45. KARADENİZ

57.6K 2K 1.1K
                                    

Hoşgeldin 💚

Bu Karadeniz bölümü iki bölüm olacak. Bu ilk part..

Oy verdiysek hikayeye geçebiliriz. Satır arası yorumlarınızı bekliyorum..💚

Odanın ortasında bulunan ada tezgaha oturmuş onu izliyordum.
Kıyafetlerini valize koyduktan sonra oturduğum yere gelip beni kucağına aldı. Ortada saatleri, kol düğmeleri, kemerleri gibi aksesuarları vardı. Ortası cam bölme olduğundan ilk sırada saatlerinin olduğunu görebiliyordum. Beni kucağında tek eliyle tutup diğer eliyle çekmeceyi çekti ve saatler önümüzdeydi. Beklemeden iki tanesini alarak valizin üstüne attı.

Beni sanki küçük bir çocuk taşıyormuş gibi tutuyor oluşuna kıkırdadım. Başını çevirip bana 'ne oldu' dercesine göz kırptı.

Daha fazla gülerken durumumuzu işaret ettim. "Şuna bak beni nasıl taşıyorsun. Çocuk tutar gibi." dedim. "Antrenman yapıyorumdur belki." dedi o da gülerek.
"Evlenmeden olmaz." deyip dudaklarımı büzdüm.

Bu sefer olması gerektiği gibi beni önüne aldı. Ellerini kalçamda ve belimde sabitleyerek tutmaya başladı. "Böyle mi taşımamı istersin." dedi. Bacaklarımdan tutup biraz aşağıya indirdi ve kadınlığımı sertliğine temas ettirdi.

Dudaklarıma bakıyor oluşuyla alt dudağımı ısırdım. Anında bedeninde ki değişimi hissediyordum ve bu hoşuma gidiyordu en ufak hareketime tav oluyordu.

"Böyle taşımanı isterim, evet."

"Böyle taşırız o zaman bizde." dedi dudaklarımı öperken. Giyinme odasından yatak odamıza geçtik. Dudaklarını dudaklarımdan ayırmadan yatağa yatırdı beni. Benimle birlikte o da üzerimde ki yerini almıştı.

"Sabah karşı çıkacağız yola. Çıkmadan senin eve uğrarız. Burda yağmurluk tarzı kıyafetlerin yok. Orada hava belli olmuyor." dedi.

"Tamam." hem konuşup hem birbirimizin vücudunda ellerimizi gezdiriyorduk. Şiş kasları aklımı başımdan alırken ona o çıplakken dokunmak istediğimi fark ettim. Ellerim gömleğinin düğmelerine gitti. Üç düğmesini hızla çözdükten sonra Karan ellerimi tuttu.

Bakışlarımız buluştuğunda gözlerimin içine bakıyordu. "İstiyorum." dedim ellerimi ellerinden kurtarmaya çalışırken. Ona dokunmak istediğimi fark etmiş olacak ki dudakları sinsice kıvrıldı ve ellerimi bileklerimden daha sıkı tuttu. Başımın üzerinde sabitledi.

Oldukça sıkı tutuşuna karşın "Karan.." diyerek adını mırıldandım. Dudakları boynuma yol alırken dizleriyle bacaklarımı ayırdı ve hemen yerine girdi.

Bacağımın iç tarafında hissetiğim titreşimin ardından Karan'ın telefonunun melodisi duyuldu.
"Öff açma." dedim. Sırası mıydı şimdi tam adama yükselmişken.

"Açmıyorum." dedi o da dudaklarını tenimden ayırmadan. Fakat telefonun ısrarı ve benim bacağımda hissetiğim titreşimle kıpırdandım. Karan kapatmak için sanırım elini cebine attığında da yan gözle ekrana baktı.

Kaşları çatıldı.

Kim olduğuna bakmak için bende başımı yan çevirdiğimde Uygar'ın adını gördüm. Karan ısrarını anlamamış olacak ki duraksadı düşündü. Yanağıma öpücükler bırakırken gözü telefondaydı. Arama tekrar kapanıp ekrana yine Uygarın adı düştüğünde Karan "bunu açmam gerekiyor." dedi kararlılıkla.

Bir şeyden emin olmuştu.

Telefonu açıp kulağına götürdüğünde bir süre Uygarı dinledi. Uygarın sert ve seri sesini duyuyordum ama ne dediği anlaşılmıyordu. Karan yatağın yanında ayakta bende önünde yatakta oturarak konuşmasının bitmesini bekliyordum. Bir an Uygar ne dediyse Karan'ın bakışları beni buldu. Sonra baştan aşağıya üstümü süzdü.

BERCESTEWhere stories live. Discover now