1. Bölüm - Bir Dakikada Büyüdük

13.7K 348 479
                                    




Merhabalar... Efendim, öncelikle bu işe girdiğim için kendimi minicik bir tebrik etmek istiyorum. Olabildiğince düzenli bölüm yayınlayacağım. Bu iş için beni yüreklendiren minik YağHaz ekibime ve beni bu macerada yalnız bırakmayacak herkese şimdiden çok teşekkürler... Yorumlarınızı bekliyorum. Ne kadar yorum, o kadar ilham. Koca koca bölümler için, birer minik paragraf en azından rica ediyorum. Keyifli okumalar... -Hazal

Bu bölümü dinleyebilmek için...

Hazan, yattığı yerden telefonunda geziniyordu. Gözlerini henüz tam açamamıştı. Gelen bildirimleri tek gözü kapalı kaydırıp silerken, birden zihnini uyandıracak o haberi okudu.

"Ünlü İş Adamı Mehmet Egemen'den, Üzücü Haber Gece Yarısı Geldi."

Hazan, okuduğu manşetle hızla yerinden fırladı. Yanlış okumuştur değil mi? Başka türlü bir haberdi bu. Gözlerini kapatıp açtı tekrar. Ancak gördüğü şey, hiç de öyleymiş gibi hissettirmiyordu. Okuduğuyla ilgili yanlış olan hiçbir şey yoktu. Her şey çok doğruydu.

Haberin alt satırlarına kaydırdı gözlerini, boğazı yanarken.

"Gece yarısı hastaneye kaldırılan Mehmet Egemen'in, kalp krizi geçirmesi sonucu yoğun bakımda tutulduğu ve durumunun kritik olduğu doktorları tarafından açıklanırken, her türlü sonuca hazırlıklı olunması gerektiği..."

Hazan başını iki yana salladı. Kalbi küt küt atıyordu. Titreyen elleriyle hızla Sinan'ı aradı.

"Alo, Hazan."

"Sinan..." Hazan'ın kalbi küt küt atıyordu. "Olanlardan haberin var mı?"

"Var." Dedi Sinan, telefonun öbür ucundan. "Hastaneye geldim. Bir, bir buçuk saattir buradayım."

"Durumu nasıl?" diye sordu Hazan, okuduklarının ardından bir gelişme umarak. Ama içinden bir ses, hiç de iyi şeyler olacağına inanmıyordu.

"Aynı." Diye yanıtladı onu Sinan da, tıpkı düşündüğü gibi. "Ciddi bir kalp kriziymiş. Biz de bekliyoruz öyle ama..."

Yutkundu Hazan. "Yağız..." dedi fısıldarken. "Yağız'ın haberi var mı?"

"Yağız uçakta, Hazan." Diye yanıtladı Sinan onu. "Haberi öğrenir öğrenmez ilk uçuşu yakaladı."

Hazan derin bir nefes alırken kendisini yatağa bıraktı. Mehmet Amca... Yağız'ın babası... Ah Yağız...

"Ne zaman bindi uçağa?" diye sordu Hazan.

"Bilmiyorum. Mesajı gece 1 civarı aldım. 5 saate iner herhalde."

"Geliyorum ben." Dedi Hazan, hızla yerinden kalkıp dolabının karşısına geçerken. "Kırk dakikayı bulmaz."

...

Yağız, koltuğunda geri yaslandı. First class koltuğunun rahatlığı ve tüm o yorgunluğu bile onu uyutmaya yetmemişti. Kalbi, küçük bir çocuğa aitmiş gibi hızla atıyordu. Uzun zamandır bu denli yoğun bir stres ve endişe yaşadığını hatırlamıyordu. Yol, bitmiyordu adeta.

Babasının haberini almasının ardından Sinan'a, önce ilk uçuş için bilet ayarlamış, ardından Türkiye'deki en yakın arkadaşlarından birine mesaj atmış ve ilk uçuşu yakalamıştı. Ancak yol çok uzundu. Dünyanın öbür ucundan babasına yetişmeye çalışıyordu ama içinde bir endişe vardı. Zaman çok yavaş akıyordu ve bu durumun babası için de aynı olduğunu biliyordu. Yine de yetişmeliydi. Bir şekilde oraya gidebilmeliydi. Çok geç olmadan...

Geceyarısı Mumları [Tamamlandı]Where stories live. Discover now