3-Meyhane

24 4 0
                                    

(Şarkılar: Erik Dalı, Dokumacı Kızlar, Ha Babam Ha, Türkan)
Akşama doğru bizim liseden arkadaşlarla toplandık. İçimizden biri evleneceği zaman toplanır eski günleri yad ederdik.

Ne zaman bir araya gelsek sıranın bana hiç gelmeyeceğini söylerdim. Şimdi uğurlanma sırası bendeydi...

İlk başta masayı donattırdı bizimkiler. Rıfat omzuma vurup, "Sıra sana da geldi!" dedi. Elini omzumdan çekmeden, "Evlenmem evlenmem, diyordun, kızı buldun evleniyorsun. Valla büyük lokma yedin kardeşim afiyet olsun."

Gülümsemekle yetindim çünkü onların gözünde büyük konuşmuş ve lafımın altında kalmıştım.

Garson masaya mezeleri koyarken Yavuz girdi lafa, "Bence iyi oldu, ne çok erken ne de çok geç." dedi, "Yalnız üzüldüğüm bir şey var, o da artık bizimle diğerlerini uğurlayacak olmaman."

Önümüze koyulan rakı şişesi, soğuk su ve bardaklarla bizim eğlence başlamak üzereydi. Ben hiç rahat değildim.

Masadakiler benim gerginliğimi fark etmiş, "Bir iki kadehe rahatlar. " konuşması yapıyordu kendi aralarında.

Her zaman geldiğimiz yer anasını satayım diye düşündüm, rakı şişesini açıp bardağa döktüm, üzerine soğuk suyu döktüm.

Masadakiler bana bakıyordu, onlar beni izlerken bardakı rakıdan büyük bir yudum alıp bardağı geri masaya koydum. Bana mal mal bakan arkadaşlarıma, "Ne bakıyorsunuz lan, iki kadehe rahatlarım şimdi!" dedim.

Rıfat, "Ee, eğlenelim o zaman!" deyip şişeye elini attı. Bardaklara doldurup üzerine su döktüler, benim aksime onlar 1 birim alkol, 2 birim su oranına sadık kalmıştı. Ben de gelişi güzel doldurmuştum işte.

Sanki bana özel bir şeymiş gibi, mekan arabesk modundaydı. Rıfat elini garsona kaldırıp yanına çağırdı. Garson gelip, Rıfat'a doğru eğilince, "Az hareketlendir ortamı ya, burada benim kardeşim evleniyor, aç Türkan Mürkan bir şeyler!" dedi, garson başını sallayıp, gitti, iki dakika sonra Erik Dalı çalmaya başladı.

Rıfat alkış tutarak masadan kalktı, şarkıya eşlik ederek, ritme uyarak oynamaya başladı, meyhanede aşk acısı çekenden, kumar borcu olandan tek farkımız ağa çocukları olmamız ve benim için eğlence yapılıyor olması.

"Ne bakıyorsunuz lan, kalkın oynayın kardeşim evleniyor!"

Elimle yüzümü kapattım, dirseklerimi masaya koydum, rezil olmuştuk...

Yavuz da ayağa kalktığında masada tek başına kaldı, Yavuz şarkının, "Elin gızı naziktir, el gızı naziktir, amanın küsmeye gelmez, haydi küsmeye gelmez." kısmına yanık sesiyle eşlik ederek Rıfat'la karşılıklı oynuyordu.

Erik Dalı yarıda kesilip bir anda Dokumacı Kızlar çalmaya başladı, bir süre bizimkiler ne olduğunı anlamadı ama sonra tekrardan eşlik etmeye başladılar, "Dokumacı kızlar yar ellim ya Allah!" dedi Rıfat.

Oturduğum yerde, utancımdan gülerek onları izliyordum. Uzun bir süre oynadılar.

Bir süre sonra Ha Babam Ha çalmaya başladı, ben bunu duyduğum zaman asla yerimde duramazdım ama bugün kalakacak hiç halim yoktu. Meyhane düğün salonuna dönmüştü bizim yavşak Rıfat yüzünden, bir iki kişi hadi kalk sen de oyna diye yanıma geldi ama ben onları geri çevirdim.

En son hatırladığım şey birinin beni tutup kaldırması ve benim hemen ortama ayak uydurmuş olmamdı, bağırarak, "Vicdanında ar kalmamış, utanır damar kalmamış!" diyerek şarkıya eşlik ettim. Beni kaldıran kimdi bilmiyorum ama bir ara Aziz'i görmüş gibi oldum.

Burası doğu, burada kara kaş kara gözlü çok insan olur o yüzden tınlamadım. Bir garson eline mikrofonu alıp, "Haydi, biraz dinlenme zamanı!" dedi ve Türkan açtı. Herkes kurtlarını dökmüş masalara dağılırken, Rıfat elini omzuma koydu, "Hasan Amca'da da ne güç varmış be!"dedi, " O mu kaldırdı beni?" dedim. Başını salladı

"Dün gece birkaç film seyrettim, canım çıktı ağlamaktan
O Türkan yok mu? o Türkan
Yine öptürmedi dudaktan"

Bem şarkıya eşlik etmeye başladığımda, tüm meyhane de bana eşlik etmeye başladı.

"Kim bilir gelen geçen? ne diyor halime ben
Ben değilim bugünlerde
Yediğim nanelerin haddi hesabı yok, şişenin dibindeyim
Çok mutsuzum, çok, çok, çok
Kendiliğinden gelsen ne olur aramıyorum yiğitlikten
Sendeki sabır da mübarek, paslanmaz çelikten" dediler, nakaratı bana bıraktılar...
"Dün gece birkaç film seyrettim, canım çıktı ağlamaktan
O Türkan yok mu? o Türkan
Yine öptürmedi dudaktan" dediğim an sbir yere çekilip sırtım duvara vuruldu.

"Aman Aziz Abi!" diye bir ses duydum, müzik kesilmişti. Sıkıca kapattığım gözlerimi açtığım zaman karşımda öfkeden kop koyu olmuş bir çift koyu kahve gözle karşılaştım, Aziz!

"Daha hiçbir şey belli olmadan, benim hoşlaştığım kızla bacımı mı aldatıyorsun lan sen?" dedi. "Ney?" dedim

Rıfat Aziz'in kolunu tutup, "Abi yanlış anladın, o şarkıya eşlik ediyordu, hem öyleyse gidip Demet Akalın'ı da vuralım..." dediğinde şaşaklarıma dayanan namluyu fark ettim.

Aziz, "Sen sus lan bebe!" dediğinde, yutkundum, "Aziz..." dedim acizler gibi, "Yok öyle bir şey, benim tanıdığım bir Türkan var o da babamın dedesinin annesi..."

Aziz sakinleşti, "Görmeyeceğim bir daha, duymayacağım ağzından Türkan lafını!"

Başımı salladım, "Bırak haydi, gideyim." dedim. Yakamı bıraktı, önümden çekildi, garson bana bakıp, "Abi, sek içiyor, kafa biraz uçuk..." dedi. Başımı salladım, "Haydi gençler!" diyerek bizimkileri yanıma çağırdım. "Mekan değiştiriyoruz."

Aziz:

Aziz:

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Kader BozgunuWhere stories live. Discover now