30. Bölüm -Karar; Aziz Ahkanoğlu-

108K 7.6K 1.4K
                                    

Günün ikinci bölümü, atlamadan okuyunuz :)


Şehrin girişinden itibaren içime bir kasvet çökmüş üzerine mutsuzluk kırıntıları gelmişti. Yarım saatlik şehre girdiğimizden beri olan kasvetim arabanın içindekilerede yansımıştı.

Tanıdığım ve taşını ezbere bildiğim sokaklara girmeye başladığımızda görünen görüntüyle kaşlarımı çattım. Üç sokak geriden başlayan sıralı arabalara bakıp etrafta koşuşan çocuklardan dar sokakta zor ilerliyorduk.

"Geç mi kaldık?" ses tonu düşen Aziz'e çevirdim bakışlarımı, hayır geç kalamazdık. Kalmamıza izin veremezdim.

"Abi biraz daha hızlı sür." cevap beklemeden ön camdan bakınmaya devam ettim. İçimdeki kasvet gittikçe büyüyor yüreğime ağırlık biniyordu.

Benim yüzümden yarım saat geç kalmıştık. Dönüşte araba tuttuğu için yol kenarında durmak zorunda kalıp midemin kendisine gelmesini beklemişik ve şu an eğer geç kaldıysak kendimi yer bitirir Aziz'in yüzüne bakamazdım.

Derin bir nefesimi içime alıp dudaklarımı yalarken Aziz'in elini elimin arasına alıp kafamı iki yana salladım. Eğer ağa olarak Ali seçildiyse ve geç kaldıysak şer çıkararır bu işi bozardım.

Telefonumu çantamdan çıkarırken adım adım ilerlediğimiz yola bakıp Zelal'i arayarak hoparlöre aldım. Uzun çalışların ardından kapanan telefonla yüreğim dahada daraldığında dolan gözlerimi Aziz'e göstermemeye çabalıyordum. Daha da düşüremezdim moralini.

Elimde tuttuğum telefon önce titreyip sonra yüksek ses ile çaldığında panikle iki kez kaydırıp açamayışımdan dolayı Aziz elimden alıp sakince açtı. Kaşları çatıktı ve ben onun sinirli halini görmemiştim.

"Zelal sadece karara bağlanıp bağlanmadığını söyle." kızın konuşmasına fırsat vermeden sert bakışlarını dışarıya yollayıp çenesini sıktığında telefondan gelecek yanıtı bekliyordum.

İçimden bildiğim tüm duaları okumaya başladığımda aynı zamanda da yalvarmaya başladım, ne olur karara bağlanmamış olsundu.

Neredeyse iki aydır bunu bekliyorduk, aslında beklemiyor sadece Aziz'in iyileşmesini beklemiştim ama şans gibi onun iyileşmesine denk gelmişi ve bu fırsatı geri tepemez, teptiysekte yinede ulaşmaya çabalardık.

İmkansız diye bir şey yoktu.

"Abi Jerden aşiretinin ağası geldi, çabuk olun!" Zelal'in panikli sesiyle abime döndüm, Jerden Aşireti?

"Hasiktir." Aziz elindeki telefonu kısık küfürle bir yana attığında gözlerimi büyüttüm. Aziz'den ilk defa bir küfür duyup, ilk defa sinirini görüyordum.

"Karan durdur arabayı." elini arabanın kulpuna atıp açtığında abimin arabayı durdurmasını beklemeden ayağını dışarıya atıp durmasıyla bir dışarıya çıktı. Kendi tarafımdanda indiğimde Ömer çoktan dışarıya atmıştı kendini.

"Abi!" Aziz'in büyük ve sert adımlarıyla gözlerimi dahada büyüttüm, bu kadar hızlı ve sert adımlarla daha hiç yürümemişti. Karan abimde arabayı olduğu gibi yolun ortasına bırakıp inerken anahtarı orda oturan gençlere atmış arabayı bir yere çekin diye konuştuğunu duymuştum.

"Koş Suna." abim yanımdna geçip giderken en arkada kalmamdan dolayı gerçektende koşmaya başladım. "Abi, Jarden aşireti?"

"Ağalığa karar veren aşiret." kaşlarım havaya kalkıp gerilirken bilmediğim detay ile daha hızlı koşup üç adamın yanına geçtim. Ömer, Aziz'in kolunu tutmuş dengeli yürümesini sağlıyordu.

BERDELWhere stories live. Discover now