Bölüm 19

3.4K 231 32
                                    

19. Bölüm

Duyduğum kırılma sesiyle yataktan doğrulduğumda Yelena'yı gördüm. Benim uyandığımı görmesiyle beraber kafasını eğip, "Beni bağışlayın, sizi uyandırmak istemedim." sesini duyduğumda onu yorgun bir şekilde izledim. Etrafıma baktığımda oda aydınlık ve Yelena, Ursula ve bir iki hizmetçinin dışında kimse yoktu.

"Sorun değil Yelena ama Edgard nerede?" sorumla kafasını kaldırdı.

"Majesteleri çalışma odasına madam." sözleriyle onu dikkatli bir şekilde izledim. Yüzündeki tedirgin ifadeyi fark ettiğimde ona bakmayı bırakıp etrafıma baktım. Saat kaçtı da şimdiden çalışma odasındaydı? Etrafıma bakmayı bırakıp yataktan çıkmak istediğimde, "Madam lütfen kalkmayın, tekrar rahatsızlanabilirsiniz." sözleriyle ona baktım. Elimi alnıma koyup kendimi kontrol ettim. Bunu yaptığımda az çok ateşimin olduğunu fark ettim. "Madam hatırlamıyor olmalı, dün gece rahatsızlandınız ve Majesteleri acil ayrılması gerektiğinden sizinle ilgilenmemizi istedi."

"Rahatsızlandım?" bakışlarımı yere kilitledim. Dün rahatsızlandığımı hatırlamıyorum. Yine uykumda mı kriz geçirdim. Eğer öyle olduysa hatırlamıyorum. Etkisinde kalırdım. Ama bu sefer kalmadım. Hem Edgard'ın ne gibi acil işi çıkmıştı? O kız geldikten sonra işleri daha da mı artmıştı?

"Ursula çabuk ol ve hekimi çağır ve Majestelerine de haber ver." sözleriyle dalgın halimi bir kenara bıraktım.

"Ben iyiyim, gerek yok." desem de Ursula dinlemeden koşarak odadan çıktı. Onun çıkışını iç çekerek Yelena'ya baktım. "Yelena, şu kızı durdur."

"Nasıl isterseniz Madam." sözleriyle arkasındaki hizmetçilere elleriyle işaret verdi. "Siz de dinlenmelisiniz." yanıma gelip bana su uzattı. Bunu yaptığında çıkan kızları izlemeyi bırakıp ona baktım. Elindeki suyu alırken onu dikkatli bir şekilde izledim.

"Edgard'ın acil işi olduğunu söyledin. Ne olduğunu biliyor musun?" sorumla kafasını iki yana salladı. Ondan aldığım kısa ve hızlı cevapla elimdeki suya tekrardan baktım. Boğazımdaki çok olmasa da kuruluğu gidermek için birkaç yudum aldım. Bardağı ona uzattım.

"Madam isterse kahvaltıyı odasına mı getirelim yoksa..."

"Gerek yok, hâlâ yapılmadıysa diğerlerine eşlik edebilirim." sözlerimle kafasını sallayıp elindeki bardakla uzaklaştı. "Bana rahat kıyafet ayarla." sözlerimle dolaba yöneldi. Ben de yatakta dik durup elimi tekrardan alnıma koydum. Ama yine aynı şekilde ateşim ya da başka bir şeyim o kadar da ciddi değildi. Sadece başımın ağrısı dışında bir şeyim olmadığına fazlasıyla eminim.

Yatakta daha fazla oyalanmayı bırakıp kalkmak için ayaklarımı yere koyduğumda kapının çalması ve hemen sonra açılması bir oldu. O tarafa baktığımda telaşlı bir şekilde bana bakan kahverengi gözlere baktım. "Kimberly, neden yataktan çıkıyorsun?" kapıyı arkasından kapattı. "Yelena, hasta olmasına rağmen neden onun yataktan çıkmasına izin verdin!" sesini yükselttiğinde kafasını eğip özür dilemeye başladı. Ses tonu o kadar korkutucuydu ki ben bile farkında olmadan irkildiğimi hissettim.

"Edgard." yataktan kalkıp onun yanına ilerlemek istedim. Ancak sadece yataktan kalkabildim. Ve hemen sonrasında ise ayaklarımın uyuşukluğundan ötürü dizlerimin üzerine bıraktım kendimi. Tamamen düşmemek için yatağa tutundum.

"Kimberly." yanıma ilerledi. Dizlerimin üzerine oturduğumda o da hemen yanıma diz çöktü. "Hekimi çağırın!"

"Edgard, iyiyim." sözlerime rağmen bana bakmadı. Onlara emir yağdırmaya devam etti. Bundan dolayı elimi yüzüne koyarak bana bakmasını sağladım. Gözleri sonunda beni bulduğunda, "İyiyim ben. Sadece yeni uyandığım için başım döndü." sözlerimle gözlerimi dikkati bir şekilde izledi. Bakışlarını tekrardan benden alıp onlara çevirdiğinde, "Edgard onları azarlama."

Dük'ün Üçüncü Gelini | TamamlandıWhere stories live. Discover now