4

772 174 91
                                    


Bölüm şarkısı: Ane Brun - Black Notebook

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm şarkısı: Ane Brun - Black Notebook

ATLAS. UZAY. VE şu kötü adam Necati. Nasıl olmuştu da hepsi aynı karenin içinde buluşmuş, donup kalmışlardı? Irmak sakinliğini korumaya; Atlas, Uzay ve Necati ondan bir cevap beklercesine dururken, üçüne birden söyleyebileceği en uygun şeyi düşünmeye çalıştı. Sonra Necati'ye yarım gözle bakarak, "Sanırım yanlış gelmişim, teşekkürler," dedi ve Uzay'ı bile beklemeden arabaya doğru yürümeye başladı. Uzay da Necati ve Atlas'a hızla baktıktan sonra hemen peşinden gitti. Araba çalıştığında, Irmak dikiz aynasında gittikçe küçülerek geride kalan Atlas Siyah'tan gözlerini bir an olsun ayırmadı.

Hava çoktan kararmıştı... Irmak, Uzay'ı onu yurda bırakmayıp merkezi bir yerde indirmesi ve annesi merak etmeden önce eve dönmesi konusunda ikna etti. Birbirlerine veda ederlerken Uzay, "O adamla uzun uzun ne konuştunuz?" diye sordu.

"Ona yolu sordum..." dedi, Atlas konusundan Uzay'a bahsetmeyi bir an bile düşünmemiş olan Irmak. "Ama tuhaf biriydi. Boş ver, geri döndük işte."

Yurda gidip odasına çıktığında kendini hemen yatağın üstüne attı. Çok yorgun ve şaşkındı. Atlas'ın ona nasıl baktığı hiç aklından çıkmıyordu. Demek beni takip ettin? Söylediklerimin hiçbirine inanmadın ve kendi gözlerinle görmek için beni takip ettin, öyle mi? Of... Irmak çok, çok utanıyordu. Ama gördükleri, Atlas'ın kitapta yazdıklarını ve söylediklerini doğruluyordu. Demek Atlas gerçekten de, Necati'nin yanında çalışıyordu. Çünkü onun kız kardeşinin ölümüne sebep olmuştu. Bu... onu bir katil yapar mıydı? Elbette, yapardı. Ama bir açıklaması mutlaka olmalıydı. Irmak bu hikayeyle ilgili bilmesi gereken çok fazla detay olduğunu hissediyordu. Hiçbir şey bilmeden Atlas'ı öylece yargılayamazdı.

Yatağına uzanıp Atlas Kitabı'nı eline aldı ve baştan sona bir kez daha okudu. Üç kupa dolusu tarçınlı siyah çay içip tam buğday unundan yapıldığı söylenen (en azından paketin üstünde öyle yazıyordu) zencefilli, karanfilli bisküviden yerken hep Atlas'ı düşündü. Tam yatmaya hazırlanırken telefonu çaldı, arayan annesiydi, açmadı. Babası son zamanlarda hiç aramamıştı. Üstelik hatırladığı kadarıyla araları gayet iyiydi, baba-kız telefon konuşmaları düzenlerini bozacak bir şey olmamıştı.

Annesinin telefonunu açmadı ama sonunda dayanamayıp, ona mesaj attı: "Anne tamam. O akşam yemeğe kalmadığım için kusura bakma ama artık bu konuyu uzatmayalım, olur mu?"

Annesinden bir dakika içinde cevap geldi: "Irmak, ben senin annenim. Her ne olursa olsun benimle konuşabileceğini biliyorsun. Eğer hayatında yolunda gitmeyen bir şeyler varsa, seni dinlerim."

Bu çok garipti. Annesi bir anda neden onun hayatında yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu düşünmeye başlamıştı? Acaba bir şeyler mi biliyordu? Hayır, bu çok saçmaydı. Muhtemelen Uzay ona buluştuklarından bahsetmişti ve annesi de bu yüzden aramıştı. Ama sözleri Irmak'a çok yapmacık gelmişti. Evet, biriyle dertleşmeye hiç olmadığı kadar çok ihtiyacı vardı ama annesi daha konuşmalarının ikinci dakikasında yine bencilleşecek, yine öne geçecek, hatanın yine onda olduğunu söyleyecekti. Boş verdi ve ışığı kapatıp yorganın içine girdi.

Mürekkep Kokunu İçime Çektim (2017-2018, 19 Bölüm, Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin