18-Yangın Yanlış Yerde Çıktı

8 1 0
                                    

Aziz odadan o günkü gibi çıktı. Kendini kapının yanındaki koltuğa bırakıp sessizce oturmaya başladı.

Başka bir şey yapamıyordu, elinden hiçbir şey gelmiyordu.

Onu anlıyordum, canı yanıyordu.

Yanına yaklaştım, beş dakika önce ateşböceklerinin öldüğünü fark etmiştik.

"Aziz..." dedim korkuyla, gözlerime baktı, "Ateşböcekleri, ölmüş." dedim. Acı bir tebessüm oluştu yüzünde, "Ben de öldüm Ferhat, ben de öldüm." dedi,"Ben ölüyken onlar nasıl yaşasın, Türkan ölüyken ateşböcekleri niye yaşasın?"

"Öyle söyleme, yenilerini buluruz." dedim, Aziz, "Bir önemi yok, gerek kalmadı." dedi.

Yine önüne çöktüm, "Ne oldu?" dedim, "Tecavüz etmişler..." dedi.

Dişlerimi sıktım, o konuşmaya devam etti, "Bilmek acıtmıyordu ama onun söylemesi, duymak çok acıtıyor."

"Türkan'a hâlâ gerek var da, ateşböceklerine gerek kalmadı."

Başını tutup omzuma yasladım, "Olsun, biz yine de yenilerini bulalım, hem siz söylediniz, o ateşböceklerini çok seviyormuş." dedim Melek'e bakarak, ondan destek bekleyerek.

Melek başını salladı, "Ben onun başındayken yine gidin bakın illaki bulursunuz bir yerde." dedi. Aziz başını kaldırdı, "Ben buradan ayrılmam..."

"Ayrılma kardeşim." dedim, "Ayrılma."

"AZİZ AĞA!"

Koridorda bir ses yankılandı, "Haberi kaldırmadım diye, gazeteleri toplamadım diye ofisimi nasıl aleve verirsin sen, bu ne cüret!?" Hatun yırtıyordu yine bir taraflarını, ayağa kalktım, "Hak ettiğini bulmuşsun." dedim.

Adınlarını durdurdu Hatun, gözlerime baktı, "Aliye hanım canını yakacak Ferhat, sen birazcık evine git de otur babanın dizinin yanında!" dedi, "Yırtınma!" dedim, "Senin ofisini aleve veren kimse yok burada."

Aziz'e baktı, "Tehdit etti beni, gazeteleri ofisinin önünde yakarım, dedi." diyerek konuştu.

"Hatun!" dedi Aziz, ayağa kalkıp karşısına geldi, "Cevabın bende değil, Cihan abimde." dedi. "Aziz Ağa diye değil de Cihan Ağa diye yırtınırsan soruna cevap alırsın."

"Kaybol şimdi." dedi. O sırada Handan doktor geldi, Hatun'u kolundan tutup, "Eserim nasıl?" dedi, "Beğendin mi?"

Aziz kaşlarını kaldırdı, koridorun başında Cihan'ı gördüm, "Bir derdin varsa bana anlat Hatun!" dedi, Hatun arkasını döndü, tam ağzını açacakken, "İstersen baş hekimin odasında da konuşabiliriz ama sen orada laftan anlamıyorsun." dedi Cihan.

Hatun Handan'a döndü, "Bitireceğim senin doktorluğunu!" dedi, Handan imalı bakışlarla, "Geç kaldın, ben gündüz istifa dilekçemi verdim." dedi.

Üç Saat Önce

Topladıkları gazetelerin hepsini ofisin önüne yığdılar, Cihan gazeteler iyice tutuşsun diye tüm gazetelerin üzerine benzin döktü.

Handan, cebinden çıkardığı zippo çakmağı ateşleyip gazete yığının üzerine attı, anında tutuşan gazetelere baktılar bir süre, "Ateş..." dedi Cihan, "Bizi ne kadar yakar?"

Handan Cihan'a baktı, "Anlamadım?" dedi, "Bir şeyler ateşlense, ne kadar yanarız?" dedi Cihan.

Handan tüm vücudunu ona çevirdi, "Sence ne kadar yanarız?" dedi, Cihan Handan'ın ela gözlerine bakıp, "Kül olmayı göze alabilir misin?" dediğinde Handan ona yaklaştı, "Ne olsun istiyorsun Cihan?"

Cihan gülümsedi, "Belli olmuyor mu?" dedi, "Şu gazeteler gibi, sana yanıyorum gerçekten fark etmiyor musun?"

Handan gazetelere baktı, "Fark ediyorsam. Lafta değil, icraatta görmek istiyorsam?"

Cihan Handan'ın yüzünü tuttu, "Ya cesur değilsem?" dedi, Handan Cihan'ın gözlerine baktı, "Ya ben çok cesursam?"

Şimdi

Hatun alaycı bir şekilde, "Neyle geçineceksin?" dedi, Handan gülerek Cihan'a baktı, "Sen de haklısın, herkese Ağa karısı olmak nasip olmuyor."

Cihan gülümsedi, duvara yaslanıp Hatun'a bakarak, "Bir maruzatın varsa, şimdi söyle. Aksi takdirde bir daha konuşmana bile izin vermeyeceğim." dedi.

Aziz, Cihan ve Handan'a baktı, "Siz ne işsiniz lan?" dedi, "Türkan bu hâldeyken istifa mı ettin, kim ilgilenecek?"

Cihan iç çekti, "Benim doktor tanıdığım çok, sen merak etme paşam." dedi, "Ben sadece karıma süresiz izin verdim."

Aziz sinirlendi, "Ya siz benimle dalga mı geçiyorsunuz Ferhat ne diyor bunlar? Ne karısı abi!?"

Cihan Handan'ın yanına durdu, elini sıkıca tutup, "Biz evlendik." dedi.

"Ne?" dedim istemsizce... Cihan başını salladı, "Basbayağı, evlendik işte."

Aziz, "Geri zekalılar..." dedi, "Oğlum manyak mısınız siz?"

Cihan gülümsedi, "Ya oğlum onu bunu geç de Hatun'u unuttuk!" dedi Hatun'a dönüp, "Sana bir teklifimiz var." dedi.

Hatun dik bakışlarını Cihan'a yöneltti, "Bundan sonra bana çalışacaksın, Aliye kaç veriyorsa beş katını dolar olarak alacaksın." dedi. Hatun, "Ben akrabamı para için satmam." dedi.

Cihan, "O zaman defol git şimdi." dedi, "Burada daha fazla işin yok."

Cihan ve Handan koltuğa otururken Aziz, "Gerçekten evlendiniz mi?" diye sordu, Handan başını Cihan'ın omzuna yaslayıp, "Evet..." diye fısıldadı.

"Salaklar." dedi Aziz, "Biz yangın çıkarsınlar diye gönderiyoruz evlenip geliyorlar."

"Biz bambaşka bir yangın çıkardık." dedi Cihan gülerek. "Belediye binasına bir girişimiz var..." dedi, "Her tarafımız is!"

Aziz güldü, "Neyse, hayırlısı olsun." dedi, "Annem seni öldürecek haberin olsun."

Cihan gülümsedi, "Ben annemin seçimine aşık oldum, o yüzden evlendim." dedi, Aziz şaşkınca, "Sen ve aşk? Bırak abi ya!" dedi.

Cihan, "Ne var oğlum, ben aşık olamaz mıyım?" dedi. Aziz başını salladı, "Senin gibi bir denyo nasıl aşık olabilir?" dedi.

Handan, "Oldu işte!" dedi yalancı bir sinirle. Ayağa kalktı, "Ben bir Türkan'a bakayım." dedi, Aziz, "Uyuyor." diyerek onu durdurdu, "Uyanmasın. Sabah bak."




Kader BozgunuTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang