24. Divane 🦋

72K 2.1K 933
                                    

07.10 Günaydın
Uyanınca okuyun diye bölümü bıraktım buraya. Yorumlarınızı görmek istiyorum 🧡

Birde birçok ankette hikayemi insalara öneren okumalarını söyleyen okuyucum Arengece o kadar tatlısın ki teşekkür etmek istedim..♡

İyi okumalar..

Duyduğum fren sesi diğer tüm sesleri bıçak gibi kesti. Nefes alamadım. Ona bir şey olma korkusuyla bacaklarım titriyordu. Bir an önce evin ön tarafına gitmeliydim ama bir o kadar da korkuyordum göreceklerimden.
Bir an. Sadece anlık kayboldu gözümüzün önünden. Lütfen bunun bedeli ağır olmasın yalvarırım olmasın.

Karan'ın adımı bağırmasıyla toparlandım. Arda ve Elif çoktan harekete geçmiş ön tarafa koşuyorlardı.

Yola çıkmış olamaz. Zaten Karan'ın evine gelirken ağaçlı bir yoldan geliyoruz ve eve vardığımızda demir bir kapı var. Kapıda iki adam bekliyor. Dışarıya çıkması ve dışarda ona bir arabanın çarpması çok düşük bir ihtimal.

Fakat evin ön tarafıda arka bahçe kadar geniş ve Karan'a ait bir garaj var, müştemilat var. Korumaların arabaları var. Ya onlar arabalarını park ederken Umut'u fark edemedilerse.

Bu da düşük bir ihtimal Uygar ön tarafta kuş uçurtmuyor Umut'u kesin fark etmiştir.

Fark etmiş ol lütfen Uygar.

Umut seninle olsun ne olur, bir şey olmamış olsun ona. Bana olsun ona olmasın çok küçük o daha.

Ön tarafa vardığımızda yabancı, daha önce görmediğim bir araba farları yakmış bahçenin ortasında dururken gözlerim Umut'u aradı. Kalbim öyle hızlı atıyordu ki, nefes seslerimle birlikte kulaklarım uğulduyordu.
Hızla etrafı tararken en sonunda gözlerim o parlak saçları, bembeyaz teni buldu. Hızla üzerinde gezdirdim bakışlarımı bir yerinde bir şey yoktu. Ağlamıyordu bile. Anlık rahatlamayla Karan'a tutundum. Göz ucuyla gördüğüm Elif ise ellerini dizlerine yaslamış soluklanıyordu.

Kanımdan olmayan bir can için ben böylesine endişelendim, korktum. Onun hissettikleri elbet benden kat kat büyüktü ki bulmuş olmanın rahatlığıyla sanırım gözlerinden yaşlar birer ikişer sessizce aktı.

Tekrar Umut'a baktığımda manzara biraz garipti. Baya garip. Az önce tek istediğim onun iyi olmasıydı bu sebeple gördüğüm şeyi bile yadırgamamıştım hatta fark etmemiştim bile.

Cidden ne yapıyor bunlar ?

Arabayla girdiğimiz yerde yani bahçenin ortasında kalan büyük bir süs havuzu vardı. İşte o süs havuzunun içinde Umut, Uygar ve Tahsin vardı.

Uygar'ın dirseklerine kadar kıvırdığı gömleği çoktan ıslanmış üstüne yapışmıştı. Kumaş pantolonu diz kapağına kadar ıslaktı. Tahsin ise onun saçlarından su damlıyordu o derece yani. Umut'u suyun içinde koltuk altlarından tutuyordu ve Umut her gülerek suya vurduğunda Tahsinde bundan nasibini alıyordu.

Süs havuzunun hemen yanında yerde iki ceket ve iki çift ayakkabı Uygar ve Tahsine aitti belli ki.

Ne çektin be Tahsin.

Bahçede bulunan yabancı aracın içinde ki her kimse Yaman orada dikilmiş içinde ki ile konuşuyordu. Elif direk süs havuzuna ilerlerken gözüme kestirdiğim Efe'nin yanına ilerledim. "Ceketini alabilir miyim Efe ?" dediğimde. Saniyesinde üzerinden çıkartıp bana uzattı. "Elbette Hale hanım."

Elimde Efe'nin ceketi ile bende havuza doğru ilerledim. Elif "Umut tamam çıkıyorsun gel bakalım." diyerek havuza yaklaşsada Umut, Tahsinin kolları arasında çığlık çığlığa geri kaçmaya çalışıyordu.
Biraz buradan zor çıkartacağız gibi ya hadi bakalım.

BERCESTEWhere stories live. Discover now