•12•

74 8 12
                                    

29.06.23*

Yerime mıhlanmaya mahal vermeden hızlıca oradan uzaklaştım. Evde nasıl çıktım nasıl o yolları yürüdüm, bilmiyordum. Tek bildiğim, tek başıma kalmak istediğimdi. Kızlar peşimden geldiğinde, hıçkırarak onlara döndüm ve peşimden gelmemelerini söyledim. Başta kabul etmediler ama sonra anlayış göstererek, tek gitmeme izin verdiler.

Kimseyle konuşmak, görüşmek istemiyordum.

Kafamdaki gürültüyü bastırabilmek için bütün gücümü bacaklarıma akıttım ve adımlarımı hızlandırdım. İnsanları bakışları umurumda bile değildi. Dünya başıma yıkılmıştı resmen. Eve gidip anneme sımsıkı sarılmak istiyordum. O, beni anlar, yol gösterirdi. O, ben konuşmasam da beni anlardı zaten.

Hıçkıra hıçkıra ağlayarak kaldırımın kenarından yürümeye devam ettim ama eve çok uzaktım. Telefonumun çantamın içinde titremesi bizimkilerin meraktan öldüğüne işaretti. Ama açmayacaktım. Sadece tek kalmak istiyordum.

Onlara daha fazla eziyet çektirmemek adına telefonu çantamdan aldım ve Merve'ye iyi olduğuma dair bir mesaj attım. Neyseki çantama kulaklığımı atmıştım, ağlamaktan akan burnumu içime çektim ve kulaklığımı takarak yoluma devam ettim.

İstanbul yine bütün güzelliğini sermişti gözler önüne. Boğaz, çok uzaktan görünüyordu ama yine de ışıltısından bir gram eksilmiyordu. Gece, ise bulutlara kapkara bir boğuculuk verirken, içimin sıkıntısını bir nebze olsun gidermeye çalışıyordum.

Ben, tüm günümü vererek onun doğum günü için elimden geleni yapmıştım. O Melodi'yi eve mi getirmişti yanii? Bu muydu? Onun gözünde değerim bu muydu? 

Ağlamak, içimdeki tüm katran karası üzüntüyü sel gibi alıp götürmüş, yıkamıştı sanki. Ruhumu arındırmıştı. Hava iyice kararmıştı ve otobüs saatleri bitmek üzereydi. Ne yapacaktım ben şimdi? Adımlarımı durağa doğru yönlendirdim. 

🦢

''Abi, tamam yolladık peşine adamları. Bir sakin olur musun?'' Bulut'un öfkesini dindirmeye çalışıyordum ama nafileydi. Bulut, resmen burnundan soluyordu. O bu kadar öfkeliyken yanına yaklaşmak, resmen intihara teşebbüstü. Asla kolay kolay sakinleşemezdi. Hele konu Güneşse.

''Biz gidelim, ortalığı iyice karıştırdık sanırım.'' Bulut, tek kelime etmedi ama Semih onu gecenin bir köründe gönderemezdim. Eve bırakıp geldikten sonra duruma bakacaktım. Bulut, peşinden gitmemişti çünkü ona çok öfkelenmişti, dinlemeden etmeden gitmek de neyin nesiydi, diye düşündüğünden emindim. 

Ama adamları peşinden yollamıştı. Gecenin bir körü onu asla tek bırakamazdı. Melodi, yol boyunca ağzımdan laf almaya çalışmıştı ama onun merak haznesini doldurmaya yetecek bilgi vermemiştim. Yüzü düşmüştü bu yüzden.

Bu kızın bizim oğlandan hoşlandığına emindim. Ama hiç şansı yoktu maalesef. Bulut'un gözü oldum olası Güneş yengemden başkasını görmüyordu ki. Piç, ona o kadar kız ayarlamaya çalışmıştım. Hepsi, kendisiyle beraber olmak için can atan kızlardı. Hiçbiriyle ciddi bir ilişkiye girmemişti. Tek gecelik ilişkiler dışında...

Güneş'i takip eden adamlardan biri arıyordu. ''Abi yanına bir adam yaklaştı, ne yapalım?'' Salih'in söylediğiyle gözlerim yuvalarından çıkacak gibi olduğundan emindim. 

''Kızı takip etmeyi sakın bırakmayın. Adam tanıdık mı?'' 

Kısa bir sessizlik oldu. 

''Okuldan hocası sanırım. Bulut beyin okulunda görmüştüm birkaç kere. Çok yanında görmemiştim efendim.'' 

ÇOCUKLUĞUM | LiseWhere stories live. Discover now