren bedenini yatağa çevirdiğinde hazırlıkları devam eden Abraksasa doğru ilerledi ve gözlerini bir süre oğlunun üzerinde gezdirdi.

Beni Sen ÇağırdınWhere stories live. Discover now