Bölüm 24

2.4K 200 11
                                    

24. Bölüm

Güneşin yüzüme vurduğunu hissettiğimde gözlerimi açmaya çalıştım. Ancak bunu yaptığımda gözlerimin yarısını açabildim. Yatağın köşesinde hazırlanan Edgard'ı gördüğümde gözlerimi geri kapattım. Gözlerimi en sonunda açabildiğimde onun birkaç düğmesi açık gömleğini iliklediğini gördüm. O da benim uyanık olduğumu gördüğünde, "Günaydın." dedi. Sesinde açık bir mutluluk vardı.

"Günaydın." dedim. Sesim çatlamış ve başım fena halde ağrıyordu. Midemi söylemiyordum bile! Bu ağrının sebebini hatırlamak istediğimde sadece içtiğim bardakları ve dünkü baloda olan saçmalıkları hatırladım. Bu yüzden gözlerimi açmak daha da bir işkence gibi hissettirdi. Yatağa oturulduğunu hissettiğimde gözlerimi açmam ilk ve ikinci seferden daha kolay oldu. Yanıma oturduğu için güneşin önünü kapatmış ve bana gölge yapmıştı.

"Hasta mı hissediyorsun?" elini alnıma koydu. Bunu yaptığında elini tuttum. Konuşmadım mide bulantımdan ötürü. Bunun yerine kafamı salladığımda yüzünde çok geniş bir gülümseme belirdi. "Kontrolsüz, hele de toleransın olmadan içersen tabii miden bulanır." yüzümü buruşturdum.

"Ne olduğunu bilmiyordum." zor da olsa. Öksürdüğümde yatağın yanındaki su dolu bardağı aldı. Doğrulduğumda elindeki suyu aldım. Bastırmasa da boğazımdaki kuruluğu almıştı. Bunun verdiği rahatlıkla geri uzandığımda yüzünde gülümsemeyle bana bakıyordu. "Neden bana öyle gülüyorsun?"

"Dün hep gülmemi söyledin çünkü." elindeki bardağı eski yerine koydu.

"Ben mi söyledim?" sorduğumda kafasını salladı. Tekrar bana baktığında gözlerini izledim. Neden gülmesi daha çok ben söyledim diye değil de başka bir şey için. "Emin misin ben söyledim diye bu kadar mutlu olduğuna?"

"Dünkü sevimli halinin de etkisi olabilir." yüzünde açık ara en mutlu ifade vardı. Bu yüzden gözlerimi kapatıp dün yaptıklarımı düşündüm. Dün tek başımaydım, birisi bana hoş olmayacak şekilde yakınlaşmaya çalıştı. Bu yüzden bir kavga çıktı. Sonra Edgard geldi ve sonra insanlar benim hakkımda konuşuyordu. Ama kötü değil. Bekle buralarda pek de sevimli değilim! "Cidden düşünüyor musun?" sorusuyla gözlerimi araladım. Ona baktığımda, "Kimberly bence hazır hatırlamıyorken kendini zorlama."

"Neden? Çok mu kötü bir şey yaptım?" kafasını iki yana salladı. "Yoksa üstüne falan mı..." elimi ağzıma koyup işaret yaptım. İşarete kahkahayla karşılık verdi. Bu yüzden doğruldum. "Edgard söylesene dün gece ne yaptım?"

"Söylemem seni utandırabilir." dedi. Bu yüzden içimde daha büyük bir korku oluştu. Ne yapmıştım da bu kadar emin konuşuyor. Kusmuş olmamdan daha kötü ne yapmış olabilirim? Lütfen saçma bir şey yapmamış olayım sadece şaka yapıyor olsun, lütfen!

"Edgard..." ona seslenmemle beni öptü.

"Hatırladığın zaman kendine kızma." deyip ayağa kalktı. Ceketini yatağın üzerinden alıp odanın çıkışına ilerledi. Çıkmadan önce, "Uyurken çok güzelsin." dedi. Sözlerine başta anlam veremedim. Bu yüzden uyuduğum anı düşündüm. Kapının kapanmasıyla beraber çığlık atmam bir oldu. Elimi ağzıma koyup kendimi susturmaya çalıştım. Ben ne halt yedim.

Kapıya baktım. Onun bana gülüşü ve son sözleriyle yastığı elime alırken tekrar çığlık attım. Bu sefer sona doğru çığlığımı yastık bastırdı. Çığlığımı hiç kısmadan attım. Ben bittim. Ben nasıl bunu yaparım? Yüzüne nasıl bakacağım?

Odaya aceleyle hizmetçiler girdiğinde yastığı yüzümden çekip onları izledim. Onların gözü önündeki konuşmamı da hatırladığımda tekrar yastığı yüzüme bastım. İnanamıyorum! Ben kafayı yemiş olmalıyım! Kesinlikle kafayı yemiş olmalıyım. Bunu nasıl yaparım.

Dük'ün Üçüncü Gelini | TamamlandıDär berättelser lever. Upptäck nu