7. Pişmanlık

54 4 1
                                    

G.İ⌛

Açelya

Hayatta bazı anlar olur daha kötüsü yaşanmaz sanılır ama her zaman daha da kötüsü de olur ya, fakat ben bu hayattaki en akla gelmeyecek şeyleri yaşamıştım. Yaşayacak başka bir şeyim kalmamış gibi hissediyordum. Hep en kötüsü...

İdil'in "evleniyoruz" diye bağırıp parmağındaki yüzüğü gösterdiği andan itibaren sadece 1 saat geçmişti. O kadar şaşırmış o kadar afallamıştım ki öylece donup kalmıştım. Demir sanki şu an olmaz dercesine elini omzuma koyunca gerçekliğe dönebilmiştim. Onlar benim aksime tebrik etmiş çok mutlu olmalarını söylemişlerdi. Bense acı bir gülümseme ile onları izlemiştim.

İdil en sonunda bana "Sen tebrik etmeyecek misin?" Diye sorduğunda. Yarım bir şekilde "Tebrikler" diyebilmiştim. Onlar mutlulukları için şampanya patlatmış bense acılarım için hala yaşıyor olduğum için, hala ayakta durduğum için içmiştim. Ben çok güçlü bir kadındım. Kendi ayaklarımın üstünde durmayı öğreneli çok uzun zaman olmuştu. Ne zaman düşsem kalmıştım. Hiçbir zaman yıkılmamıştım yıkılmaya de niyetim yoktu.

Benim yokluğumu fark bile edemeyecekleri kadar burada fazlalıktım. Orada bulunan herkesin bir amacı vardı. Ama benim, benim hiçbir amacım yoktu. Ben buraya ait değildim. Yanımızda Aras'ın olmamasını yeni fark etmiştim. Ama onlar, onlar hiç fark etmemişti. Aras ile ne kadar birbirimize benziyorduk. Buraya ikimizde ait değildik.

İdil burada olduğu için mecbur olarak Demir'in odasına çıktım. Kendimi yatağa attım ve bir süre tavanı izledim. Hani bazı anlar dersiniz ya benim amacım ne? Ben ne için yaşıyorum diye şu an da bu şekildeydim.

Ben kimdim?

Ve cevabı olmayan daha nice sorular.

Tüm bu yaşananlar... Kaan evleniyordu. Bunca şey yaşanırken o nasıl bu kadar umursamaz davranabiliyordu ki? Kaan bencilin tekiydi.

Artık ağlayamıyordum. Hissiz bir kadına dönüşmüştüm. Sadece acı acı gülümsüyordum.

Demir sarhoş bir şekilde odaya girdi. Bana hiçbir şey söylemeden yatağa yanıma yattı ve uyudu. Gerçekten uyudu. Bunca şeyden sonra nasıl bu kadar umursamaz davranabiliyorlardı aklım almıyordu. Çözüm sarhoş olup bütün duygulardan uzak kalmakta mıydı yani?

Tek bir fark vardı. Demir sarhoşken böyleydi. Ama Kaan... O da galiba sarhoş aşıklardandı.

Demir'in yanından kalktım. Üstümü değiştirme gereksinimi duymadan sadece yastık alarak koltuğa geçtim. Yüksek ihtimalle sabah her yerim tutulacaktı ama şu an bunu umursayamazdım.

Her ne kadar uyuyamayağımı sansam da inat ettim ve uykunun huzurlu kollarına kendimi bıraktım.

Sabah çok geç uyandım. Demir hariç herkes gitmişti. İdil ve Kaan beraber nişan hazırlığı için dışarı çıkmışlardı. Öyle herkesi çağırmayacaklarmış ama İdil kusursuz olmasını istiyormuş. İşte bir fark daha. Ben nişanımızın değil aşkımızın kusursuz olmasını istemiştim. Ama yanılmıştım kusursuz aşk diye bir şey yoktu.

Hala inanamıyorumdum. Sevdiğim adam, oğlumun babası, evleniyordu ve ben sadece izliyordum. Ne kadar da garipti elimden hiçbir şey gelmiyordu.

Bahçede otururken Demir yanıma geldi. "Ben çok üzgünüm" diye söze başladı. "Senin üzgün olmana gerek yok. Kaan bir karar verdi ve kararının arkasında bize de tebrik etmek düşer" dedim. "Orası öyle tabii ama sen yine de üzülme Kaan sana layık değil" dedi. Bu adam daha birkaç gün öncesine kadar benden nefret ediyordu ama şimdi de en yakın arkadaşının bana layık olmadığını söylüyordu. İnsanlar ilginçti çoğu zaman da çözemiyordum zaten.

GEÇMİŞİN İZLERİDonde viven las historias. Descúbrelo ahora