19. Bölüm -Mucize-

128K 7.6K 772
                                    

Bana göre bir şeyin imkansız olması için o şeyin dünya üzerinde hiçbir çözümü olmaması gerekiyordu. Diğer türlü asla imkansız denilen şeye inanmayacağımdı.

Şimdide oturmuş heves ve çokça gerginlik ile parmaklarımın etini dişliyordum. Aziz'in içeride olduğu dakikalar boyunca vücudumu panik ele geçirmişti. Stresten ara sıra Ömer'e sinirli bakıyor tekrar önüme dönüyordum. Suçu yoktu hiçbir şey de yapmamıştı ama gerginliğim sinire dönüşüyordu ve her bakmamda Ömer benden biraz daha uzaklaşıyordu.

Korkuyordu galiba.

Dün yarım saat Ömer'in ayılmasını beklemiştim ve bu süreçte nasıl olduğunu bilmeden Ceren alel acele konağa gelmişti. Meğerse Ömer'in odasına destursuz dalıp konuşmam sırasında Ömer telefonda Ceren ile konuşuyormuş ve Ömer'in bayılma anına kadar her şeyi dinlemişti.

Öğrendiğimi göre de Ömer'de panik atak vardı ve yerli yersiz ufak bir olayda olsa kendini etkileyecek bir durumda vücudu bayılmaya yöneliyormuş.

"Allah'ın cinsi." dedim kendi kendime ona sinirli bakarken dünden kalan olaylara gönderme yapmıştım.

Önümdeki normal bir karavandan daha büyük ve geniş duran araca bakıp etrafıma bakışlar attım. Kimse görmesin ve her hangi bir olumsuzluk çıkmasın diye Ömer'in önermesi ile şehirden biraz uzak kalan, Ömer ve Aziz'e ait bir yazlık evine gelmiştik.

Evin içerisi ayrı güzel, dışarısı ayrı güzeldi. Aziz ile içeride geçirdiğimiz dakikalar daha güzeldi. Ona şans dilemek için verdiğim öpücüğün ardı arkası kesilmemişti ve sırf bir öpücük dahi olsa Aziz'in iyileşeceğini düşünüyordum.

Evi gezdiğimiz süreçlerde anlattıkları yerlere bakıyordum. Çoğu yer çocukluklarının geçtiği anılarla doluydu. Dedesinin Aziz ve Ömer'e çok farklı bir düşkünlüğü vardı ve bu beni güzel etkilemişti.

Aziz'in annesini ilk gelin geldiği günden beri kendi kızı gibi sahiplenmiş olmasından dolayı torunlarına olan düşkünlüğü gözle görülürmüş ama vefat etmesi Aziz'in buruk yanını dahada burkmuştu.

Sabahtan bu yana acaba sırf çocuklara destek çıkıp seviyor diye Aziz'in dedesini de Fatma Hanım mı öldürdü diye şüphelenmiyorda değildim.

"Ömer sıkıldım." telefondan mesajlaşan adama bakıp kollarımı göğsüme birleştirdim. Bir ağacın altına çıkarttığımız masanın etrafında oturuyorduk. Telefonu kapatıp bana döndüğünde fazla omuz silkip kafasını çevirerek arkasındaki büyük araca baktı.

Doktorla konuşmuş durumu tek tek bildiğimiz kadarıyla anlatmıştık. Otelde ve dün Aziz'in konuşmasını, parmağını oynatarak tepki verdiğini söylediğimizde adamında yüzünde oluşan umutla bende heveslenmiştim.

Araca geçmeden önce yanımızdayken Aziz'in ellerinini sıkıp tepki verip vermeyeceğine bakmış konuşması için çabalamıştı ama Aziz kendini ne kadar sıkıp konuşmak için çabalasa da dilinden bir harf bile dökülmemişti.

Moralimin bozulmasıyla doktor bana dönerek konuşmuş kendini sıkmasının bile güzel bir şey olduğunu anlatmaya çabalamıştı ama bana gram işlememişti.

Aracın içerisinden gelen makine çalıştırma sesi gibi sesler daha çok gerilmeme sebep oluyordu.

"Ne yapabilirim efendim?"

"Ömer ben senin efendin değilim." bıkkınlıkla konuşuğumda yerimde dikleştim.

"Suna diyebilirsin ama efendim deme."

"Aksi gününde misin?"

"Ömer aksilikle ne alakası var." uzun bir tartışmaya girdiğimizde devamı kesilmiyordu ve bunun sebebi ikimizinde hem gergin hem stresli olmamızdan dolayıydı.

BERDELWhere stories live. Discover now