40. Bölüm -Bir Yaramazlık Meselesi-

85.1K 4.6K 835
                                    

Üzerimdeki tonlarca ağırlık yapan adamın tutuşlarından uykum arası kurtulmaya çabalıyordum ama son yarım saattir olduğu gibi yine pes edilmişlikle bedenimi bıraktım. Uzun süredir kapının zili çalıyor ama ahtopot gibi bedenime sarılan adamdan kurtulamıyordum.

"Aziz." açamadığım gözlerimin ardından uykulu sesimle seslenmemle bir daha çok yapıştığında artık çığlık atmama şu kadar kalmıştı diyerek baş parmağım ve işaret parmağım arasında az bir miktar bırakıp derin nefes sonucu zorlanarak gözlerimi açtım.

"Aziz evimize biri geldi." konuşmama rağmen ölü gibi tepki vermeyen adamın yüzüne zorlukla dönüp saçımın ucundan tuttuğum bir tutumını burnuna yaklaştırıp hafifçe sürttüğümde yüzünü buruşturan ama tepki vermeyen adamla bıkkın bir nefes verdim.

"Patlama be." sabah sabah tüm çirkefliğim zilin tekrar evin içinde yayılmasıyla bir ortaya çıkarken saçlarımı bu sefer direkt Aziz'in burnuna soktuğunda yüzünü buruşturmasıyla bir hapşurmak için nefes aldığında yüzümü dönmeye kalmadan yüzüme püskürmesiyle kapattığım gözlerimi yavaşça açtım.

"Noluyor güzelim ya." kendi yana atmasıyla bir yerimden kalkarken bozmadığım surat ifademle direkt komodinin üzerindeki peçeteye uzanıp yüzümü sildim.

"Bu oluyor." dedim yeniden çalan zil ile kaşlarını çatan adama bakarken ayağa kalkıp odanın içerisindeki banyoya ilerlediğimde kendiside bir anda ayağa kalkıp odadan dışarıya çıkmıştı.

Bacaklarımda ve karnında oluşan ve geçenkine nazaran kendisini daha çok belli eden sancı ile yüzümü yıkamanın ardından odaya tekrar girip dolaba yöneldim, bu kadar eşyam ne ara gelmişti bilmiyordum.

Aralarından seçim hakkına kalmadan Aziz'in açık bıraktığı kapıdan dolayı sinirli sesini duymamla sabahlığımın ceketini üzerime geçirip önündeki kuşağı bağlayarak merdivenlerden inmeye başladım.

"Ulan defolun gidin daha karımla kahvaltı yapmamışım ne kebabı!" alnını okşayarak küplere binen adamın arkasından çıkıp bakışlarımı karşımdaki altılıya çevirdiğimde gözlerimi büyüttüm. Aziz sinirlenmekte çokta haklıydı, kahvaltıdan sonra gelebilirlerdi şimdi açtım.

"Saat on bir abi, hem kebaplık tüm malzemeyi aldık." Ömer, Karan abimin omuz vurmasıyla konuşmaya başladığında kapıya dizilen ördek sürüsüyle bir Aziz'in çıplak beline kollarımı sarıp girmeleri için müsaade verdim.

"En azından yemeği onlar yapacak."

"Tek sorun bu mu sevgilim?" onların içeriye geçmesiyle bir çenemi göğsüne dayadığım adam kafasını eğdiğinde şirince gülümsedim, midem açtı ve yemeği onların yapacak olması benim için iyi bir şeydi.

"Hadi benim aslan kocam." omuzlarına vurup üzerime güzel şeyler giymek için merdivenleri çıkmaya başladığımda baygın adımlarla bir peşimden geliyordu.

Odaya girip dolabın önüne geçtiğimde kendini yorgunluk ile yatağa sırt üstü atan adama bakıp gülerek önüme döndüm. Kendim ve onun için rahat kıyafetler seçerken çoğunun açık seçik olması özenle Aziz'in seçtiğini belli ediyordu.

Kapalı olduğuna emin olduğum kapı ile yatan adamın önüne gidip tam kasıklarının üzerine oturduğumda yorgun ama yaramaz bir gülüşü kapalı gözlerinin ardından göndermişti.

"Kovalım onları." kafasının altında birleştirdiği ellerini bacaklarıma atmasıyla bir oturur poziyona gelirken alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. Onu kudurtmayı seviyordum ama kudurduktan sonrasından pek emin değildim.

Elimdeki siyah tişörtün yaka kısmını sarhoş gibi güldüğü için bende gülerken kafasından geçirip kollarını geçirmesine yardımcı oldum.

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin