Bölüm 32/ Kraliçe'nin Kıskançlıkları

2.1K 171 9
                                    

Yeni Oy sınırımız belli oldu arkadaşlar, şu sıralar yoğun bir süreçten geçiyorum o yüzden beklettiğim için kusura bakmayın :)

Keyifli okumalar
70 votede yeni bölüm gelecek ❤️‍🔥

Keyifli okumalar ✨70 votede yeni bölüm gelecek ❤️‍🔥

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🏰🏰🏰
✨✨✨

Parselia önümdeki elbiseleri birer birer etrafımda çevirirken ben hangi birini seçeceğime bir türlü karar veremiyorum.
Her biri öyle eşsiz ve öyle güzel ki insan karar vermekte zorluk çekiyor.

"Sen ne diyorsun anneciğim?" Kollarımın arasında hafifçe salladığım abraksasın önümdeki parıltılı kumaşlara ayaklarını çırparak gösterdiği reaksiyon beni biraz olsun gevşetsede bu akşam verilecek olan kraliyet yemeğine katılacak olmak her anlamda korkunç hissettiriyor.

Öncelikle masada benim dışımda hiç bir insan olmayacak ve sonralıkla kraliçeleri olacak kadar bir tecrübeye sahip değilim. Elimi kolumu nereye koyacağımı bilememek ve söyleyeceğim her hangi bir şeyin yanlış anlaşılacağından korkuyorum.

"Bana sorarsanız yeşil olanı seçin, yada kırmızı... ikiside teninizde harika duracaktır." Parselia'nın hevesli sesiyle gözlerim kırmızı elbisede dolandı. Göğüs dekoltesi kıymetli taşlarla işlenmiş, bol pileli etekleri ahenkle dans eder gibi salınıyor.

"Tamam ben kırmızıyı alacağım..." gergin bir nefesle arkamı döndüm ve Abraksası havada kendi kendine salınan beşiğinin içine bıraktım.

"Peki saçlarımı ne yapacağım?" Gergin bir nefesler bakışlarım Parselia'ya döndü.

"Periler halledecek..." beni rahatlatan sesiyle yüzümde koca bir gülümseme yer etti.

"İyi ki varsın Parselia..."

Utanarak bakışlarını yere indirdiğinde odanın büyük kapıları yavaşça açıldı ve İdea üzerindeki şık kaftanla içeri girdi.

Geniş omuzlarını özenle saran yakası beyaz kürkle süslenmiş, gerçek bir Krala yakışacak türden bir kıyafet.
Ve bir kez daha ne kadar nefes kesici olduğunu bana kanıtlarcasına yanıma doğru adımladı.

"Hala hazır değilsin..." alaylı gülüşüyle can alıcı yeşilleri üzerimde dolanırken attığı son adımla yanımda durup, uzun kolunu belime sardı ve beni kendine çekti.

"Böyle bile büyüleyicisin ama soylulara bunu açıklayabileceğimi sanmam..."

Bulaşkan sesiyle histerik bir gülümsemeyle gözlerimi devirdim. "Senin işin kolay, bunca seçenek arasından birini seçmek çok zordu..."

Uzanıp saçlarımı kenara ittirdiğinde dudaklarını boynumda açılan boşluğa bastırdı.

"Teninin kokusu öyle güzelki..." burnunu hafifçe tenimde gezdirdiğinde ürpererek kasıldım.

Beni Sen ÇağırdınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin