2. Kilitli Kapılar

113 5 1
                                    

İkinci bölüm geldiii

G.İ⌛

Arkamı döndüğüm an nefes almayı unuttuğumu sandım ve destek almak için tutunacak bir yer aradım. O da bunu fark etmiş olmalı ki elini belime koyup destek olmak istedi.

Bir süre kendime gelmem için bekledi ve sonunda bir açıklama yapması gerektiğini hissetmiş olmalı ki "İşte kanıtım burada, kanıtım burası" dedi. Burası tarif edemeyeceğim kadar mükemmeldi ama ben hiçbir şey anlamıyordum ki.

O da bunu fark etmiş olmalı ki "Evet biliyorum şu an buradaki hiçbir şeyi anlamıyorsun ama ben anlatayım, bu karşında gördüğün ekranda Atlas'ın geçmiş olduğu orada yaşamış ve orada nefes almış olduğu yerler. Fakat sistem o kadar iyi olmadığı için yaklaşık 1 hafta geç gösteriyor. Adamlar da sürekli olarak yer değiştirdiği için Atlas'ın yerini tespit edemiyoruz" dedi.

Aklım almıyordu niye daha önce benim karşıma çıkıp bu durumdan bahsetmemişti ki ve ben daha hala Atlas'ın yaşadığına kendimi inandıramamıştım. Belki bir daha yıkılırsam artık hiç kalkmayacağımı düşündüğüm için inanmıyordum. Bir daha aynı şeyleri yaşamak istemiyordum.

Ve anlatırken tespit edemedik demişti, edemedim dememişti. Demek ki bu işte ona yardım eden kişiler vardı acaba onlar kimdi?

"Atlas'ın yaşadığını tam olarak anladığım günün üstünden yaklaşık 1 yıl geçti ve benim elde ettiğim tek bilgi Atlas'ın bir zamanlar orada bulunduğu yerler. Hep geriden geliyorum. İsterdim ki ben de mafya olayım her istediğim bir telefona baksın ama işte biz de napıyoruz 1 yılda minicik bir bilgi elde ediyoruz ve ona günlerce seviniyoruz tabii karşımızda bir de mafya olunca öyle her şey kolay olmuyor" dedi. Haklıydı

"Tamam peki polise gidelim o halde daha neyi bekliyoruz?" Dedim. "Sence polise gidersek tek suçlu onlar mı olacak unutma o gün ölen tek kişi Atlas değildi." Dedi. Bu gerçek hakkında daha önce hiç konuşmamıştık sahi o gün ölen sadece Atlas değildi. E o zaman Atlas yaşıyorsa Hakan' da yaşıyor olabilirdi. Ah kahretsin umarım ölüp gitmiştir.

"Peki ya Hakan? O yaşıyor mu?"dedim tereddütle. "Bilmiyoruz onun hakkında hala bir şey bulamadık. Yaşasa bile kendini çok iyi saklar zaten onu bulmamız için daha çok yolumuz var" dedi. Evet haklıydı.

"Biz bilgisayara bilgi geldiği an Atlas'ın daha önce olduğu yere gidiyor ve orada belki bir ipucu buluruz diye her yeri inceliyoruz" dedi. Demek benim oğlum bunca zamandır o pisliklerin yanındaydı.

İçeriden bir anahtar sesi gelince önce kapıya sonra ona doğru baktım ama yüzünde hiç bir şaşkınlık belirtisi göremedim demek ki gelen kişiyi zaten bekliyordu. Acaba kimdi?

Odanın kapısı açılınca kapıya doğru baktım ve gelen kişiyi daha önce görmediğime emindim fakat o beni çok iyi tanıyor gibiydi çünkü bakışları öyleydi.

Bir süre karşılıklı olarak birbirimizi inceledik ve bu süre haddinden fazla olmaya başlayınca rahatsız olmuş olacak ki ona doğru döndü ve "Kavuşmuşsunuş sevindim fakat mutluluğunuzu çok uzun yaşayamayacaksınız"dedi. Kavuşmak, mutluluk? Bu adam ne diyordu böyle.

"Ne oldu çabuk söyle" dedi o. Adam "Kaan" diyerek duraksadı ve benim 2 buçuk yıl boyunca adını duymadığım herkese o diye bahsettirdiğim adamın adını söyledi. Sonra devam etti "Hakan yaşıyor" dedi. İkinci bir şoku daha yaşamıştık. 10 dakika önce acaba yaşıyor mudur diye düşündüğümüz adam 10 dakika sonra yaşıyor çıkıyordu.

Peki bize bu haberi veren adam kimdi? Kaan adama çok güveniyor olmalıydı çünkü gerçekliğini hiç sorgulamamıştı hemen inanmıştı. Bir dakika ben niye Kaan demiştim ki. Yıllar sonra birinin ağzından onun adını duymam adını yeniden sevmemi sağlamıştı bu yüzdende adını söylerken hiç rahatsız olmamıştım. Kaan demeye alışacaktım galiba hatta çoktan adını benimsemiş gibi hissediyordum. Peki ya Kaan benim adımı tekrar sevecek miydi, adımı benimseyecek miydi? Ah ne oluyordu bana benimserse benimsesindi bananeydi ki?

GEÇMİŞİN İZLERİWhere stories live. Discover now