8. Ya Canın Ya Özgürlüğün

1.5K 59 25
                                    

"Yaşan ne denli saçma ise, ölüm o denli dayanılmazdır." Jean-Paul Sartre

"İyi insanlar için yaşamak zor, ölüm kolay oluyor. Acaba ben nasıl öleceğim?" Maksim Gorki

...

Çoktan ölmüş olduğumu düşünürken kendimi ilk uyandığım odanın içinde buldum. Kafam fazlasıyla karışmıştı. Ve artık olan hiç bir şeye tahammülüm kalmamıştı. Ailem döndüğünde ne olacaktı? Kim bilir annem ne hale düşecekti. Kapıya yaklaştım. Kapıyı zorladım ama çoktan kilitlenmişti. Eğer o odaya girmeseydim belki de şuan evimde kahvemi içiyor olacaktım. Lanet olsun!

Koridordan ayak sesleri geldi. Yine tüylerim diken diken olmuştu. Kapı sakince açıldı. Onun kusursuz yüzünü gördüğüm an midem bulanmaya başlamıştı. Gözleri gözlerime değdiğinde başım dönüyordu. "Bırak beni. Kimseye bahsetmeyeceğim. Evime gitmek istiyorum." sesim titredi. "O kadar kolay değil küçük hanım. Bunu her şeye burnunu sokmadan önce düşünecektin." Bir insanın sesi dahi nasıl buz gibi olabilirdi?

Gözlerimi kaçırdım ve "Bana ne yapacaksın?" dedim. Yüzünü alaycı bir gülümseme kapladı. "Ben sana o kapıyı açma dedim, sen ne yaptın? İçeri girdin. Artık tamamen bana aitsin." Gözümden bir damla yaş süzüldü. Sinirlenmiştim. "Tüm o öldürdüğün insanlar, kurbanların... Sen korkunç bir insansın. Beni de mi öldüreceksin? Hiç bekleme!" Büyük bir kahkaha attı. Sözlerim onu güldürmüştü. Bana bir adım attı ve eliyle çenemi tuttu. Gözlerime yaklaştı. "Ölmek isteyen insanların gözlerini iyi bilirim. Böyle bakmazlar." dedi. "Nerden biliyorsun?" dedim. "Çünkü her gün aynaya bakıyorum."

Konuyu değiştirmek için "Sana bir zarf geldi." dedim. Kaşlarını çattı. "Yine bir şeylere burnunu sokuyorsun." dedi. dediğine aldırış etmeden devam ettim. "Leşlerini temizlemen gerekiyormuş Klaus Hart." yine yüzü tepkisiz bir hâl aldı. "Mektup nerde?" Bir kaç saniye düşündükten sonra "Çantamdaydı." diye cevap verdim. Kolumdan tuttu ve sürükleyerek odadan çıkarttı.

Yine bir odaya girdik. Büyük kasvetli ve güzel bir odaydı. Büyük ihtimalle Klaus'un odası. Çantam askıdaydı. İçinden zarfı çıkartıp ona verdim. İçini açtı ve benim okuduğum kağıdı çıkardı. Ne yapacağını izliyordum.

Kağıda su döktü ve yazılar çoğalmaya başladı. Devamında şöyle yazıyordu. "Baban seni affedeceğini söyledi kardeşim. Evine dönebilirsin ama tek bir şartı var. Bir yuva kurmanı istiyor." Demek mektup Klaus'un kardeşinden gelmişti. "Babanla kavgalı mısınız?" dedim. "Bu seni hiç alakadar etmez." Ardından devam etti. "Seninle bir anlaşma yapacağız. Canının karşılığında özgürlüğün." Neyi kastettiğini anlamamıştım. "Nasıl yani?" "Benimle evleneceksin." Yine midem bulandı.

Bu hiç adil değildi. Yanında korkudan başımın döndüğü adamla mı evlenmem lazımdı? O bir katildi. Katil! Daha çok küçüktüm. Okulum, ailem, arkadaşlarım. Hayır bu bir kabus olmalıydı.

Biliyorum canlarım bayağıdır kitaba devam etmiyordum. Okumalar düştüğü için ara vermiştim. Şimdi devam ediyorum. Yorumlarınız beni mutlu ediyor hergün birkaç bölüm yayınlanacak. ❤

Katilin AşkıWhere stories live. Discover now