17

374 63 107
                                    


Bu bölümü normalde haftaya yayımlayacaktım ama sizden o kadar çok "yeni bölüm nerede" mesaj geldi ki, ben de işte daha fazla bekletmek istemedim! Aslı'nın Irmak'a yapacağı sürpriz itiraflar bu bölüme damgasını vuracak, şimdiden söyleyeyim. Keyifli okumalar!

Bölüm şarkısı: Bea Miller - Like That 

IRMAK HEM BARDAKTAN boşanırcasına yağan yağmur yüzünden hem de kendini çok ama çok bitkin hissettiğinden, Aslı'nın evine gidip onunla yüzleşmekten vazgeçti; böylece boş bir otobüsün arka koltuğunda başını kirli cama yaslayıp gözlerinde inci gibi parlayan yaşlarla yurduna geri döndü. Odasına çıkınca hiç vakit kaybetmeden ıslak kıyafetlerinden kurtuldu ve dosdoğru kendisine ihanet etmeyeceğinden emin olduğu yatağına girdi, ona asla sırt çevirmeyeceğini bildiği yorganını üstüne çekti ve yalan söylemeyeceğine güvendiği yastığına sarıldı. Olanları düşünecek, ağlayacak, düşünecek, ağlayacaktı. Sonra gözyaşları elbette dinecek ve sabaha mutlaka daha dinç bir şekilde uyanacaktı.

Ne var ki öyle olmadı. Uyandığında bir an için, bütün her şey kötü bir rüya olabilirmiş gibi geldi. Ama ıslak çoraplarına baktı, hala kurumamış olan çoraplarına ve sonra her şey beynine hücum etti. Önceki gece sevdiği erkeğin deli olduğunu öğrenmişti.

Yataktan kalkıp yerdeki ıslak çamaşırlarını kirli sepetine atmak üzere toplamaya başladı. O esnada göz ucuyla, odada bir şeyin aniden hareket ettiğini gördü. Sonra anladı ki bu aynadaki kendi yansımasıydı. O mutsuzluk içinde genç, güzel –insanlar öyle derlerdi– bir kızdan çok bir yaratığa benziyordu. Bornozuna sarılıp kendini duşun bir türlü ısınmayan suyunun altına attı, hareket kabiliyeti birdenbire yok olmuş gibi, adeta bir ceset gibi, suyun altında dakikalarca kıpırdamadan durdu. Soğuk su iyi gelmişti. Su tenini döverken ona bunca zaman bu kadar aptal ve kör olabildiği için ceza veriyor gibiydi.

Duştan sonra saçlarını taradı, üstünü giyip odadan çıktı. Saat daha çok erkendi ama olanları Selin'e bir an önce anlatmak istiyordu. Kat merdivenlerini inerek onun oda kapısının önüne gitti, kulağını kapıya dayadı, uyanık olup olmadığını anlamaya çalıştı. İçeriden en ufak bir çıt sesi bile gelmiyordu. Tabii o ve oda arkadaşı olan kız –neydi adı– daha uyuyor olmalıydı, Irmak o yurtta kendisinden daha erkenci olan birini henüz görmemişti. Selin'le konuşmayı sonraya erteleyip kahvaltı salonuna gitti. Saatlerdir ağzına tek lokma bile koymamıştı ve bomboş midesi guruldayıp duruyordu. Ama Selin'i sürpriz bir şekilde orada buldu. Saksının arkasındaki masada oturmuş tek başına kahvaltı yapıyordu.

"Aa, Irmak!" demek için ağzını açtı ama omletindeki biber yüzünden hapşırdı.

"Günaydın," dedi Irmak ona doğru yürürken. Arkadaşı onu bir anlığına da olsa gülümsetmeyi başarmıştı. O sırada kendisi de hapşırdı.

"Dünkü yağmurda ıslanmış gibi bir halin var." Pek nadir kullandığı bıçağıyla bir hanımefendi gibi tabağındaki omleti ortadan ikiye bölüyordu.

Irmak karşısındaki sandalyeyi çekip oturdu ve tek solukta, "Ne olduğuna asla inanmayacaksın: Atlas deliymiş," dedi.

"Hocamla konuşup o ilaçların bazı psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanıldığını öğrendim, ben de bunu sana diyecektim ama... deli derken... nasıl yani?"

"Bildiğin deli diyorum. O ilaçları boşuna kullanmıyormuş. Adı da Ahmet'miş. Bunca zaman bana yalan söylemiş. Aslı da başından beri bu işin içindeymiş."

Mürekkep Kokunu İçime Çektim (2017-2018, 19 Bölüm, Tamamlandı)Where stories live. Discover now