43. Bölüm -Duygusal Aziz-

69.9K 4.2K 360
                                    

Kemirdiğim dudaklarım ile avlunun içinde volta atmayı bırakıp deli gibi atan kalbimi aldığım derin nefeslerim ile yavaşlatmaya çalıştım. Aziz iş yerinden birazdan gelecekti ve biz bebeğimizin cinsiyetini öğrenmeye gidecektik.

İstemsizce dolan gözlerimi sıkıca kapatıp tuttuğum göbeğim ile divanlara yaklaşıp oturdum.

Bir çok mücizem olmuştu hayatımda, en büyük müzicem Aziz'di ve şimdi Aziz'in bana hediye ettiği bir mucizem daha olacaktı. Bir yıl öncesine kadar çocuk tutmayı dahi bilmezken şimdiden bebekler hakkında izlediğim ve okuduğum kitapların haddi hesabı yoktu.

Bir çok bilmediğim, duymadığım şeyleri öğrenmiştim, ağlama seslerinden dahi farklı anlamlar çıkıyordu. En güseli ise benim duygularımı hissettiğini öğrenmiştim. Aziz varken zaten en güzel duyguları yaşıyordum ve içimde dünyaya gelmek için can atan bebeğimde babası sayesinde bu duygularımı tadıyordu.

"Baban ikimizide mutlu ediyor annem." büzdüğüm dudaklarım ile karnıma öpücük gönderdiğimde Aziz'in görüntüleri doldu aklıma.

Sabahın erken saatlerinde iş için hazırlanırken yanıma oturup dakikalarca hem karnımı okşuyor hemde onunla konuşuyordu.

Yaramazlık yapmamasını, midemi bulandırmamasını hatta sancılandırmamasını dahi söylüyordu. Bilmiyorduki ben bunca yıl bunların hayalini kurmuş ve şu an kavuşmuşken ne kadar yapsada şikayet etmeyecektim.

Yüzümdeki geniş gülümseme ile bakışlarımı gökyüzüne çevirdiğimde beyaz bulutlara baktım. Sonsuz ve huzur verici duruyorlardı.

İki kez üst üste basılan korna sesiyle hevesle ayağa kalktığımda dış kapıya doğru ilerlemeye başladım. Heyecandan dolayı birazdan kanatlanıp uçacakmış gibi hissediyordum.

Kapıyı açmamla bir merdivenleri sekerek indiğimde zıplayarak çoktan önüme gelen adamın ayaklarının dibine altadım.

"Ne bu heyecan?" gülerek şirin hallerime bakan adamın beline kollarımı sarıp vücudumu ona doğru itttim, göğsüne sabitlediğim çenem ile gözlerinin içine bakıyordum.

"İçim kıpır kıpır Aziz, heyecandan bayılacak gibiyim."

"Çocuk mu hareket ediyor?" vücudunu vücudumdan ayırır ayırmaz ellerini direkt karnıma koyan adama kahkaha attım, anlaşılan hamilelikte tek beyni duraklayan ben değildim. İçim kıpır kıpır deyince yanlış anlamıştı.

"Hareket etmiyor Aziz." hevesle karnıma sardığı ellerini kurduğum cümle ile çekerken düşürdüğü yüzüne baktım, karşımda ciddi ciddi bir çocuk vardı.

Elimi yanağına atıp sıktığımda trip atıp kafasını ellerimin arasından çekerken arkasını dönüp benim kapımı açtı. Bir ay içerisinde ne olur ne olmaz diyerek ehliyetini almıştı ve artık Ömer'e bir yere gidip gelirken ihtiyaç duymuyorduk.

Koskoca ama kıpkısa geçen bir ayın sonucunda akıp giden yolu izlemeye başladım. Bugün hayatımızı etikeleyecek, geleceğimize şekil verecek şeyi öğrenecektik, bebeğimizin cinsiyetini.

Onunla berbaer hayatımız şekillenecekti, en önemlisi olan  merhamet duygusu derinleşecekti ikimizde de. Tatmadığımız annellik babalık hatta zamanında onunla bir çocuk dahi olacaktık.

Anne ve baba olmaya karar vermek bu dünyadaki en ciddi, en düşünülmesi gereken bir olaydı. Anne olacaktım, evet. Peki ona istediği hayatı yaşatabilecek miydim? Gelişimi, yaşamı okulu, düşünceleri... çok fazla yükümlülüğü vardı. Benim bir hatam belki onun geleceğini öldürecekti, bu yüzden annelik kutsallıktı.

Fikirlerine saygı duymak, doğruyu yanlışı ayır ettirebilmek, sadece bir zevkten itiberen oluşan bir şey değildi.

Akıp giden yolu izlemeyi kesip Aziz'e çevirdim bakışlarımı, Aziz'in babalığından hiç şüphem yoktu. Kendi babası gibi olmayacağınada adım gibi emindim ve belki bir gün bana birşey olurda başkasıyla evlenmek zorunda kalırsa, kendine yapılanı yapıp çocuğumuzu asla ezdirmezdi.

BERDELWhere stories live. Discover now