32. Bölüm -Biz Kazandık-

108K 6.9K 1.4K
                                    

Acizlik bana göre bir insanın en muhtaç olduğu anda yanında kimse olmayıp bir işi yapamaması değildi. Aziz'e bunca zaman acizmiş gibi bakmışlar ve sürekli küçümseyip onu kendilerine muhtaç görmüşlerdi.

Bu eve ilk adımımı atıp, Aziz'i ilk gördüğüm andan beri ona karşı böyle bir düşüncem olmamış hatta ne kadar güçlü olduğunu bu evdekilerin gerçek yüzünü gördüğümde anlamıştım.

Onun gücü bana güç veriyor herkese kafa tutmamı sağlıyordu, tıpkı şimdi karşımdaki aciz gördüğüm kadına yapacaklarım gibi.

Evet o acizdi, bir şeye muhtaç olduğundan değil, bir şeye muhtaç kaldığından değil, beceremediği bir işten dolayı değildi. Onun acizliği bu zamana kadar herkes gibi olup şimdi yine herkes gibi olmaktı.

Yıllardır Aziz'i aciz görüp onun yüzüne dahi bakmazken, bunca zaman durup evliliğe sıcak gözle bakmayıp Aziz'i kendine yük görmüşken benim bunca emeğimin sonucunda Aziz'in ayağa kalkıp eski sağlığına kavuşması ve ağa olmasıyla bir anda kendini Aziz'in eşi olacağına inandıramazdı. Buna izin vermezdim, veremezdim.

Benim kendi ellerimle, kendi inancımla her gün kendime imkansızın olmadığını, Aziz'in bana yük değil güç verdiğini hatırlatıp onun için kendimden vazgeçerken benim kendi inancımla yaptığımı başkasının önüne hazır edip koyamazdım.

Koydurmazdım!

Beynimde yankılanan cümleler ile çenemi sıkıp gözlerimi kapatarak dediği cümleyi beynimde bir yere oturtturmaya çabalıyordum ama hiçbir yerine sığmıyordu.

"Elimi acıtıyorsun?" karşımdaki kızın yine sesi kulaklarıma dolduğunda gözlerimi açtım. Sinirden onun elini sıktığımın bile farkında değildim, hafif gevşetmemle birlikte elini çektiğinde herkesin bakışlarının bizim üzerimizde olduğunu yenice fark ediyordum.

"Ne dedin sen?" kaşlarımın gerginlikle havalanmasına engel olamazken kafasını hafif sallayıp saçlarını düzelten kadının boğazını temizlemesini bekledim.

"Dedim ki ben Aziz'in eşi olacağım." bastıra bastıra yüzündeki tiksindirici tebessümle konuşan kadına kafamı sallarken sinirden gülümseyip alt dudağımın etini dişimle kazımaya başladım.

Nasıl bir kadındı böyle, karşısındaki kadın hayallerini kurduğu adamın karısıydı, rezil durumda olduğunun bile farkında değildi.

"Çok fazla hayal dünyasında geziyorsun. Bir daha böyle hayaller kurma." tatlı ses tonumu sinirimden sıyırıp ona karşı kullandığımda kafasını çevirip Fatma Hanım'a bir bakış atıp dudaklarındaki ruju yedirdikten sonra bana döndü.

"Ne sandın Aziz'le mutlu evliliğin olacağını mı? Aziz senin gibi bir kadını ne yapsın?" ağızı dolu dolu lafı bitirdiğinde küçümseyen bakışlarıyla kaşlarımı anlamaya çabaladığım cümlelerle gerginlikle havaya kaldırdım.

"Benim gibi bir kadın derken? Nasıl bir kadınmışım ben?" ellerimi iki yandan belime attığımda Zelal kolumu tutmuştu. Her an bu kadını parçalamamdan korkuyordu.

"Aziz gibi bir ağaya yakışmayan, ona kadınlık yapamayacak olan hatta ileride soyunu bile devam ettiremeyecek bir kadın." duyduğum cümleler nefesimin sıklaşmasına neden olurken Fatma Hanım'ın arkadan gururlu gülüşünü duydum.

"Sedef, lafının ayarını bil. Böyle bir günde rezillik çıkarmaya mı geldin?" Hatice Ana yanımıza adımlayıp kıza doğru konuştuğunda beynimde hâlâ söyledikleri cümle çınlıyordu.

Sen kadındın yahu, kadın. Neredeyse aynı yaştaydık, nasıl olurda böyle bir kine bulaşıp kendini bu durumda üstün görebilirdin.

"Yanlış bir şey mi dedim sanki Hatice Ana, Aziz'e çocuk veremeyecek işte. Birde Hanım Ağa'yım diye gezinir buralarda. Kafasını eğip mahçupluğunu bilmezden kendini Gafulara layık görür."

BERDELWhere stories live. Discover now