Bölüm 22

2.9K 213 19
                                    

22. Bölüm

Odadan çıktığımızda Helen önden ilerliyor bense geriden ilerliyordum. Her an Edgard'ı görürsem kaçmayı planladığım için olabildiğince geride duruyordum. Yemek odasına yaklaştığımızda, "Kimberly." seslenişiyle arkama baktım. Edgard ve beraberinde Arthur'un bize doğru geldiğini gördüm.

"Majesteleri." selam verdi. Bu yüzden Helen'e kısa bir bakış attım. Tekrar ona baktığımda dikkatli bir şekilde beni izliyordu.

"Günaydın Majesteleri." dediğimde kafasını salladı. Benim konuşmamla ortam daha da tuhaf bir hale büründü. Helen ayrılacağını söyleyip önden gittiğinde ona gitmemesi için baktım. Ancak ifadesi ve davranışları onunla yalnız kalmamı açıkça istiyordu. Bu yüzden benim ona nasıl baktığımı umursamadan yanımızdan ayrıldı. Üç kişi kaldığımızda Arthur da Penelope için yanımızdan ayrıldı. Durum bu olunca, "İzninle ben... Unuttuğum bir şeyler vardı." yanından geçip Helen'in odasına ilerledim. Ondan kaçtığımı açık bir şekilde belli etsem de umursamadım. Tek derdim onunla yalnız kalmamaktı.

Odaya girdiğimde kapıyı kapatamadım. O da hemen arkamdan geldi, kapatmak üzere olduğum kapıyı tuttu. Bunu yaptığında, "Edgard, ne yapıyorsun?" sordum. Açıkça ondan kaçtığım için peşimden geldiğini anlamamışım gibi. O da farkındaydı. Bilmezlikten geldiğimin farkındaydı. Ondan kaçtığımı anlamaması aptallık olurdu.

"Kimberly, neden benden kaçıyorsun?" sordu tam da tahmin ettiğim gibi. Gözlerimi onun gözlerinden uzak tutarak çevremi izledim.

"Senden kaçmıyorum, bunu nereden çıkardın?"

"Kimberly!" sesini yükselttiğinde ona baktım. Gözlerimi dikkatli bir şekilde izledi. Sinirli duruyordu haklı olarak. Bu nedenle gözlerimi yine onun gözlerinden uzak tuttum.

"Senden kaçtığım falan yok, dedim ya."

"Öyle mi? Benden kaçmıyorsun?" üzerime doğru bir adım attı. Ama daha sonra durdu. Fazla ilerlerse yanlış bir durum oluşturmaktan korktu. Bunu yüzünde açıkça görebiliyordum. Yanlış bir şey yapmış olduğundan korkuyordu ve tekrar yaparsa, bu onu pek de iyi yapmazdı. "Dört gün boyunca benden kaçtın. Yemek yediğimiz zamanlar dışında bir kere dahi olsun yakınında durmama izin vermedin. Ne oluyor Kimberly ne yaptım da benden uzak duruyorsun?" sordu. Sesindeki o tuhaf tondan ötürü ona baktım. "O gün konuşmama izin bile vermeden gittin. Eğer benimle konuşmama sebebin buysa..."

"Bu değil!"

"O zaman ne! Benden durduk yere kaçmıyorsun, değil mi?"

"Hayır, ben..."

"Kimberly ne yaptım, sana karşı yanlış bir şey mi yaptım?" sözleriyle kafamı iki yana salladım. "O zaman ne? Neden benden uzak kalıyorsun?"

"Benimle alakalı bir şey, bu yüzden uzak kalıyorum!" sesimi yükselttim. Bir anlık dürtüyle yaptım. "Bu konuyu daha fazla tartışmayalım." geri adım attım. Onun çekilmesini bekledim kapıyı kapatmak için. Benim hareketime rağmen çekilmedi. Gözlerimi dikkatli bir şekilde izledi. "Edgard..."

"Bana ne olduğunu söylemediğin müddetçe gitmiyorum!"

"Gerçekten mi?"

"Bunu yapacağımı çok iyi biliyorsun." kafamı eğdim. Ona ne demeliydim ne demeliydim de daha fazlasını sormayacaktı. "Kimberly?"

"Isabella bana..."

"Majesteleri." sesiyle ikimizde aynı anda gelen kişiye baktık. Isabella'yı gördüğümde o da beni görmüş oldu. "Siz de buradasınız Düşes." dedi. Hemen sonra da etrafına baktı. Neden burada olduğumuzu anlamaya çalışıyor gibiydi.

Dük'ün Üçüncü Gelini | TamamlandıTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang