Bölüm 27

2.4K 190 25
                                    

Arkadaşlar sövmek serbest ancak biraz üstü kapalı olursa sevinirim.

27. Bölüm

Adımları hızlanmıştı ancak yolu şövalyelerle kesilmişti. Gitmek istiyordu. Gördüğü şeyleri unutmak istiyordu ancak karşısında duran şövalyeler ona verilen kötü bir haber gibi karşısında duruyorlardı. "Bizimle gelmelisiniz Leydim." küstah sesi duyduğunda Kimberly korkuyla şövalyesinin arkasına geçti. Eric onun önüne geçerek elini kılıcına koydu.

"Leydim sizinle gelmeyecek." sözleri duyulduğunda şövalyelerden önde olan kılıcını çekti.

"Bizimle gelmek zorunda! Vikontun emri bu yönde ve sevgili leydin bizimle gelecek."

"Hayır." sözleriyle küçük hizmetçi öne atıldı. Leydisini korumak için. Bunu yaptığında arkadaki şövalye öne çıkarak genç kızın saçını tuttu. Bu hareket şiddet kullanabilecekleri üzerine emir aldıklarını, bir soylu için bile olsa şiddet kullanabilecekleri yönünde emir aldıklarını gösteriyordu.

"Sizde geleceksiniz." sözleri duyuldu. Genç kız acıyla saçını tutan adımın ellerini tuttu. Diğer şövalyelerde onunla beraber harekete geçti. Kılıcını çeken şövalyenin boğazına kılıç dayadıklarında genç leydi korkuyla oradan uzaklaşmak istedi. Geri adımlar atsa da bedeni yabancı bir bedene çarptı. Geri çekilip o kişiden uzaklaşmak istediğinde genç şövalye onu saçından tuttu.

"Ne kadar da sinir bozucusunuz." kızı saçından sürüklerken. Kimberly kendisini tutan ellerden kurtulmak için tüm gücüyle karşı koydu. Sesi korku dolu olsa da konuştu.

"Bırak beni! Lamar ailesini karşına almak..."

"Kes sesini!" şövalye onun saçını daha sert çekerek susturdu. Karşı koydukça onu yerde sürüklüyordu. Ona ayak uydurmadıkça canı daha çok yanıyordu. "Efendim." sesiyle beraber kazara girdiği odaya bu sefer zorla girdi. Onun bırakmasıyla Kimberly elini saçına koyarak itilmenin etkisiyle yere diz çöktü. Burada olmamalıydı bunu biliyordu, bu hiç olmamalıydı! Annesini dinlemeli ve onlarla beraber gelmeliydi ancak arkadaşıyla olmayı seçmişti. Şimdi ise arkadaşı veya kimsesi yoktu. Arkasından odaya zorla getirilen iki çalışanı dışında tamamen kendi başınaydı.

"Burada olmamalıydın Kimberly, neden Helen'le değilsin ki!" sinirli sesi duyduğunda bakışlarını yerden alıp içeride kıyafetlerini pervasızca düzelten kıza baktı. Sarı saçlarını geriye atarak vücudunu ön plana çıkarttı. Kıyafetlerinin bedenini sergilemesini umursamadan, "Helen'den ayrı duramayan sen neden... Ne kadar sinir bozucusun." kendisine anlam veremeyerek bakan kızı izlemeye devam etti.

"Ben... Ben özür dilerim Nancy! Bundan kimseye bahsetmem." sesindeki korku artıyordu. Durumun ciddiyetinin odaya girdiği andan itibaren farkındaydı.

"Bahsetmez misin? Buna Helen de dahil mi?"

"Bahsetmem, ona da bahsetmem." kendisine doğru gelen kızı izledi. Nancy yakınında durduğunda onu saçından tutup kendisine çekti. Acıyla kendisini tutan eli sıkıca tuttu.

"Bahsetmeyeceksin demek." yüzüne doğru. Kafasın kaldırıp odanın içindeki adam baktı. "Bahsetmeyeceğine eminim ama bunu kesinleştirmem gerekiyor." adama bakmayı bırakıp ona baktı. "Onunla istediğini yap." saçını tuttuğu kızı yere doğru itti. İtilmenin ve defalarca kez itilip kakılmanın etkisiyle yere tamamen bıraktı kendisini. Acıyla doğrulduğunda korkuyla geri çekilmek istedi. Arkasını dönüp Nancy'e baktı. Ayrılmak üzere olan kadının eteğini tuttu.

"Nancy bahsetmeyeceğim, lütfen." dedi. Ancak tuttuğu kadın onu itti. Küçümseyici bakışlarıyla ona baktı.

"Kimberly hep sinirimi bozuyordun zaten." derin nefes aldı. Buradan çıkmak ve bir soruna sebep olmadan kalabalığa geri dönmek istiyordu. Kafasını kaldırdığında karşısındaki adamın heyecanlı gözlerini gördü. Aklına gelenlerle beraber gülümsedi. "Hem İmparatoriçenin gözdesi sensin. Bırak da sevgili Vikontumuz gözdenin nasıl bir şey olduğunu görsün." sözleri iğrençliğini saklamadı. Arkada duran adamın da izlediği manzara onu eğlendiriyordu.

Dük'ün Üçüncü Gelini | TamamlandıWhere stories live. Discover now