25. Bölüm -Deliymişim-

114K 7.4K 582
                                    

Dedim bölüme spoi ile başlayayım :) üç dört bölüm sonrası  Aziz'in ağzından bir bölüm okuyacağız :))


Umut, beni yaşatan tek şeydi.

İmkansızlıklarımıda her zaman umutlara bağlardım, kaybetsem bile nefes aldığım sürece umutlu kalır imkansız denilen her şeyi gerçekleştirirdim.

Benim için imkansız kelimesi, tersine gittiğim bir kelimeydi. Bir çocuğa dur dedikçe daha çok hareketlenmesi gibi, olur dedikçe olmaz demeleri gibi... imkansız benim için mutlaka gerçekleştireceğim bir şeydi. Ve böyle olduğum içinde çok mutluydum.

Arabadan inip Aziz'in olduğu tarafa geçerken Ömer benden önce ulaşarak kapıyı açmıştı.

"İçeride araba vardır." dediğimde Ömer o yana ilerlemeye başlamasıyla kafamı kaldırıp etrafımdaki büyük binalara bakarken hayran olmuş gözlerimi saklayamıyordum.

Dün gece çıktığımız yola ikindi saatleri arasında gelmişik ve İstanbul'un görkemli binarları beni heyeceanlandırıyordu. Buralarda Aziz ile gezmek için can atıyordum.

Herhangi bir otele dahi gitmeden olduğumuz gibi Levent Bey'in kliniğine gelmiştik.

Tekerlek sesinden çıkan tıkırtılar ile yarı uykulu duran adamın yüzüne bakıp geri çekildim. Benim için uyumamıştı ama daha fazla direnmesine gerek kalmadan ben uyanık kalmıştım ve buraya gelirkenki son yarım saatlik uykusuyla duruyordu.

Arabayı tutup abim ve Ömer'e yardımcı olurken Aziz'i üç deyip kaldırdıklarından sonra arabaya yerdiler.

"Burdan yürüyerek çıkacağız." arabanın arkasında onu iteklemeye başlamadan önce kulağına eğilip konuştuğumda dudağının kenarını kıvırıp tepki verdi ama konuşmamıştı.

O videoyu izledikten sonra geçen dakikalarımızın ardından durgunlaşmıştı ve aklında binlerce düşüncenin geçtiğini hatta kendini hâlâ yetersiz görmenin verdiği mutsuzluk olduğunu düşünüyordum.

Çok fazla üzerine gitmeden onun moralini yerine gelmesi için çabalamış, komik ve abimlerden gizli bolca kaçamak yapmıştım ama yinede Aziz'in yüzünün genişçe gülümesemesine sebep olamamıştım.

Abim benim yerime geçip arabayı itmeye başladığında omuzumdan düşmek üzere olan çantamın askısını düzenleyip resmen seke seke büyük sürgülü kapıdan içeriye girmiştim.

Aziz'den önde olmamdan dolayı Aziz'in gözleri üzerimden ayrılmıyor farklı bakışlarla bakıyordu bana. Üzerindeki mutsuzluğun benide etkilemesine izin vermeyecektim. Hatta o mutsuzluktan onu çekip alacaktım.

Danışma masasına yürüdüğümüzda ferah gelen koku ve sessizliğin hâkim olduğu koridora bakınıp danışmaya yaklaştım.

"Merhaba, Levent Bey ile görüşecektim. Suna ve Aziz Ahkanoğlu." kadın tebessüm ile beklememi söyledikten sonra gecen iki dakikalık telefon görüşmesinin ardından arkamızda bir yere bakıp orayı gösterdi.

"Şöyle oturun, Levent Bey birazdan burada olacak." kafa sallarak tebessümle geri çekilip koltuklara otururken hevesle alt dudağımı ısırarak gözlerimi etrafta gezdirdim.

"Aziz burası çok güzel." bakışlarımı pencereden dışarı uzatıp kafamı cama yaklaştırarak yanımızdaki binanın yüksekliğine bakarken oda benimle bir eğilip bakmıştı.

"Beraber gezeriz değil mi?" hevesli çıkan sesime bakıp gözlerini gözlerim ve dudaklarımın arasında saniyelerce gezdirip kafasını sallayarak onayladı.

"Gelirken dönme dolapta gördüm. Çok uzaktaydı ama gördüm, orayada gidelim mi?" şımarıkça konuşmama bakıp kafasını iki yana sallarken gülerek onayladı. Ben bu adama fazlasıyla aşıktım. Daha fazla konuşmamış ben etrafa hayran dolu bakışlarımı gönderirken Aziz beni izlemişti.

BERDELWhere stories live. Discover now