Bölüm 7

3.7K 262 14
                                    

7. Bölüm

Kahvaltı odasına girdiğimde Penelope bana gülümseyerek baktı. Edgard ise bana bakmadı bile. Sabah Glenn'in bana ne oluyor bakışları ve hemen sonra onun tarafından umursanmıyor olmamın tuhaflığıyla dünkü oturduğum yerin aksine bu sefer Penelope'nin karşısına oturdum. Ama bunu yaparken de sandalyemi biraz da olsa ondan uzak tuttum. Dünkü özür dileme girişimim tamamen saçma bir hal alıp özür dileyeceğim adama kendimi taşıtmış oldum. Bu yüzden oluşan utancımdan ondan uzak kaldım.

"Günaydın." sesim fazla kısık çıkıştı. Yine de karşılık veren Penelope sayesinde sesimin duyulduğundan emin oldum. Bu sebeple istemsiz ona baktım. Ne cevap verme girişiminde bulundu ne de girdiğimden itibaren bir kez dahi olsa bana baktı. Bu yeterince can sıkıcı hissettirse de ses çıkarıp da kendimi bir kez daha rezil etme lüksüne giremezdim. Bu yüzden önümdeki yiyeceklere odaklandım.

Yemek sonuna kadar konuşmadı. Ondan sonra da ben onunla konuşmak istediğimde bana cevap vermedi. Ben de onu yemek odasından odamıza kadar takip ettim. İçeriye girdiğinde ben de peşinden girdim. Kapıyı kapatıp sırtımı kapıya yasladım. "Majesteleri, lütfen soruma cevap verin." dediğimde bana bakmadı. Bunun yerine Dolaba doğru ilerledi. Ben de peşinden ilerledim. "Benimle konuşmama yemini falan mı ettiniz! Dünkü davranışım için pişmanım ve sizden özür diliyorum." önüne geçtim. Dolabı açmasına izin vermeyip sırtımı kapağa yasladım. O ise bana cevap vermek yerine iç çekti. "Lütfen dünkü davranışımı affedip affetmediğinizi söyleyin!" sesimi yükselttim bu sefer.

"Neden cevabım için bu kadar çırpınıyorsun?" sordu. Sonunda konuşmasının verdiği rahatlıkla gülümsedim.

"Çünkü önemli! Dün fazla ileriye gittim ve ben... Sadece affedip affetmediğinizi söyleyin." dediğimde kafasını iki yana salladı. "Majesteleri?"

"Cevabımın bir önemi yok Kimberly, şimdi izin ver de üstümü değiştireyim." tekrardan dolabı açmak için hareketlendi. Bu hareketiyle elini tutup gözlerine baktım.

"Majesteleri, bana kızgınsınız biliyorum..."

"Biliyorsan beni rahat bırak!" sesini yükseltti. Bunu beklemediğim için kafamı eğdim. Geri çekildiğimde bir süre gözlerime bakmaya çalıştı. Ama bu sefer de ben ona bakmadım. Bağırmasını beklemediğim için kafamı eğik tutmaya devam ettim.

"Özür dilerim, sizi rahatsız ettim tekrardan." dediğimde sadece derin nefes aldı. Ama bir şey demek istedi mi bilmiyorum. Fazla ileriye gitmeden geri çekilip odadan çıktım. Odadan çıkmamla beraber iki şövalyeyle karşılaştım. Glenn ne olduğunu bilmese de bir sorun olduğunu fark etmişti. İfadesi bunu belli ediyordu ama Arthur pek de konuyla ilgili olmak istemediğini umursamaz haliyle belli ediyordu. "Efendisi gibi!" demekten alamadım kendimi. Beni duyduğunda umursamaz hali ortadan kalıp beni izledi. Ama bu seferde ben onu umursamadan koridorda düz ilerledim. Bahçeye çıkıp temiz hava almam lazım. Yoksa birine patlayabilirim.

Hayır, anlamıyorum neden özrümü kabul etmiyor! Ve ben neden onun affetmesini bu kadar istiyorum. Burada kaldıkça saçma davranışlarda bulunur oldum. Acaba akıl sağlığımı mı kaybediyorum?

"Ne oluyor?" sorusuyla çıktığım bahçede yürümeyi bıraktım. Ona döndüğümde dikkatle beni izliyordu.

"Glenn ben sanırım akıl sağlığımı kaybediyorum!" dediğimde gözlerinde telaşı gördüm. Etrafına kısa bir bakış atıp bana döndü.

"Uygun bir yere geçelim, ne olduğunu anlatın bana." kafamı sallayarak karşılık verdim. Hemen sonra da kendi kurdurduğum masanın olduğu yere doğru ilerledim. Arka bahçeye geçtiğimde ağacın altına doğru ilerledim. Buradan hizmetçiler bizi görüyor ancak bizi duyamazlardı. Masaya yaklaştığımda kendimi sandalyeye bıraktım. "Şimdi detaylı bir şekilde anlat, akıl sağlığını kaybettiğini düşündüren ne?"

Dük'ün Üçüncü Gelini | TamamlandıWhere stories live. Discover now