30. Bölüm - Yalandan Aileler

2K 129 175
                                    

           

Merhaba canım okuyucularım Bu haftaki bölümü nasıl heyecanla bekledik değil mi? :D Bundan sonra hep aynı olmasını umuyorum. Umarım bölümü seversiniz. Keyifli okumalar. Beyzaellam, tüm asistanlığın, tüm reklamların, o ponçikliğin için de teşekkür ediyorum tekrardan ithaflanacaksın en kısa zamanda :D Keyifli okumalar herkese...

Hazan Yağız'a baktı önce bir an şaşkınlıkla. Ancak adamın mavi gözlerinde hiç tereddüt yoktu. Bir anda, öylesi beklenmedik bir teklif yapan birine göre çok netti adamın bakışları.

Hazan'ın bakışları sonra yavaşça adamın kendi ellerini tutan ellerine doğru kaydı. Tuhaf, garip ve zor bir anda Yağız Hazan'ı tutmuş ve kendine özgü bir yolla başka türlü zor bir anın içine sokmuştu. Egemen olmak ister misin demişti. Başka bir deyişle, bu bir evlenme teklifiydi ve şimdi Yağız bir cevap bekliyordu. Galiba...

"Yağız ben..." dedi Hazan cümleleri boğazına dizilirken. Hazan bir an durup düşündüğünde, Yağız'a baktığında karşısında sadece hayatının aşkının değil aynı zamanda evlenmek isteyebileceği de tek adamın durduğunu görebiliyordu. Aşk farklıydı, güven farklı. Ve Yağız'da bunların hepsi vardı. Ve Hazan her şeyin bu kadar basit olmasını çok isterdi. Ancak her şey bu kadar basit değildi işte. Evlilik kocaman bir karardı sonuçta ve Yağız'ın bu kararı onunla verebilmesi onu hem mutlu, hem de iyi hissettirirdi. Ancak bu düşünerek verilmiş bir karar değildi. Yağız Hazan'ı bir şeyden, hoş olmayan bir durumdan kurtarmak için üretmişti bu fikri. Bu fikir bir kaçış planıydı yani.

Ancak olması gereken bu değildi. Asıl olması gereken bu kararın sadece bu karar için verilmesiydi. Yani gerçekten evlenmek istedikleri için. Ama bir şeyden kaçmak için değil. Hele Yağız gibi mantıklı, bin düşünüp bir hareket eden biri için böylesi düşünülmeden yapılmış bir teklif hiç iyi değildi. Yağız kendini buna mecbur hissetmemeli ve evleneceklerse bile bir gün, bu şekilde olmamalıydı.

Ancak cümleler Hazan'ın boğazında öylece dizilmiş bir halde duruyorlardı. Öylece...

Hazan telefonunun çaldığını duyduğunda, kaşlarını çatarak dalgın bir şekilde tek elini Yağız'ın elinden çekip çantasını açtı ve çantasından telefonunu çıkardı Yağız'ın şaşkın bakışları arasında.

"Sinan..." dedi sonra da.

Derin bir nefes aldı Yağız. Gerçekten mi diye düşündü sonra da. Az önce Hazan'a evet belki de tuhaf bir yolla evlilik teklif etmişti ama sonuçta etmişti. Hazan'ın bir cevap vermesi gerekmez miydi en azından.

Gerçi Hazan'a ne diyebilirdi ki? Hazan bir tarafa bu teklifi o bile kendinden beklemiyordu. Ve Hazan'ın aklında bir şeyler olmalıydı. Buna öyle balıklama atlamasını engelleyen bir şeyler. Bu anın normal olmadığının farkında olması gibi bir şeyler...

"Aç hadi." Dedi bu yüzden Yağız pes ederek.

"Alo Sinan."

"Hazan neredesin?" dedi Sinan, sesi panikli geliyordu.

"Sahildeyim. Yağız'la. Bir şey mi oldu?"

"Çok kötü bir şey oldu." Dedi Sinan Hazan'ın tüylerini diken diken ederken.

"Ne oldu Sinan korkutmasana." Dedi Hazan yüreği ağzına gelirken.

"Baban vefatından önce onun kızı olmadığına dair bir belge bırakmış sanırım. Doğru değil mi bu?"

Hazan kaşlarını çattı. Evet bu doğruydu ama Hazan bunu yeni biliyordu. Sinan nereden...

"Sen bunu nereden biliyorsun?"

Geceyarısı Mumları [Tamamlandı]Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα