48. ROTA

50.1K 1.9K 976
                                    

Gürültüyle açılan kapıdan nefes nefese kalmış adı gibi gözlerinden ateş saçan adam gelmişti.

Bakışlarımız doğrudan buluştuğunda nefesi hala kontrolsüzdü. Benim gibi.

Pantere döndü bakışlarım istemsizce. O da benim gibi Ateş'e bakıyordu. Tek fark onun gözlerinin içi parlıyordu. Ateş'e doğru bir adım atarak "Oğlum !" dedi.

Ateş tek elini havaya kaldırarak "kal orada !" dedi.

Bana dönen bakışları arkamda bir noktaya kaydı. Bakışları daha da sertleşti. Hiç beklemeden sert adımlarla bana doğru yaklaşıp yanımdan geçti. Ne olduğuna bakmak için döndüğümde bir adım arkamda bana silah doğrultmuş bir adam gördüm. Tam başımın arkasına hedef almıştı.

Ateş adamın bana silah doğrultan elini bileğinden kavrayıp geriye yatırdı. Duyduğum kemik sesiyle midem kasıldı.

Adam acı içinde dizlerinin üzerine çöktü. Ateş adamın karnına bir tekme indirdiğinde yeri boyladı. Tüm bunlar saniyeler içinde olmasına rağmen bana ağır çekimde gibi gelmişti. Yerde duran tabancaya tekme savurduğunda silah yerde sürtünüp gitti.

Ateş yanımda durduğunda tekrar gözünün ucuyla beni süzdü.

Panter bize doğru bir adım attığında "Göz alıcı bir giriş." dedi. "Bu kadar debdebe kimin için ?"

"Onu niye aldın ?" dedi Ateş başıyla beni işaret ederek.

"Neden olduğunu biliyorsun." dedi Panter bana tiksinir bir bakış atarak.
"Sen geldin daha iyi oldu. Bunu Kara'nın önüne atmadan önce ne yapalım sen söyle." dedi bana doğru adımlayarak.

Gittikçe bana yaklaşıyor, bakışları değişiyordu. Titriyor, gülüyor, tekrar ciddi ifadeye bürünüyor... Karşımda ciddi bir psikopat vardı.

O an hiç beklemediğim bir şey oldu. Panterle aramızda kalan iki adımlık mesafeyi Ateş önüme geçerek yok etti.

Panter de benim kadar şaşırmış bu sesine yansımıştı "ne yapıyorsun ?" dedi şaşkınlık dolu sesiyle. Böyle bir şey o da beklemiyordu.

"Derdin Karanla. Adam gibi Karanla halledeceksin. Kimsenin karısına, kardeşine... değerlisine dokunmayacaksın." dedi Ateş yumruk yaptığı elleriyle.

Midemi burkan acı bir kokusu vardı. Temiz ama aynı zamanda acı. Nasıl olabilirdi ikisi aynı anda. Tam önüme geçtiği için ayakkabılarım onun ayakkabısına temas ediyordu. Görüş açımda sırtından başka bir şey yoktu.
Saçları ıslaktı. Yinede tarakla şekil vermişti. Ensesinde ki saçlar önüne göre daha kısaydı. Siyah saçları, siyah sakalları, kara kaşları ve yeşil gözleriyle Panterin önünde ona bir darbe gibi duruyordu.

"Ne zamandır bu detaylarla ilgileniyoruz biz..." dedi Panter. Ateş bir kez daha yükseldi "kendinle beni aynı kefeye koyma !" dedi.

"Aslana yapılan ne olacak." dedi.

"Aslan hakettiğini buldu." dedi Ateş.

Kafamı kolunun yanından uzatıp ikisine baktım. "Kardeşin hakkında böyle konuşma !" dedi Panter yüzü dumura uğramış gibiydi.

"O benim kardeşim değil !"

Ateş öyle bir bağırmıştı ki arkasına tekrar saklandım. Şu içinde bulunduğum durum... Ateş geldi daha mı iyi oldu yoksa yağmurdan kaçarken doluya mı tutuldum karar veremedim. Fakat bir yandan ikisinin kavgası Karan'a vakit kazandırıyordu. Birazdan burada olurdu.

BERCESTEWhere stories live. Discover now