13. Öğrenilen gerçekler

42 3 1
                                    

Yeni bölüm geldi keyifli okumalarr.

                              G.İ⌛

Atlas'la birbirimize artık alışmıştık. Beni yabancılamıyordu. Demir'de bu kısa süre içinde Atlas'a kendini sevdirmişti. Kaan'da ise tek bir duygu vardı, pişmanlık. Evet pişmanlık. Yaptığı şeylerden dolayı pişmanlık duyuyordu. Uzaktan kendi evladını izlemek kötü bir his olmalıydı. Demir hava güzel olduğu için Atlas'ı havuza sokmuştu. Bende şezlongtan onları izliyordum. Evde bizden başka kimse yoktu.

Normalde İdil ile Kaan evlenince ayrı eve geçeceklerdi ama Kaan Atlas'la bir süre daha vakit geçirmek istediği için şu anlık burada kalmaya devam ediyorlardı.

Telefonumun melodisini duyunca kimin aradığına baktım. Gamze'nin aradığını düşünmüştüm çünkü tüm bu süreçte ona olan biten çoğu şeyi anlatamamıştım sadece biraz beklemesini ona her şeyi anlatacağımı söylemiştim.

Ama arayan Gamze değildi. Arayan kişi gözlerimin dolmasına sebep oldu. Bunca yıl sonra beni neden arıyordu?

Açıp açmamak arasında tereddüt yaşasamda açmak istiyordum. En sonunda dayanamadım ve telefonu yanıtladım. "Efendim?" Diye sordum. Derin bir sessizlik oldu sonra "Açelya" dedi. "Evet benim" dedim. Sessizliğini korumaya devam edince "Ozan ne oluyor?" Diye sordum.

"Açelya yardımına ihtiyacımız var" dedi. Bu dediğine karşılık gülmüştüm. Benimde onlara ihtiyacım vardı ama onlar benim yanımda mıydı?  Hayır.

"Yani?" Dedim sabırsızca. "Yardım edecek misin?" Diye sordu. Ne yani beni bunca yıl sonra aradıktan sonra kendisi için yardım mı isteyecekti? İnsan bir özür diler bunca yıl seni yalnız bıraktık affet der. Ama şaşırmamıştım çünkü onlar bencil insanların tekiydi.

"Noldu?" Diye sabırsızca sordum. "Biz iflas ettik. Eve en kısa zamanda haciz gelecek ve bizim hiç paramız yok" dedi. Dediği şeyler gülmeme neden olmuştu.

"Para mı istiyorsunuz benden?" Diye sordum. "Evet" dedi. Bunca yıl sonra beni para almak için mi aramıştı yani? "Peki bunu hangi yüzle yapıyorsunuz?" Diye sordum.

Sertçe yutkundu. "Çok çaresisiz" dedi. Daha önce bende çok çaresiz anlar yaşamıştım ama kimseden yardım almadan kendi başımın çaresine bakmıştım. Ben oğlum öldü sanmıştım! Bundan daha çaresiz bir an olabilir miydi?

"Edecek misin?" Diye sordu. Asla kabul etmek içimden gelmiyordu ama nasıl kabul etmeyecektim ki? Yıllar önce onlar bana nasıl sırt çevirdiyse ben de şu an onlara sırt çevirebilirdim. Ama yapmadım. "IBAN at" dedim. "Çok sağ ol" dedi. Hiçbir şey demeden telefonu kapattım. Bir süre boş boş etrafa baktım. Demir ve Atlas'ın yanıma geldiğini bile fark etmemiştim. Demir "Açelya iyi misin?" Diye sordu.

Ona doğru döndüm ve sadece başımı sallamakla yetindim. "Sen iyi değilsin ne oldu?" Diye sordu. Artık nasıl bir haldeysem Atlas bile meraklı bir şekilde bana bakıyordu.

"Abim, abim aradı" dedim. Demir benim ailem ile olan sorunları tabii kide bilmiyordu. "Kötü bir şey mi söyledi?" Diye sordu. "Demir ben ailem ile yıllardır görüşmüyorum! İstanbul'a gelmek istediğim için beni silip attılar. Ve bugün abim olacak o adam beni arayınca bir sürü söyleyebileceği şey varken benden para istedi!" Bunları anlatırken hiçte sakin değildim. Üstelik Demirinde benim her söylediğim şeyden sonra bakışları kararıyordu.

Elini yumruk haline getirdi ve "Sen yıllar önce doğru bir karar alarak onlarla olan iletişimini kesmişsin. Şimdi bırak ne halleri varsa görsünler. Kabul etmedin değil mi?" Diye sordu. Başımı olumsuzca salladım ve "Neden kabul ediyorsun ki? Onlar seni yıllar önce sildiyse sende onları silebilmelisin" dedi. Keşke her şey onun söylediği kadar kolay olsaydı.

GEÇMİŞİN İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin