6. Gerçekler

1.7K 64 20
                                    

"Bir katil olmaktan daha aşağılık bir şey varsa, o da bir başkasının canını dahi yakamayacak bir insandan bir katil yaratmaktır." Albert Camus -Adiller

...

Gözlerimi ağrıyla araladım. Göz kapaklarım ağırlaşıyor ve yeniden kapanıyordu. Kafamda şiddetli bir acı vardı. Acının yoğunluğu beni kendime getirmişti. Görüntüm netleştiğinde yabancı bir evde olduğumu fark etmiştim. Siyah renginin hakim olduğu kasvetli bir yatak odasındaydım.

Neler olduğunu hatırladım ve bir anda ayağa kalktım. Bu ani hareketim başımın dönmesine ve gözlerimin kararmasına sebep olmuştu. Umrumda değildi. Yavaşça kapıyı açtım ve kendimi upuzun, karanlık bir koridorda buldum. Neresiydi burası? Beni buraya Klaus mu getirmişti?

Koridorda yürüyordum. Koridorun sonunda demir kapılı bir oda vardı. Odanın kapısını tam açacakken bir ses duydum: "Uzaklaş ordan!" Bir anda arkama döndüm. Geriye bir adım attım ve kısık bir sesle "Neredeyim ben?" diye sordum.

Korkuyordum. Aklıma elinde bıçakla bana baktığı an geliyordu. Halbuki beni kurtaran kişi Klaustu. Bana bir kaç adım attı ve yanıma geldi. "İyi misin sen?" diyerek başıma elini götürdü. O an kafamda sargı olduğunu fark ettim. "Ben iyiyim. Soruma cevap ver?" dedim. Sesimin güçlü çıkmasını istiyordum ama sesim bana ihanet ediyordu. "Benim evimdesin" dedi. Yüzü o kadar tepkisizdi ki ne düşündüğünü ve ne hissettiğini anlamak imkansızdı. Etrafta bir cam ararcasına bakındım. "o zaman evim karşıda. Beni buradan çıkart." Alaycı bir ses tonuyla "Başka bir evimdeyiz."dedi. Korkum yüzümden okunuyor olacaktı ki "Bu telaşının sebebi nedir? Merak etme buradan çıkacaksın. Ben sadece sana yardım ettim." diye ekledi.

Haklıydı. O bana yardım etmişti. Ve ben ona bir teşekkür bile etmeden bencilce hesap soruyordum. Belki de başından beri onu yanlış anlamıştım. Belki de o an gördüğüm şey düşündüğüm gibi bir şey değildi.

"Özür dilerim. Yaşadığım şeyin etkisinde olmalıyım. Ayrıca yardımın için teşekkürler." dedim. Gülümsemiştim ancak onun yüzü yine hareket etmiyordu. Arkasını döndü ve yürümeye başladı. Ben de arkasından gittim. "O adamlara ne oldu? Hapiste olmalılar." Kasfetli sesi gürce cevap verdi. "Ona benzer bir şey" Anlayamamıştım. "saat kaç?" diye sordum. "Sabahın beşi" Ne? Bütün gecedir uyuyor muydum ben? "Sabah seni evine götüreceğim. Ama şimdi uyku vakti geldi." dedi. Bu sözü tramvatik bir etki yaratıyordu artık. Midem bulanmıştı. Duraksadım. "Ben odaya dönüyorum o zaman." Beni onayladı ve hızla odaya gittim. İçimde çok kötü bir his vardı ancak ortada hiç bir şey yoktu. Kendimi korkutmaktan başka yaptığım başka şey yok muydu benim? Uyumaya çalışıyordum ancak bir türlü uyuyamıyordum. Boşa çabalamanın bir faydası yok diye düşündüm. Susamıştım. Mutfağı bulmak için yeniden koridora çıktım. Alt kata inmek için koridorun sonunda merdivenlerin olduğu yere geldim. Demir kapı tekrar dikkatimi çekti. Girmem doğru değildi ancak merakıma engel olamıyordum. Hem ne olabilirdi ki? Küçük adımlarla kapıya yaklaştım ve aralık olan kapıyı sertçe ittim.

Ne!? Neler oluyordu burada?? İçerisinde kanlar içinde yatan dört beş kadar insan vardı. İğrenç ceset kokusu ve kan başımı döndürmüştü. Midem aşırı derecede bulanıyordu. Odadan dışarı kendimi zor atmıştım. O sırada ileride elinde bıçakla gelen Klaus'u gördüm. Hareket etmekte dahi zorlanırken koşmaya başladım. Arkamdan geliyordu ve sonumun geldiğini çok iyi biliyordum. Ne kaçacak bir yerim, ne de saklanacak bir köşem vardı...

Katilin AşkıWhere stories live. Discover now