11. Gün

430 22 13
                                    

Geçirdiğimiz şu zor günleri atlatmak dileğiyle. Biraz moral olması için bütün çabam.

İyi okumalar.

Oy ve yorum yapmayı unutmayın, sizleri çok seviyorum...

\===========/

The Weeknd - Heartless

Bir yol kat etmek için bazen bir noktada durup düşünmeniz gerekirdi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bir yol kat etmek için bazen bir noktada durup düşünmeniz gerekirdi. Bazen de o yola tekrar çıkmak ve varacağınız yere gitmek için bazı şeylerden feda etmek zorunda kalırdınız.

Ben büyükbabamdan fedakarlık yapmak zorundaydım.

Zencefilden de öyle.

Çayırda koşuşturmaya bayılan bir çocuktum ve o kadar dikkatsiz olabiliyordum ki günün sonunda dizlerim paramparça olarak eve dönüyordum. Annem... o bana hep kızar ve bağırırdı ama ben asla vazgeçmezdim. İnatçı bir kişiliğim vardı ve bunu inkar etmiyordum. Annemin bana bağırıp çağırdığı günlerin birinde her düşüşümden sonra olduğu gibi soluğu büyükbabamın yanında almıştım.

Beni dizine otutturduğunu ve bir elinin örgülerimde gezindiğini hatırlıyordum. Yavaşça dizlerime üflerken ben küçük yumruklarıma doladığım elbisemin kumaşını sıkmakla meşguldüm çünkü canım çok yanıyordu. Küçük bir hıçkırık ağzımdan kaçarken büyükbabam bana göz ucuyla baktı ve yaramı üflemeye devam ederken konuşuyordu. Diyordu ki: "Benim güzel torunum, ne zaman dizlerini parçalamaktan vazgeçeceksin?" Başımı iki yana sallayarak ona yanıt veriyordum. "Ama büyükbaba!" derken biraz daha gözyaşım yanaklarıma süzüldü. "Ama ben koşmayı çok seviyorum! düşmem benim suçum değil. Dizlerim çok acıyor, büyükbaba!"

Cebinden çıkardığı yara bandının paketini çıkarıp dizime yavaşça yapıştırdı. Benim için cebinde hep yara bandı taşırdı ve ben bu fedakarlığı büyüyünce anlamıştım. Başımı göğsüne yaslayıp kollarını bana doladı ve saçlarımı okşamaya devam etti. "Güzel kızım, minik Patricia'm benim... Koşmaktan hiçbir zaman vazgeçme çünkü buna alıştın ve seviyorsun. Ama düşünce de ağlama kızım. Dizlerin parçalansa bile ağlama. Sadece güvendiğin kişilerin yanında gözyaşı dök çünkü bir tek onlar gözyaşlarını silah olarak kullanmaz."

O an tabi ki de anlamıyordum çünkü sekiz yaşında bir kız çocuğuydum ve daha çok ağlamaya başlamıştım.

Şimdi yirmi sekiz yaşında bir kadındım ve ağlamayı bırakmıştım.

"Güzel torunum, sadece koş. Durmadan koş. Hayat duranlara karşı hiç merhametli değil."

Küvetin içindeydim. Londra'dan döneli iki saat oluyordu ve ben kendime daha yeni yeni gelmeye çalışıyordum. Kafamda dönmeden duran bir sahne vardı ve o sahne geçmişle çarpışıp duruyordu. Hangisi iyi hangisi kötü ayıramıyordum. Kollarım, kendime çektiğim bacaklarıma sarılmış, buz gibi olmuş suyun içinde ne kadar süre durduğumu bilmeden öylece otura kalmıştım.

ZİHİN KATİLLERİ  (+18)Where stories live. Discover now