yeniden başlamak için son şans....

190K 7.7K 660
                                    

    "Artık kalbimdeki atlılar dursun istiyordum. Sabaha Mert babamdan habersiz odamdan çıktı. Kalbimdeki atlılar o gidince susmuştu. Üstümü giyinip okula gittim."  

    Sayfaları biraz çevirdim. Sonraki sayfada daha sonraki bir zamana geldim. böyle kendimi zaman akinesinde gibi hissediyordum.

    "Bu gün Mert'le okulu ektik. Kız kulesinin tam karşısında bir banka oturduk. Mert:

    "Ya bizim burada ne işimiz var. Madem okulu ektik daha eğlenceli birşeyler yapsaydık" dedi. "Mert baksana ne güzel ama." dedim. O oomuz silkti. "Ya nesi güzel" dedi. Ben:

    "Kız kulesinin hikayesini biliyor musun?" dedim. 

     "Bilmeyen mi var? Bir prenses, bir aşık adam, bir de sadist baba."

      "Sadist ne alaka ya?"

      "Tabi kızım hangi baba kızını kuleye hapseder ki." dedi.   

     "O kızını korumak için yapmış, ölmesin diye."

     "Sonunda ölmüş ama. Takdir-i İlahi kızım kimse önüne geçemez." dedi. Güldüm.

     "Yinede denemiş. Hem kızını öyle uzağa gönderememiş bak"

    "Ya kızını dibinden ayırmamış ama denizin dibinde.  Heheheh!" diye güldü. Valla salak bu çocuk. Ama sonra.

    "Hem en yakınında hemde ulaşamayacağı kadar uzağında ilginç." dedi. Böyle birşey söylemesini beklemiyordu ama arada romantik olabiliyordu demekki. O simidini yedikten sonra bana dönüp.

     "Aslı dudağın kenarında susam var." dedi. Sildim. Ama o:

    "Olmadı şurada" deyip eliyle dudağımın kenarını sildi." İşte yine kalbim çatlayacak gibi attı."

    Sonraki sayfaları okumaya başladım. Benim basketbol maçımdan, benim konuşmalarımdan, benimle okulu kırmasından yani benimle ilgili herşeyden bahsediyordu. Sonraki sayfayı açtım.

    "Bu gün Samet, "Mert bu gün birine çıkma teklif edecek." dedi. kalbim çatlayacak gibi olmuştu. Zeynep bana baktı. Samet yanımızdan gidince:

    "Kesin sana teklif edecek" dedi.

    "Saçmalama biz arkadaşız." dedim.

    "Gözlerin hiçte öyle demiyor ama." dedi.

    "Hiçte bile deyip önüme döndüm." ama yüzüm gülüyordu.  Sonraki tenefüs bahçeye çıktık kızlarla. Zeynep, ben, Elif'te vardı. Mert elinde çiçekle yanımıza doğru yürümeye başladı. Kalbim duracak gibiydi. Mert iyice yaklaşınca Elif'e yöneldi. 

   "Benimle çıkar mısın?" dedi. Buna inanamıyordum. Ben de salak gibi kendi üstüme alınmıştım. Zeynep bana bakıyordu. Sanki benden özür diliyormuş gibiydi. Elif'te kabul etti. Kaalbim çatlayacak gibiydi. Hemen onlarda ayrıldım. Zeynep peşimden gelecekti ki ona elimle dur işareti yaptım. Arka bahçeye koştum, banka oturdum, ağlamaya başladım. 

    "Beni sevmiyormuş. Mert beni değil Elif'i seviyormuş." diye kendi kendime konuşuyordum.

   "Ahh! Yeter artık ağlama duvarına çevirdiniz burayı." Arkamı döndüm. Sesin sahibi bir çocuktu. Bankın arkasına uzanmış cimlerde yatıyordu. Onu görünce şaşırdım ama o da şaşırdı. 

   "Bir dakika ya... Ama sen güzelsin..." Ne saçmalıyordu bu çocuk:

    "Ne diyorsun sen ya." dedim ve kalmaya hazırlandım. O da hareketlendi. Peşimden gelip önüme geçti.

Kankamla Evlenmek mi?  (tamamlandı.)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt