4. Bölüm - Zifiri Karanlık

3.9K 213 403
                                    



Merhaba çok çok çok çok çok sevgili okuyucularım. Biliyorum sırada bu hikaye yoktu ancak bu haftam bir tık yoğun bir hafta. Bu yüzden sizinle tek bölüm paylaşabilirim onu da bu hikaye olarak seçtim çünkü aklım fikrim burada benim. Tamam, anlatılmamış hikayeler ve medusa çok güzel iki hikayem hepsi benim bebeklerim ama bu bölüm bittiğinde ne demek istediğimi iyi anlayacağınızı düşünüyorum ben 😆

Bu bölüm beni hiç hiç hiç yalnız bırakmayan canım arkadaşlarımdan birine gelsin o zaman. Umarım seversin bölümü Meryem ❤️

Ve de wattpad hesabı olmayan okuyucularım, yorumlarınızı Twitter üzerinden #GeceyarısıMumları etiketiyle bekliyorum😘😘

Ayrıca yeni bir minik fragmanımız var bölümü okumadan izlerseniz okurken gözünüzün önüne geleceğinin de garantisini veriyorum sizee :) Bakın bu bölüme cidden yorum lazım hem bölüme hem de fragmana tamam mı? Fragmanı da tam buranın altına bırakıyorum. Yorum yapmadan gitmeyin 😘😘 Çok öptüm -Yazarınız, Hazal.

           

Yağız Hazan'ın kucağına kutuyu yerleştirdiğinde kız keyifle bağdaş kurarak kutunun içini kurcalamaya başlamıştı. Tüm haftanın yorgunluğunun ardından hepsi için buraya kaçma fırsatı bir ödül gibi olmuştu. Yani Yağız'ların yazlık evine. Çocukken de sıkça gelirlerdi buraya. Hatta ne zaman üçü baş başa vakit geçirmek isteseler orta sonran itibaren birlikte buraya kaçar ve hep beraber bir gece geçirirlerdi. Sonra Yağız gitmek zorunda kalmıştı. O gitmeden iki gün önce bile buradalardı ama. Hazan o gecenin çoğunu hatırlamıyordu. Üzgündü ve çok içmişti. Şimdi olsa içmem de diyemiyordu. Evet, o geceyi ayrıntılarıyla hatırlamak isterdi ama o kadar üzgündü ki... Yağız'ı çok seviyordu ve bir şekilde hayatlarından uzun süre çıktığının farkındaydı. Yanılmamıştı da. Onunla hiç kopmasalar da, sürekli konuşsalar da burada olması gibi değildi işte. Ama şimdi tekrar buradaydı yanlarındaydı ve önemli olan buydu.

Gerçi şimdi de hayat güllük gülistanlık değildi. Hazan her ne kadar Yağız'ın burada olmasına minnettar da olsa, biliyordu ki çok kötü şeyler yaşanıyordu. Yağız'ın babası vefat etmişti ve onların Yağız'ın yanında olması gerekiyordu. Çünkü Yağız'ın bu hayatta ve ona destek olacak kimsesi yoktu başka. Ya da en azından Yağız'ın bildiği kadarıyla yoktu. Çünkü şu sır vardı bir de... Şu korkunç gerçek.

Hazan bunun aklına gelmesiyle birlikte bile kalbinin sıkıştığını hissedebiliyordu. Ne korkunç bir şeydi bir çocuğun annesi burnunun dibindeyken annesiz büyümesi. Annesine dair bildiği her şeyin yalan olması. Annesinin ona yıllarca yalan söylemesi. Hazan biliyordu ki annesiz büyüme kısmını çıkardığında kalan tüm korkunç gerçekler sadece Yağız'ın değil, Sinan'ın da çok büyük bir hayal kırıklığı yaşamasına sebep olacaktı. Sonuçta onun da annesi yıllarca gözlerinin içine bakarak yalan söylemişti ve Sinan'ın da annesine dair bildiği her şey yalandı.

Ama Hazan ne yapabilirdi ki? Ne diyebilirdi onlara? Onları yıkamazdı. Hem böyle bir şey nasıl söylenirdi? Hazan'ın aklı, kalbi karmakarışıktı. Bir şekilde kendini bunun dışında tutmaya çalışıyordu o da. Eğer bu hikayede ona düşen bir görev varsa o da bu gerçeği onlara söylemek değildi. Eğer yapacağı bir şey varsa, o da bu iki arkadaşı hiç olmadığı kadar yakınlaştırmaktı. Onlar çok yakın arkadaşlardı zaten ve anneleriyle ilgili önü sonu yaşadıkları hayal kırıklığının ardından birbirlerine tutunduklarından emin olmak istiyordu Hazan. Onlar, kardeş olduğunu bilmeden birbirlerini çok seviyorlardı ve aslında aralarındaki bağı güçlendirmesi gereken bir durumun onları birbirine düşman etmeyeceğine emin olacak şekilde birbirlerinin en yakını olmalarını sağlayacaktı. Evet, Hazan'ın tüm öğrendiklerinden sonra kendine biçtiği görev buydu.

Geceyarısı Mumları [Tamamlandı]Where stories live. Discover now