22. Sensiz Olmaz 🦋

95.6K 2.2K 1.2K
                                    

Bölüme başlamadan önce belirtmek istiyorum ki yetişkin içerikli bir sahne var. Bir takım yakınlaşma yani. Başladığı ve bittiği yeri belirttim. Okumak istemeyen atlayabilir.
Uyardım bakın ığğ öğğ möğğ demeyin bana. Yazarkende kendimi çokça sansürledim zaten. :)

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum ♡

İki saat süren yolculuğumuzdan sonra Karan arabayı ıssız, sık ağaçların bulunduğu bir yerde durdurmuştu. Hiç bir şey demeden arabadan indiğinde bende arkasından inmiştim. Arkaya attığımız çantaları alırken elimi tuttu sertçe.

Hala Orkundan gelen mesajın sinirini atamamıştı. Öyle ki yolda birkaç defa nereye gittiğimizi sorsamda cevapsız bırakmıştı beni.

Ağaçların arasından dar bir yolda yürümeye başladık. Hava henüz kararmamış olsa da uzun ve sık ağaçlardan güneş ışığı bize tam ulaşmıyordu. Sabahın beşi gibi bir hava hakimdi.

Ellerimiz birbirine kenetli olmasa ve bu dar yolda Karan önden gidiyor olmasa kesinlikle düşerdim.
Etrafa bakmadan duramıyordum ağaçların arasından her an bir şey çıkacak ve üzerimize atlayacak gibi duruyordu.

Duyduğum ufak bir çıtırtı sesiyle yerimde sıçrayarak Karan'ın koluna yapıştım. "Korkma." dedi beni biraz daha kendine çekerek. "Nereye geldik biz böyle ?" dedim hala vücudum onun vücuduna yapışık şekilde yürüyordum. "Çok sabırsızsın." dedi başını iki yana sallayarak. "Bana cevap vermiyorsun ki hatta şu mesaj geldiğinden beri benimle konuşmuyorsun bile doğru dürüst, ben ne yaptım." dedim sitemle. Bir yandan da arkamızı kontrol ediyordum. Karan ise gayet rahat yürüyordu. Tehlikeli bir durum olsa beni getirmezdi diye düşünerek kendimi rahatlatmaya çalıştım.

Aniden durduğunda bende onunla birlikte durmak durumda kaldım. Bedenini bana doğru çevirdiğinde verdiği nefesler burnuma dudaklarıma çarpıyordu. "Elimde değil. Bende farkındayım bende biliyorum suçun olmadığını ama bu senlik bir şey değil ben seni çok kıskanıyorum." dedi açıkça. Bunu zaten biliyordum ama ondan böyle açık açık bir itiraf beklemiyordum. Afallamıştım.

Karşısında hemen yelkenleri suya indirmek istemedim. Kalbim her ne kadar anında yumuşasada onun içinde ki öfke bize zarar verebilirdi ki Orkuna olan kızgınlığını, kıskançlığını bana, bizede yansıtıyordu.

"Bu madem benlik bir şey değil o zaman seninle alakalı." dediğimde başını salladı. "Çöz o zaman Karan. Bir daha böyle bir sebepten bana tavrının değişmesini istemiyorum.." derken araya girdi.

"Değişmedi zaten."

"Ben konuşuyorum." dedim elimi kaldırarak. Tek kaşı havalandı anında. "Değişti, tavrın değişti Karan. Ben senin hayatında öylesine olan hatta olsada olur olmasada olur bir insan için kıskançlık yapsam sana bir iki saati zehir etsem hoşuna gider mi ?" dedim. Böylece Orkunun hayatımdaki yerini altını çizerek anlatmış oldum ona.

Hayatımda ki insanlara tabiki değer verirdim ama Karan'ın şuan bu konuyu aşması için bir şeyleri basitleştirmem gerekiyordu.

Dudakları kıpırdandı konuşmadı. Bir şeyler söyleyecek oldu, söylemedi. Sonra derince ofladı "beni bazen öyle bir köşeye sıkıştırıyorsun ki.. ayarlarım bozuluyor." dedi önüne dönerek.

Sanki ayarların çok yerinde diye söyledim kendi kendime.

"Duydum !" dedi.

Bir şeyide duyma. Başımı kaldırıp karşıma baktığımda ağaçların epey seyrekleştiği ve düzlüğe çıktığımızda alanda küçük ama verandasına ayak basıldığı anda bir masal kitabının ilk sayfasındaki satırlara düşmüş hissi yaratacak bir ev vardı.

BERCESTEOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz