9 | Part 1

176 25 80
                                    

Korku, yaydaki bir ok gibi aramızda gerim gerim gerinirken, ne yapacağımız konusunda bir fikrimiz yoktu. Kızlarla bakışarak birbirimize bir şeyler söylemeye çalışıyorduk.

''Birbirinize bakmayı kesin!'' diye kükredi. ''Eğer teklifimi kabul etmezseniz, sevgilileriniz ölecek.'' Kalbim aniden teklerken, dengemi kaybederek olduğum yerde sarsıldım. Adamlar oldukça güçlü ve iddialıydı.

''Sen Semih'ten!'' diye bağırdı Gizem'i işaret ederek. ''Sen de Bulut'tan ayrılacaksın.'' Neler oluyordu bizim hayatımızda böyle? Bunu istemelerinin asıl sebebi neydi? Neden benim içimden oluk oluk kan akıyor gibi hissediyordum? Bu düşüncenin ağırlığıyla gözlerimi sımsıkı kapattım.

Güçlü durmak zorundaydım.

''İyi de neden?'' diye sordum titrek bir sesle. ''Neden yapıyorsun bunu? Ne istiyorsunuz ki onlardan?''

Adam, tam cevap verecekti ki, dışarıda kopan kargaşayla kaşlarını öfkeyle çatarak, gürültünün olduğu yere baktı. ''İstersem şuan her şeyi yapabilirim,'' dedi acele eder bir tonda. Onlarla yüz yüze gelmek istemediğine emindim.

''Cevap verin!'' Aniden sesini yükseltmesiyle yerimizde hopladık. Bulut ve Semih'in sesini duymamızla Gizemle birbirimize baktık, yüzündeki gevşeme beni de istemsizce gülümsetti. Ama bu çok kısa sürdü çünkü resmen tehdit ediliyorduk.

''Bana bakın, sabrımı sınamayın artık. Siz kimsiniz de benim kardeşlerimi tehdit ediyorsunuz ya?'' Merve, ani bir çıkışmayla ayağa kalkarken, Sefa cebinden çıkardığı namluyu Merve'nin yüzüne tutarak onu durdurdu.

''Hiiih,'' diyerek Gizem ve bende ayaklandık ama adamlar bizi yerimize oturttular.

''Sefa,'' dedi uyarıcı bir sesle ama ses tonundaki tehdit çok açıktı. ''Sen sabah cesaret hapı mı yuttun? İndir o silahı, hemen.''

Sefa, sertçe yutkunarak Merve'ye tuttuğu silahı indirdi ve kapının kırılması bir oldu. Bulut ve Semih'le kısa bir an göz göze geldiğimizde ikisi de nasıl olduğumuzu kontrol ettikten sonra üstlerine saldıran adamlara ani bir atak yaparak sert bir yumruk geçirdiler.

''Ne cesaretle ulan?'' diye kükreyen Semih'e eşlik eden Bulut'un ele başları olan adamı karnına geçirdiği tekmeyle beraber yere devirmesi saniyelerini almıştı.

Bütün adamlar savunmasız kalmıştı bir anda. Gizem, Semih'in kolundan tutup çekiştirmeye çalışsa da Semih hareket etmiyordu. Merve ise Gizem'in kolundan tutup kenara çekti. Yoksa Gizem'in de araya kaynayacağı kesindi.

Ne zaman olduğunu anlayamadığım bir anda bir el silah sesi duyuldu. Ele başları tehlikeli bir ifadeyle hepimize tek tek bakarak silahını havada tutmaya devam etti. ''Bulut ve Semih beyler teşrif etmişler, şeref vermişler.'' Semih, samimi olmayan bir gülümsemeyle cevap verdi. ''Siz de olmadığı için biz veriyoruz, Anıl bey.''

Bulut, pis pis sırıtıyordu ama ifadesinin altında yatan öfke çok netti. ''Kızları bırak, hesaplaşalım.''

Anıl, sertçe burnunu çekti ve rahat bir ifadeyle, ''Merve kalsın, diğerlerini serbest bırakın.''

Bulut anlamasa da bana güven verici şekilde baktı ve başını yana doğru çevirerek komut verdi biz itiraz bile edemeden dışarı çıkarken, Merve sesini bile çıkarmadan yerinde oturuyordu ama Bulut ve Semih'e güveniyordum.

ÇOCUKLUĞUM | LiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin