14

441 90 38
                                    

Sizlerden bir sürü mesaj aldığım için bekletmemek adına her hafta yeni bir bölüm yayımlamak istiyorum, o nedenle bu bölüm tek bir günde geçen mini bir bölüm oldu ama çok seveceğinize eminim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sizlerden bir sürü mesaj aldığım için bekletmemek adına her hafta yeni bir bölüm yayımlamak istiyorum, o nedenle bu bölüm tek bir günde geçen mini bir bölüm oldu ama çok seveceğinize eminim. 35 oy ve 100 yorum geldiği an, olaylarla dolu asıl bölüm olan upuzun 15. bölüm gelecek. Keyifli okumalar!

Bölüm şarkısı:  Lisa Ekdahl - Heavenly Shower 

IRMAK İRKİLMİŞTİ, AMA bunu belli etmemeye çalışarak onun tam karşısında durdu. Biraz cesaret, dedi kendi kendine. Bu hikaye artık iyi veya kötü sonla da olsa bitmeli. Ama çiş kokan yarı karanlık bir alt geçitte, tekinsiz bir tip olan Necati'yle yalnız olduğunu kendine hatırlatmamaya çalıştı.

"Of, yeter artık, siz sürekli beni mi izliyorsunuz?" Kendinden emin ve güçlü bir şekilde konuşmaya çabalamıştı. Umuyordu ki başarılı da olmuştu.

"Irmak... Seni daha kaç kez uyarmam gerekecek?"

Onunla sen diye konuşması Irmak'ı rahatsız etmişti, ama bir parça da iyi hissetmesini sağlamıştı; sanki Necati aklı başında ve eninde sonunda uzlaşıp orta yolu bulabileceği bir arkadaşıymış gibi. Ama sert görünüşlü yüzüne bakınca, içindeki bu his geldiği hızla kayboldu. Sonunda bir aydınlanma yaşadı: Atlas, anlamsızca koşup gitmemişti, Necati'yi gördüğü için kaçıp uzaklaşmıştı! Ama neden Irmak'ı onunla yalnız bırakmıştı ki?

"Beni bir daha uyarmanıza gerek yok," dedi Irmak, onunla ısrarla siz diye konuşmayı sürdürerek. "Atlas'ın yanındaki diğer kızla konuşmalısınız belki de." Ah, Aslı'yı resmen bu mafya kaçkını herifin önüne itiyordu, ama ona karşı hala çok öfkeliydi!

Adamsa, sanki Irmak'ın kimden bahsettiğini çoktan biliyormuşçasına, rahatça gülümsüyordu. "Sen Atlas'tan uzak dur yeter, gerisine karışma. Bunu kendi iyiliğin için söylüyorum."

O sırada alt geçide başka biri daha girdi ve Irmak o tekinsiz yerde Necati'yle artık yalnız olmadığını bilmekten aldığı cesaretle, "Bakın, çizgiyi aşıyorsunuz," dedi. "Atlas'la olmamı neden istemiyorsunuz bilmiyorum, ama eğer herhangi bir yerde bir daha karşıma çıkacak olursanız, polise gideceğimi bilmenizi isterim."

Necati, bundan sahiden de biraz ürkmüş gibi bir adım geri çekildi ve "Senin bir sevgilin zaten var, değil mi?" dedi. "İyi de birine benziyor. Belki de kim olduğu hakkında hiçbir fikrinin olmadığı bir gencin peşinden koşmak yerine, kalbin kırılmadan, ki görüyorum ki çoktan çatırdamaya başlamış, gidip o öğretmen sevgilinin yaralarını sarmalısın." Onu selamlamak istercesine hafifçe başını eğip yürümeye başladı. Ece, Burak ve Meryem'le ilgili duvar yazısının önünden geçerken dönüp sanki sözleriyle ne kadar hasara uğradığını görmek istercesine Irmak'a baktı, ama yüzünde tamamen dostane bir gülümseme vardı. Ağır ve yorgun adımlar atarak alt geçidin basamaklarını çıkmaya başladı ve yavaş yavaş gözden kayboldu.

"Ne? Ama bu inanılır gibi değil! Seni düpedüz tehdit etmiş!" O akşamüstü, Irmak'ın odasında oturuyorlardı. O günkü gelişmeleri dinleyen Selin kelimenin tam anlamıyla hayretler içinde kalmıştı. Masada birkaç bisküvi paketi, bir hazır kek ve çay bardaklarından çıkarıp bir kağıt peçetenin üzerine koyarken bir not defterine damlattıkları birkaç sallama çay poşeti duruyordu. Dışarıda ılık bir bahar havası vardı, ama sisten göz gözü görmüyordu. Şehrin göğe kadar uzanan gökdelenleri bile sisin ardında kaybolmuştu.

Irmak kollarını göğsünde kavuşturmuştu. Huzursuzdu ve Selin'in haklı olduğunu biliyordu.

"Seni düpedüz tehdit etmiş!" diye tekrarladı Selin. "Ya Atlas'ın kaçmasına ne demeli?"

"Bilmiyorum, sanırım Necati'nin geldiğini görüp birden uzaklaştı..."

"Ama bu çok saçma! Sana hiçbir şey demeden, nereye gittiğini sanıyor?"

Irmak başını çaresizce iki yana salladı.

"Irmak... Necati o parti günü benimle de konuşmuştu."

"NE?! Of Selin, niye daha önce anlatmadın?"

"Çünkü bana Atlas'la her şeyin yoluna girdiğini söylüyordun! Tadını kaçırmak istemedim."

Irmak ona baktı, yüzüne gölgeler düşmüştü. Selin'in bu kadar düşünceli olabileceğini tahmin edemezdi. Belli belirsiz tebessüm etti. Utanmıştı.

"Bu adam bizi takip mi ediyor?" dedi sonunda.

"Bilmiyorum. Ama bana da aynılarını söyledi: Atlas'tan uzak durman gerektiğini. Ama sanki gerçekten seni korumaya çalışıyor gibi Irmak."

"İyi de benim korunmaya ihtiyacım yok ki! Bu adam neden ısrarla Atlas'la arama girmek istiyor?" O sırada odada bir bip sesi çınladı. Irmak telefonunu eline alıp, "Selin!" dedi. "Mesaj atmış!"

"Kim?"

"Atlas!"

"Ciddi misin? Ne yazmış?" dedi Selin, ekrana doğru eğilerek.

"Özür dilerim, gitmek zorundaydım." diye okudu Irmak. "Sence cevap vermeli miyim?"

"Soruya bak... Tabii ki!"

"Peki ne yazacağım?"

Selin bir süre düşündükten sonra, "Hmm, şu emoji suratlarından birini falan koy. Onu umursamadığını sansın bakalım. Ama aynı zamanda da ona 'ya umursuyorsa' diye düşünecek, çünkü sonuçta onu ciddiye alıp cevap yazıyorsun."

Irmak'ın kafası karışmıştı. "Ha... Tamam o zaman." Tuş sesleri duyuldu. "Gönderdim."

Biraz sonra Selin sordu. "Cevap var mı?"

"Daha mesajı göndereli iki saniye bile olmadı Selin!"

"Belki de şu an sana cevap veremeyeceği bir yerdedir. Mesela Aslı'nın yanında."

Irmak ona ölümcül bir bakış fırlattı.

"Ayy şakaydı," dedi Selin, dudağını ısırarak.

Irmak düşüncelere dalmış gibiydi. "Yoo, belki de öyledir..."

"O zaman evine git ve kendi gözlerinle gör: Yanında biri var mı, yok mu?"

"Saçmalama," dedi Irmak. Ama beş dakika sonra kendini Atlas'ın evine giden yolda, bir belediye otobüsünün arka koltuğunda buldu. 

14. bölüm sonu, devam edecek

-----------********------------

Sosyal medya adreslerim:

instagram.com/ofluoglumert

facebook.com/ofluoglumert

twitter.com/ofluoglumert

15. bölümde fırtınalar kopacak! 

Mürekkep Kokunu İçime Çektim (2017-2018, 19 Bölüm, Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin