24. Bölüm -Kader Ve Şans

119K 7.3K 1.4K
                                    

Bedenimdeki tüm yorgunluğum saçlarımı okşayan adamla gidiyordu. Bir ay öncesine kadar mahvetikleri hayatım varken, şimdi bana hayat veren bir adam vardı. Babamdan görmediğim merhameti gördüğüm, beni kusurlarımla yere çalan değilde kusurumu gördüğü halde canım sıkılmasın diye beni en değerli konuma getiren  bir adam...

Aşık olduğum bir adam.

Başımdaki felaket derecedeki sızlama ile gözlerimi sıkıca kapatıp açtım. Ağlamaktan gözlerim şişmişti ve bu durum kendimi daha kötü hissetmeme neden oluyordu.

Derin bir nefes alıp hareket halinde olan arabanın arka koltuğunda bundan sonraki hayatımı adayacağım adama, dizlerine dönüp bakışlarımı çevirdim.

Dün geceden beri yoldaydık ve yorgunluğumun üzerine seyehat başka bir yorgunluk eklemişti. Aziz gözlerini bana çevirdiğinde gülümsedim.

"U-yu." dedi kendiside gözlerini yavaş şekilde kapatıp açarken, onunda uykusu vardı ama beni rahatlatmak için uyumayıp sürekli saçlarımı okşuyordu. Avucunun içindeki elimi çok hafif sıktığında yanağımı bacağına sürttüm.

Tekrar ellerimin arasından alır giderler diye korktuğum için elimi bırakmıyor her kendimi boşluğa düşer gibi hissettiğimde elimi hafif sıkarak yanımda olduğunu belli ediyordu.

Zamanında dediğimi yeniden diyordum, gönlüm bu adamdan razıydı.

"Sende uyu." başıyla onayladı ama uyumayacağını biliyordum. Boştaki elimi havaya kaldırıp yanağını parmaklarımın tersi ile okşadığımda anında kafasını parmaklarıma doğru eğmişti. Sakkalları hafif hafif çıkmaya başlamıştı ve bu huylanmama neden oluyordu.

"Anladım, kendindi kendine egzersizlerine devam edecek." bakışlarımı Aziz'den alıp Ömer'e çevirdim ama koltuktan dolayı göremiyordum.

Yerimde zorlukla doğrulduğumda uyuşan belimi çıtlatmıştım ki yüksek sesle herkesin bakışı bana dönmüştü. Bu duruma gülüp hemen kendimi toparladım. Ayakkabılarımı küçücük arabanın içinde kaybetmiştim ama çokta umursamadan Ömer'e baktım.

"Ne dedi doktor?"

"Canlı eğitime katılamayacağımıza tamam dedi. Olabildiğince egzersizleri yapsın dedi." yola bakarak konuşmasıyla Aziz'e döndüm.

"Duydunuz Aziz bey, kacamak yapmak yok." dedim sanki küçük bir çocuk varmışta onu avutuyormuşum gibi. Ona böyle davranmam hoşuna gidiyordu çünkü ilgi isteyen büyük bir adamdı.

Gözlerimi yüzünde gezdirdiğimde süzülen suratı canımı sıkmama neden olurken koltukta yan şekilde Aziz'e doğru bağdaş kurup rahat pir pozisyon bulurken elimi poşete atmıştım.

"Acıktın mı?" anında onayladığında koltukta dönerek camla koltuk arasında sıkıştırdığım yerden uzandığım poşeti koltuğa koydum.

Aziz'in sevdiğini fark ettiğim keklerden bir kaç tane çıkartıp yanı sırada meyve suyunu çıkardım. Fazladan alıp Ömer'e uzattığımda alıp abimin yemesi için ön tarafa koyarken tekrar aynılarından uzatıp kendisininkileri verdim.

Kendime de ekstradan bir çikolata çıkarırken kaçamak yapmama Aziz gülmüştü ama işaret parmağımı dudaklarımın üzerine kapatıp sessiz olmasını sağlarken oturduğm yerde dikleşip ona yaklaştım.

"Susarsan sanada veririm." kulağına fısıldadığım cümleye seslice güldüğünde küçük kardeşini sustumaya çabalayan abla gibi duruyordum.

Poşeti koyup çantama uzandığımda bunun için Zelal'e minnet duyuyordum. Polisler bizi evden çıkardığı sırada hemen çantama telefonumu ve cüzdanımı koymuş arkam sıra getirmişti ama ancak konaktan çıkarken verebilmişti. Verdiğinin bile farkında değilken araba da görmemle sevinmiştim.

BERDELWhere stories live. Discover now