19. Yeniden

1K 67 37
                                    

Selam. Bu biraz yeni sezon gibi oldu. Çünkü sizi çok beklettim. Aslında okunma ve oylar düştüğü için kısa bir ara vermek istemiştim. Şimdi sizi çok oyalamadan bölüme geçiyorum. İyi okumalar. ♡

"İnsan bütün bu pisliğin üzerine çıkabilmeli,
büyümeye devam etmeli...
kader sadece biz ona izin verirsek
kahpedir.
Öyleyse ışıkları yakalım
Ve görkemli bir biçimde acı çekelim
Ağızda kürdan, sırıtarak.
Yapabiliriz.
Güçlü doğduk ve güçlü öleceğiz."

...

Eve döneli bir ay olmuştu ve her şey fazlasıyla yoluna girmişti. Büyük bir kabustan uyanmış gibi hissediyordum. Ailemle bol bol özlem gidermiştik, karşı ev başka biri tarafından kiralanmıştı, yeni arkadaşlar edinmiştim, havalar ısınıyordu ve bahar gelmişti...

Bu yıl lise son sınıftım. Normalde üniversiteye gitmem gerekirken okula bir yıl geç başladığım için hâlâ lisedeydim. Çoktan yeni okuluma başlamıştım. Veronica ile aynı sınıfta olmak en büyük şansım olabilirdi. O günden sonra beni bir daha göremediği için çok endişelendiğini ve haberimi aldığında çok korktuğunu söylemişti. Ona başıma gelenleri bir bir anlattığımda bana çok destek çıkmıştı. Daha sonra bir daha bundan bahsetmemiştik. Hiç yaşanmamış saymıştık.

Her ne kadar yaşanmamış gibi davransak da kabuslarımda o vardı. Ama korkmuyordum rüyalarımdan. Hüzün hissediyordum geceleri. Sinirli veya intikam duygusu içinde değildim. Sadece burukluk vardı ve geçmesini beklerken artıyordu. Ne diye için acıyordu sürekli? Gitmiş bitmiş bir şey için gereksiz değil miydi tüm bu düşünceler?

Kantinde oturmuş öğlen aramızın tadını çıkartıyorduk. "Ben sosisli alıp geliyorum. Sen de ister misin?" Kafamı olumlu anlamda salladım ve cebimden çıkarttığım parayı ona verdim. Gelmesini beklerken masama birinin oturmasıyla başımı kaldırdım.

"Selam." Esmer ve güler yüzlü bir çocuktu. "Selam." Elini uzattı ve konuştu. "Ben Jack. Sen de yeni kız olmalısın." Güldüm ve uzattığı elini sıktım. "Ben Rachel. Geleli üç hafta oldu. Yeni sayılır mıyım bilmiyorum." Oda gülüşüme karşılık verdi. "O zaman ben geç kalmışım."

Veronica elinde sosislilerle masaya oturdu ve bir tanesini bana uzattı. Bana 'ne oluyor?' bakışlarını atarken Jack'in sesiyle ona döndük. "Sen?" Veronica karşılık verdi. "Veronica. Sen de Jack'sin?" Jack kafasını yukarı aşağı salladı. "Evet."

Jack'le biraz konuştuk. Kolayca arkadaş olmuştuk. Çok sıcakkanlı bir çocuktu. Zilin sesi ile ayağa kalktık. "Rachel sen neden yemedin?" Yüzümü buruşturdum. "Bilmiyorum bugün kokusunda bir gariplik var gibiydi." Elindeki kağıdı çöpe attı. "Bana bir değişiklik yok gibi geldi."

Derslerin ardından üçümüz evlerimize yürümüştük. Gayet keyifli bir gün geçirmiştim. Günün geri kalanında kardeşime ödevlerinde yardım etmiş ve odama geçip uzun bir süre kitap okumuştum. Düşünmemeye çalışsam da istemsiz olarak aklıma o geliyordu. Kendimi çok rahatsız hissediyordum.

Başıma gelen onca şeyi yaşanmamış saysam bile onu tekrar görmem gerekecekti. Hâlâ resmi olarak evliydik ve bunu bitirmek için mahkemede karşılaşacaktık. Bende büyük bir tramvaya sebep olmuştu. Son günlerde istemsiz bir şekilde duygularımı kontrol edemiyordum.

Paranoyak bir insan haline gelmiştim. Sürekli izleniyormuş gibi hissediyordum. Etrafımı kontrol etmeden duramıyordum. O bir yerlerden çıkacak ve tekrar aynı şeyleri yaşatacak korkusuyla evimde bile rahat değildim.

Kimse bana konusunu açmıyordu. Rahatsız olduğumu biliyorlardı. Her seferinde midem bulanıyor ve başım dönüyordu. Bir süre sonra uyumuş, kabusların ardından alarmımın sesiyle gözlerimi açmıştım.

Her gün olduğu gibi hazırlandım ve ailemle kahvaltımı yaptım. Daha sonra Veronica aradığında annemin yanağına bir öpücük kondurup çıktım. "Günaydııın!" Bu sefer yanında Jack'de vardı. Evlerimiz yakın olduğu için birlikte yürüyebiliyorduk. "Günaydın gençler."

Yürümeye başladığımızda Veronica koluma girdi. "Bugün enerjik değilsin." Kendimi fazlasıyla yorgun hissediyordum. Anlaşılıyor olması gayet normaldi. "Uykumu alamadım ondandır." Ardından diğer koluma da Jack girdi. "Çıkışta bir şeyler yapmaya var mısınız?"

Kafamı iki yana salladım. "Jack hiç halim yok cidden." Veronica kaşlarını çattı. "Haftalardır robot gibi evden okula, okuldan eve. Neşelen artık her şey yoluna girdi." Haklıydı. Kendime gelmeliydim. Genç bir kızdım ve öyle davranmalıydım.

Jack tek kaşını kaldırıp bize baktı. "Haftalar önce ne oldu ki?" Ve işte yine o duygu. Mide bulantısı. Aklıma kazınan kuyu gözleri. Gözlerimi sıkıca kapattım. "H-hiç bir şey olmadı. Tamam okul çıkışı sizinleyim." Jack inanmasa da konuyu uzatmak istemeyerek sustu.

Yolun kalanını sessizlik içinde geçirmiştik. Bir türlü adapte olamadığım derslerlere girip çıkmış ve öğlen arasına ulaşmıştık. Kantinde bir süre oturduk. Annemi aramam gerekecekti. Kantinin kokusu da rahatsız ediciydi zaten. "Bahçeye çıkalım mı? Hem annemi aramam gerek. Haber vermeliyim."

İkisi de onayladıktan sonra bahçeye çıktık. "Annen hâlâ çok mu endişeli." Öyleydi. Benim gibi sürekli paronaya yapıyordu. "Bir türlü atlatamadı. Başıma gelenler yüzünden kendini suçluyor." Jack kaşlarını kaldırıp konuya dahil oldu. "Ne olduğunu artık bana da anlatacak mısınız?"

Veronica'ya dönüp 'anlat' anlamında başımı salladım. Ne kadar kaçabilirdim ki? "Şimdi şöyle ki... Rachel kaçırıldı." Jack ağzını sonuna kadar açıp "NE?!" diye bağırdığında susturduk. "Hşş! Sessiz ol Jack kimse bilmiyor." Elini ağzına götürüp onayladı.

Veronica olayı yüzeysel olarak anlatırken ben de annemi aradım. Sürekli 'dikkatli ol' diye tekrarlasa da bir şeyler yapacak olmama sevindi. Kalan derslerimizi de tamamladıktan sonra okuldan çıkmış ve Jack'in arabası ile şehir merkezine gitmiştik.

Burayı uzun zamandır görmüyordum. Burada yaşarken her şey ne kadar da güzeldi. Aşina olmak beni evimde gibi hissettirmişti. Uzun zaman sonra huzuru hissetmiştim. İnsanlar şehir huzursuz ve kalabalık olduğu için kasabalara yerleşirdi. Bundan birkaç ay öncesine kadar ben de öyle söylerdim. Şimdise huzurumun doğup büyüdüğüm bu şehirde olduğuna inanıyordum.

İlk önce sinemada güzel bir korku filmine girmiştik. Beni pek etkilememişti ama eğlenmiştim. Daha sonra bir şeyler yemek için sevdiğimiz bir fastfood zincirine girmiştik. Sakin olduğu için en dipte bir masa seçtik. "Film nasıldı ama?" Veronica'nın sorusu üzerine Jack'e imalı bir bakış attım. "Seni bilmem ama Jack fazla korkmuş görünüyordu." Kaşlarını çattı. "Hiç de bile. Korkunç değildi." Veronica ile birbirimize bakıp muhtemelen aynı şeyi düşünmüştük ve büyük bir kahkaha atmıştık. Jack'in çığlıkları...

"Ben mayonez istemiştim. Değiştirip geliyorum." diyerek masadan kalktım ve kasaya gittim. "Afedersiniz ben mayonez istemiştim. Değiştirebilir misiniz?" Kadın elimden ketçapı alıp mayonez verdi. Tam arkamı dönmüş gidecekken bir masa gözüme çarptı.

Dengemi kaybedip yanımdaki masadan destek aldım. Klaus, Daniel ve bir kız oturmuş yemek yiyorlardı. O buradaydı... Beni gördüğü anda yüzü ciddileşti ve ayağa kalktı. Ani bir hareketle arkamı döndüm ve masaya koşar adımlarla ulaştım.

Nefes nefese ve gözlerim dolmuş bir şekilde geldiğimde ikisi de ayağa kalktı. "Rachel ne oldu?" Ellerimi yüzüme kapadım. "O... o burada." Jake etrafına baktı. "Kim burada?" Gözümden yaşlar süzülürken konuşmaya çalışıyordum. "Klaus." Veronica gözlerini kocaman açıp bana sarıldı. "T-tamam tamam merak etme. Hiç bir şey olamayacak. Şimdi burdan çıkıyoruz."

Jake de Veronica'yı haklı bulmuş gibi başını salladı. "Aynen. Gidiyoruz. Kimse sana bir şey yapamaz." Başımla onayladım ve hızla çantamı aldım. Arkamı döndüğüm anda siyah gözleriyle karşılaşmıştım. "Rachel!" Sesi kulağıma bir uğultu gibi gelirken gözlerim karanlığa kendini teslim etti. Son hatırladığım şey ise beni kucağına aldığı oldu.

Katilin AşkıWhere stories live. Discover now