***
"Sana bir teklifim var. Kabul edersen borcu silindi bil."
"Nedir?" dedim titreyen ellerimi birleştirip tutarak. Bakışları oraya kaydı, sonra da karşımızdaki denize.
"Benimle evlenip çocuğumu doğuracaksın."
Babasının borcunu ödemek için hiç bir ş...
Bir rivayete göre okuyup oy verenlerin Çağlar gibi bir kocası oluyormuş
Oy ve satır yorumları unutmayın ⭐
Sınır 300 oy 150 yorum
Sonbahar ayına girmiştik artık. En sevdiğim mevsimlerden biriydi. Ne sıcak olurdu ne soğuk. Çok estetik bir havası vardı sonbaharın. Çağların kolları arasında uyandım yeni güne.
Bugün işe gitmeyecekti. Aslında son bir haftadır gitmiyordu ve evden devam ediyordu. Beni yalnız bırakmak istemiyordu.
Yerimden kalkıp giyinme odasına ilerledim. Evin içerisi sıcacık olabilirdi ama canım sonbahara uygun giyinmek istiyordu. Bulduğum ince elbiseyi giyindim ve Çağlar uyumaya devam ederken saçlarımı tarayıp kendimi toplarladım.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Kahvaltıyı hazırlamak için aşağı indim. Neriman abla birkaç gün izindeydi. Önceki günler Çağlar hazırlamıştı ama bugün ben istiyordum. Hamileliğin üçüncü ayındaydım. Karnım artık görünür bir şekilde büyümüştü. Orada bizim bebeğimiz vardı ve her geçen gün kendini daha çok belli ediyordu.
Bu aralar çok iştahlıydım. Bu bir ay içinde kusmalarım azalmıştı. Çağları bıktırma seviyesine getirecek kadar aşeriyordum. Son zamanlarda daha çok artmıştı. Durup dururken canım kavun çekiyordu mesela.
Kavun demişken olsa ne güzel olurdu.
Arkamdan yaklaşan beden kollarını belime doladı. Ellerini karnımda birleştirirken ben de ellerimi üzerine koydum. Sırtım ona yaslandı. "Günaydın sevgilim."
"Günaydın güzellerim," diyerek yanağıma dudaklarını bastırdı. "Neden yordun kendini?"
"Çok bir şey yapmadım zaten. Gel oturalım," dedim ve ondan ayrılarak masaya ilerledim. Arkamdan gelerek önce sandalyemi çekti. Yan yana oturduktan sonra her zamanki gibi kahvaltımızı yapmaya başladık.
Zeytinleri önüme çekip yerken aynı zamanda doldurduğum tabağımı da bitirmiştim. Artık buna şaşırmıyordu. Aksine iştahımın fazla olması onun hoşuna gidiyordu. Tabağım boşalınca birkaç dilim daha peynir koydu.
Hiç itiraz etmeden çatalımı batırıp onları da yedim. İkinci portakal suyumu da içtikten sonra ellerimi karnıma koyarak arkama yaslandım. O sırada sırıtarak beni izlediğini fark ettim. Kaşlarım çatıldı. "Yine başlama aşkım."
Yanağımı tutup hafifçe sıktı. "Çok tatlısın söylemiş miydim?"
Başımı salladım şımararak. Gülümsemem büyürken ellerimi çeneme koyup ona baktım. Bana hep iltifat ediyordu ve beni şımartmayı seviyordu. Tabi bebeğimizi unutmuyordu.
Kahvaltıdan sonra salonda koltukta uzandım. Telefona bakarak vakit geçirirken Çağlar gelip ayaklarımın dibine oturmuş ve ayaklarımı kucağına uzatmıştı. "Sıcaklamadın mı yavrum?" dedi eli bacaklarımda gezinirken.
