11. Hazırlık

1.1K 53 17
                                    

O bir katildi. Belki de benim de katilimdi. Fikrimce ölümüm ellerinden olacağı adamdı o. Katilimin dudakları benimkilerin üzerindeydi. Beni öperken belime doladığı eli belimi sıkıyordu. Bir failin dudakları hep böyle zehirli mi olurdu yoksa sadece benim failime özel bir şey miydi bu?

Onu itmek istesem de dudaklarım bana ihanet ediyordu. Karşılık vermiyordum ama kendimi çekemiyordum da. Yavaşça dudaklarını ayırdı ama yüzünü çekmemişti. Hala nefesimiz birbirimize değiyordu. Ben ise nefes alışverişlerimi kontrol edemiyordum. "Bir dahaki sefere cezan daha büyük olur." diyerek fısıldadı dudaklarıma. Bir adım geri çekildiğinde birkaç saniyedir tuttuğum nefesimi verdim. Sinsi bir şekilde gülümseyip kapının koluna uzandı. Kapıyla arasından çekildim ve çıkmasına izin verdim. Olduğum yerden hareket edememiştim. Başımın dönmesi çok sinir bozucuydu.

Sakin ol Rachel. Sakin ol seni sinirlendirmek için yaptığı anlamsız bir şeydi. Nefesimin ve kalbimin ritmi düzelsin diye biraz daha beklemiştim. Ardından kendime geldiğimde çıkmıştım banyodan. Neyse ki giyinme odasındaydı. Hemen yatağa uzanıp yorganı kafama çektim. Uykum da vardı. Birkaç kapı sesi duysam da aldırış etmedim. Odadan çıktığını anladığımda ise uykuya teslim oldum.

...

Gözlerim hafifçe açtım. "En azından yatak rahatmış." diye söylenerek diğer tarafa döndüğümde Klaus'un yanımda yatıyor olacağını tahmin etmiyordum tabi. Gözlerimi kocaman açmıştım. Önce kalkıp gitmeyi düşünsem de uyuduğunu anladığımda vazgeçmiştim. Sonra ona bakmaya başladım.

Uyurken ne kadar da masum gözüküyordu. Sanki hiçbir günahı yokmuş gibi. Gece kadar karanlık saçları beyaz teninin üzerin düşmüş bir renk ahengi oluşturmuştu. Soluk renkli dudaklarına baktım. Beni öpüşü aklıma geldiğinde utançtan kıpkırmızı olduğuma emindim. Kilitlendiğim dudakları yukarı kıvrıldı. "Beni mi izliyorsun." Hemen sırt üstü yatar pozisyona aldık kendimi. "Ne münasebet. Uyuyor musun diye kontrol ettim sadece." Sesim güçlü çıkmaktansa çatallanmayı tercih etmişti. "Uzun bir kontroldü" dediğinde susmayı tercih ettim. Küçük bir kahkaha attı. Ardından suratı eski ciddiyetini almıştı. "akşam oldu. Aşağı inelim." dedi.

Yatakta doğruldum. O ise hâlâ yatıyordu. Kırmızı yanaklarımı gördüğünde yine sinsice gülümsedi. Sinirle önüme döndüm ve hemen yataktan dışarı yöneldim. Tam gidiyordum ki belimden tutup beni yatağa çekti. Şimdi yeniden yatar pozisyondaydım. O ise dirseğiyle yataktan destek alırken yüzü gözümün önünde duruyordu. "Hâlâ mükemmel öpücüğümün etkisindesiniz galiba hanımefendi." Böyle gülerken suratına yumruk atmayı çok isterdim. "Ha ha ha çok komiksiniz beyefendi." Gözümü devirdim ve elinden kurtulup kapıyı açtım. Daha doğrusu kurtulmama o izin verdi. Aksi takdirde o kocaman kollardan kendi çabamla kaçmam pek mümkün görünmüyordu. Arkamdan geldiğini bilerek dışarı çıktım.

Aşağı indik. Lily teyze mutfakta bir şeylerle uğraşıyordu. Bizi gördü ve gülümsedi. "İyi dinlenebildiniz mi yavrularım." Klaus "Evet Kraliçem." dedi ve yanağından öpüp devam etti, "Ooo döktürmüşsün yine bunlar ne böyle." Onlar konuşurken ben de onlara katıldım ve gülümsedim. Lily teyze ile sohbet edip, ardından sessiz bir akşam yemeği yedik.

Harper bey "İyi geceler çocuklar ben yatıyorum." diyerek odasına çıktı. Lily teyze de odasına gitmişti. Robert ortalarda yoktu. Klaus ile bahçeye çıktık ve sallanan koltuğa oturduk. Arkama yaslandım ve kafamı gökyüzüne diktim. "yıldızlar ne kadar güzeller." diyerek izlemeye devam ettim. Onun bana baktığını biliyordum ama göz göze gelmekten korkuyordum.

Hava çok soğuktu. İstemsiz olarak titremiştim. "Üşüdün mü?" dedi. "Birazcık." diyebildim. Yanındaki pikeyi sırtıma örttü ve beni omuzuna yasladı. Dönüp ona baktım. Gözleri birer dipsiz kuyuydu demiş miydim?

"Biliyor musun yıldızlar ne kadar büyük olursa ömürleri de o kadar kısa olurmuş." Şaşkınlıkla gözlerimi gökyüzüne çevirdim. "Ama en güzel olanları en büyükleri. Ben yine de onları sevmeye devam ederdim." Kafasını iki yana salladı. "Her yıldızın bir çifti vardır. Sen büyük yıldızın çifti olursan o yok olduğunda sen de yok olursun. Çünkü ağırlık merkeziniz bile aynıdır." Gülümsedim. "Beni şaşırtıyorsun." O da kafasını arkaya yasladı. "Benim gibi bir adamdan beklemez miydin?" Cevap vermedim. İç çekip gözlerini kapattı. Ben de onun omuzunda gözlerimi kapattım.

...

Yatakta uyandığımda hava aydınlıktı ve Klaus yanımda değildi. Ayağa kalktım ve banyoya girip bir duş aldım. Saçımı salık bırakıp üzerime rahat bir tulum geçirdim. Aşağı indim. Robert'ın orada oturduğunu görmüştüm. Bana gülümsüyordu. "Günaydın Rachel." dedi. "Günaydın. Ne yapıyorsun burda?"
"Hazırlıklarla uğraşıyorum."
"Ne için?"
"Kendi düğününden de haberim yok deme bana." bu kadar erken mi olacaktı. "Ne zaman olacak ki?" Gülümsedi. "Yarın." ah olamaz. Gerçekten "Klaus nerde?" diye sordum. "İkinci katta seni bekliyor." dedi. Hayatım bitiyordu resmen. Korkunç hissediyordum.

Yukarı çıktığımda ise şok olmuştum. Önümde birbirinden güzel gelinlikler vardı. Klaus bir kadınla oturuyordu. "Ah prensesim güzellik uykusundan kalkmış. Günaydın." Sevimsiz şey. "Günaydın. Neler oluyor burada?" Gülümsedi ve yanındaki kadını gösterdi. "Bayan Kelly. Senin için geldi. Gelinliğini seçeceksiniz." diyerek odadan çıktı.

Öğlen sonuna kadar gelinlikle uğraşmıştım. Ben herhangi bir gelinlik olsun bitsin istiyordum ama bayan Kelly benden daha hevesli bir şekilde hepsini üzerimde görmek istiyordu. Yarın evlenecektim ve bunu zerre istemiyordum. Tek bir yolu vardı. Ne kadar riskli olsa da yapmak zorundaydım. Klaus bana başka şans vermemişti. O da kaçıp gitmekti. Ailem yarın eve dönecekti ve onları da alıp dönmemek üzere buralardan gidecektim.

Katilin AşkıWhere stories live. Discover now