21

33.5K 1K 374
                                    


Günün ikinci bölümü

Gece kuşları burada mı

Oy ve yorumları unutmayınız bir de Hiraya çok sövmeyiniz

Bölüm şarkısı; böyle kahpedir dünya

Şarkı açıldıysa bölüme geçebiliriz

Çağların hareketi duraksarken bakışlar bana çevrildi. Bir adım öne çıktım ve dağılmış bir halde olanlara baktım. Çağların bedeni yavaşça bana döndüğünde önce kana bulanmış ellerini, sonra gömleğini ve en son yüzünü gördüm.

Benim tanıdığım adamın gerçek yüzüyle karşı karşıya kalırken zaman aktı gitti. Ben öylece durdum ve izledim.

Saniyeler sonra kendime geldiğimde bir adım daha ilerledim ve Çağların adem elması sert yutkunmasıyla hareket etti. "Senin ne işin var burada?" diye sordu kısık sesiyle. Kendine hakim olmaya çalışıyor gibiydi ses tonu.

"Asıl sen ne yapıyorsun burada?" diye fısıldadım. İkinci kez sorduğumda sesim fazlasıyla yüksekti. "Ne yapıyorsunuz siz burada?" diye bağırdım.

Çağlar elindeki bıçağı fırlatıp "Hira senin burada ne işin var diye sordum?" dedi benim gibi bağırarak. Tuttuğum gözyaşım gözlerime dolarken irkildim. Üzerime doğru bir adım geldi. "Neden geldin peşimden?"

"Senin," diyip duraksadım. Sesim o kadar kırgın çıkıyordu ki kendime inanamadım. Bakışlarındaki sertlik biraz olsun yumuşamadı. Babam gibi bakmaya devam etti. "Senin gerçek yüzünü görmem gerekiyordu."

"Gerçek yüzümü öyle mi?" Bana birkaç saniye baktıktan sonra arkasını dönüp Tarıkın oturduğu sandalyeye sert bir tekme attı. Tekrar bana baktığında "Çocuk oyuncağı mı sandın sen mahzene girmeyi?" dedi bağırmaya devam ederek.

Başı öne eğilmiş Tarık kafasını hafifçe kaldırıp benimle göz göze gelince piknikte yediğim yemek boğazımdan yükseldi. Kan vardı etrafta. Çok kan vardı ve bunu yapan Çağlardı.

Bir yanım şuraya çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyor, bir yanım uzaklaşıp kaçmak istiyordu. Daha bir saat önce göğsümde yatırdığım o adam uzaktaydı sanki. Bana gösterdiği şefkatinin arkasında başkalarına karşı bir şeytan saklıydı. İşkence ediyordu onlara ve bundan haz alıyordu.

"Sen bir şeytansın," dedim kendimi tutamayıp ağlamaya başlarken. "Bunca zamandır nasıl da kapatmışım kendimi gerçeklere." Etrafta gözlerimi gezdirirken Atakanla karşılaştım. Hafifçe yutkunarak bakışlarını kaçırdı. "Beni çocuk gibi kandırdın ben de sana kandım."

"Gidiyorum ben," dedim elimin tersiyle gözyaşlarımı silip. Çağlar arkası dönük durmaya devam etti ve son kez bile bakmadı bana. Tam şuan bu kabustan uyanmam gerekirdi ama olmadı. Bu bir kabus değildi, Çağların bana karşı taktığı maskesinin düştüğü andı.

Gözlerimin önü kararıyordu, gördüğüm kan midemi bulandırıyordu. Bütün bunlara rağmen kendime tutundum ve depodan çıktım. Arkamdan Keremin geldiğini duydum. Kapının önündeki korumalar bana acıyan bakışlarını yöneltirken gözlerimin kararmasıyla adımlarım tökezledi.

Kerem adımı yüksek sesiyle seslenirken beni tuttuğunu hissettim. Onun destek veren kollarıyla arabaya doğru ilerledim. Okan arabanın kaportasına yaslanmış dururken diğer koluma girdi. İkisi beni ön koltuğa oturtunca başımı koltuğa yaslayıp gözlerimi kapattım.

"Bana emanet sen içeri git." Okanın adımları depoya ilerlerken Kerem arabanın açık kapısında önümde eğildi. Elindeki su şişesini bana içirirken iyi olup olmadığımı soruyordu. Başımın dönmesi hafiflemişti ama gözlerimi kapatmaya ihtiyacım vardı.

BİRLİKTE +18Where stories live. Discover now