28. Bölüm -Rapunzel-

99.1K 6.8K 869
                                    

Aziz'den...

"Abi ne yapacağız ördekleri ya." bıkkın ses tonuyla konuşan çocuğa sert gözlerle bakıp önüme döndüm.

"Sanane Arif, tut şunları sadece." elimdeki ördeği uzatıp kutunun içine koydum. Karan mesaj atmış gölete geleceğini söylemişti, gölete geliyorsa Rapunzel'im de gelirdi ve binbir türlü hallerle ördekleri tutmaya çalışmamda bu yüzdendi.

Ayağa kalkıp üstümün tozunu sirkeledikten sonra Arif'in elindeki kutuyu alarak onu bekleme gereği bile duymadan hızlı adımlarla yokuş aşağı inmeye başladım.

Yarım saate kalmaz gelirlerdi ve bu yüzden onlardan önce oraya varıp ördekleri suya koymalıydım. Gölete onlarca ördek koymuştum belkide ama en fazla bir hafta duruyor sonra ortadan kayboluyorlardı. Rapunzel'imin üzlümesine izin vermemek için ya bir yerden alıyor ya da çalıyordum.

Bir ay sonra dedemin kararı ve babamın izin vermesiyle amcamın yanına gönderilecektim. Aslında bir yandan gitmek istemiyor diğer yandanda gitmyi istiyordum.

Gitmek istemeyişimin amacı Rapunzel'imi sık sık göremeyeceğimdi, ama eğer gidersemde ağa olup dönecek ve onun gönlünü kazanmak için etrafında pervane gibi dönecek evet yanıtını aldıktan sonrada ailemi istemeye gönderecektim.

O zamana kadar da başkasıyla evlenmesin diye uzaktanda olsa kontrol edecektim ama nasıl olduğunu bilmiyordum ta ki dün geceye kadar. Madem gidecektim ve benim yanıp bittiğim kızı tek koruyup kollayan vardı o zaman bende ona emanet ederdim.

Karan'ın karşısına geçip sevdiğimi söylemeliydim, belki dayak yerdim belki razı gelirdi bilmiyordum ama onu kazanmaktan başka çarem yoktu.

"Oğlum yavaş yürü." yanıma yetişen Arif'e gülüp daha büyük adımlar atmaya başladım. Uzun yolları yürümeyi sevmiyordu.

"Senin iş kesinleşti mi gidiyor musun?"

"Dedem kesin emir verdi, mecbur." öğlenin kavurucu sıcağında gözlerimi kısarak konuştum.

"Ağa olduktan sonra ilk o kadını mı geberteceksin yoksa şu bilmediğimiz Rapunzel'ini mi alacaksın?" gülerek konuşmasına kaşlarımı çattım. Adımlarımı anında kestiğimde o benden ileriye bir kaç adım gitmişti ve sonra durarak bana döndü.

"Rapunzel'i nerden biliyorsun?"

"Abi dilinden düştüğü mü var. Sanki bilmiyoruz Karan'ın kardeşine yanık olduğunu. Tüm aşiret biliyor oğlum." eliyle herkesi gösterir gibi havada salladığında daha çok kaşlarımı çattım.

"Şaka lan şaka gül diye." kendi kendine gülüp kolumdan çekiştirdiğinde yürümeye başladım.

"Geçen uyku arasında mırıldandın benden başka bilen yok." cümlesinin ardından dalga geçmeye başlayıp benim uyku arası taklitimi yaptığında tekmeyle kalçasına vurup benden önce koşmasına baktım.

Arif'in diline düşmek Fatma'nın eline düşmekten beterdi.

Sıcağın altında kavrularak vardığımız gölette ağacın altındaki çimenliğe yerleştiğimde biraz soluklanıp Karan'ın yaklaştıklarına dair bilgi vermesiyle kutuyu alıp suyun ucuna kadar yaklaşıp çömeldim.

"Senin ırzını..." suya koyduğum ördek çırpınıp suyu üzerime sıçrattığında suyun içinde götüne vurmamla bir ileriye gitmişti. Diğer iki ördeğide bırakıp etrafıma bakınarak tekrar ağacın altına oturdum.

Önemli bir şey söyleyecektim ve Arif beni yarı yolda bırakıp defolup gitmişti. İçimden küfürlerimi sıralayıp derin nefes aldım. Dakikalar hatta saniyeler geçtikçe geriliyordum.

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin