8/marilyn monroe

2.3K 166 185
                                    

 

Şimdi millet
Birazdan okuyacağınız bölüm elden geldiği kadarıyla smuttur
Vay efenim ben böyle şeyler sevmem, okumam
diyorsanız bu bölümü es geçin
(Hayır yani aslında böyle şeyler gereksiz ama napayım uyarmazsam ben kötü olurum, neyse)

Bu arada şöyle bi' olay var, açıklama gereği duyuyorum. Bölüm isimleri bölümlerden alakasızdır, kendileri bölüm şarkılarının isimleridir. (Şarkıları da multimedyaya bırakıyorum zaten)

Ay aman ne haltsa, okuyun artık

• • •

   ᴴerkes istediği zaman tehlikeli olabilirdi, ama her sert kabuğun altında kırılgan bir koza yatardı.

• • •

Kendimi iyi hissettiğime inandırdığım muhtemelen dördüncü gündü ve vakit akşamüstüne geliyordu. Her daim bulutların kol gezdiği Coda'ya yine mavi bir karanlık çöküyordu. Bense içimde tuhaf bir hisle yere çökmüş dışarıyı izliyordum.

Asker yine odasında gizli kapaklı işler çeviriyordu. Yaşam alanını daralttığım için kendimi kötü hissediyordum ve her ne kadar kendime itiraf etmekte zorlansam da onu özlüyordum.

Varlığı son zamanlarda bana tuhaf bir güven duygusu aşılıyordu ve ailemden koparıldığım şu dönemde bu hisse var gücümle sarılmam işten bile değildi. Bir şekilde ailemle doldurduğum boşluğu onların kaybı sonrası Asker'le kapatıyordum. Fakat bu yine de ona olan öfkemi yok saydığım anlamına gelmiyordu, ona hala bütün benliğimle kızgındım.

Karanlığın içinde otururken Asker'in odasından cılız bir ışık koridora yansıdı. Rengine ve kuvvetine bakılırsa mum yakmıştı, uyumuyordu.

Bir anda içimde bir his yükseldi, belki de haince bir istek. Aklıma düştü mü, yapmadan rahat edemeyeceğim eylemlerden biri. Bunun etikliğini veya doğruluğunu düşünürsem sarsılacağımı bildiğim için hiç tereddütsüz yapmayı kabul edeceğim bir eylem. Nicedir aklımın bir köşesinde doğru anı bekleyen bir eylem.

Bağdaş kurduğum battaniyenin üzerinden kalkıp çıplak ayakla parkede ses çıkarmamaya özen göstererek Asker'in odasına doğru ilerledim. Kapalı kapısının ardından hiçbir ses duyulmuyordu.

Derin bir nefes aldım. Eğer şimdi yapmazsam daha sonra elime yüzüme bulaştırırdım, biliyordum. Bu yüzden kapıyı yavaşça açtım.

Asker, yatağının ucuna oturmuş, kahve kapaklı bir kitap okuyordu. Beni farkedince kaldığı sayfayı katlayıp kitabı bir köşeye koydu. Bir sorun mu var? dedi bakışlarıyla. Olumsuz anlamda başımı salladım. Bunun karşılığında ne yapacağımı anlamak için durup beni izlemeye başladı.

Avuç içlerime kadar terlediğimi ve kalbimin her atışıyla vücudumun en gizli noktasına kadar salgılanan adrenalini hissediyordum. Eğer harekete geçmezsem yere çöküp ağlayacak gibiydim.

"Ben teşekkür etmek istiyorum." dedim mum ışığından bile daha cılız sesimle. Bahsi geçen şamdan tam sağ yanımda, çalışma masasının üzerinde duruyordu.

Ne için teşekkür ettiğimi öğrenmek için kaşlarını çattığında gevşemek adına yatağın ona yakın kısmına oturdum. "Yaptığın her şey için. Bunların hiçbirini yapma zorunluluğun yoktu ama sen bana yardım ettin. Seni cani olarak adlandıran insanlar bile bu kadar iyi değillerdi."

A New Sun | BarnesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin