Özür Hediyesi

3.1K 155 44
                                    

______________________________________

~Ertesi gün~

Kızarttığım köfteleri dikkatli bir şekilde Arda için hazırladığım tabağa koyarken bir yandan da Sinem'le konuşuyordum ama onun aklı başka yerlerdeydi sanki.. Arda geldiğinden beri ona Tuğra'yı sorup durmuştu ve onu da yanında getirmediği için kızıyordu Arda'ya. Ama işleri vardı Tuğra'nın, yani, Arda öyle söylemişti. Sanırım babasının iş yerinde çalışıyordu ve tatil hakkını yeterince kullanmıştı. Bu yüzden haklı olarak daha fazla izin vermemişti babası.. Ayrıca, Arda'nın Eskişehir'e gelişi de planlı olmamıştı ki zaten! Ama Sinem anlamıyordu işte. Arda'ya homurdanıp duruyordu.

Bir yandan da salata yapıyordu tabi..

Zaten, biliyorsunuz, Sinem bizim evimizin annesiydi. Ama Arda burada olduğu için ben de yardım ediyordum ona. Arda'ya kendi ellerimle yemek hazırlıyordum..

Melis prensesimiz ise bizi izliyordu her zamanki gibi. Arda için tabak hazırladığımı görünce gözlerini devirdi.

"Tüm köfteleri sevgilinin tabağına koymasan mı acaba Elçin?"

"Koymadım ki!" dedim inkar ederek. "Herkese eşit koyuyorum.."

"Hıhı, kesin öyledir!" dedi Sinem kıkırdayarak. "Neden hepimize üç tane düşerken beyefendinin tabağında beş tane var acaba? Açıklar mısın?"

Ona çatık kaşlarımla bakıp "Yanlış hesaplamışım!" dedim umursamazca. "Hem o misafir, fazla yesin, ne olacak??"

"Dün gece buzdolabını talan ederken pek misafire benzemiyordu.." dedi Melis kinayeyle ama, ben bir şey söyleyemeden Sinem lafa girip "Neyse neyse!" dedi gülerek. "Yesin bir şey olmaz. Tuğra'm burada olsaydı bende ona fazla koyardım zaten.."

"Dimi ya?" der gibi kafa salladım Sinem'e. Sonra da köftelerin yanına pilav koyup hazırladığım tabakları da masaya dizdim.

Melis sabırsız davranıp önüne koyduğum tabağı yemeye başladığında "Ee?" dedi pek umrunda olmayarak. "Arda nerde?"

"İçerdedir, çağırayım." demek için ağzımı açtım ama ben konuşamadan kapı çaldı ve Arda'nın "Ben açarım!" diyen sesini duyup sustum geri. Sinem bunun üzerine gözyaşını siliyormuş gibi yapıp "Ahh ahh.." dedi iç çekerek. "Tuğra'm olsaydı o açardı kapıyı!"

İstemsizce kahkaha attım bu söylediğine.

"Her kapı çaldığında bunu mu söyleyeceksin?"

"Tabiki!" dedi hiç düşünmeden. "Tuğra'yı düşünmediğim tek bir saniye var mı sence?? Tabiki de sürekli ondan bahsedicem!!"

Ona manyak olduğunu söylemek istedim ama adı üstünde, manyaktı ve bu manyakla uğraşmak istemediğim için gülmekle yetindim. Sonra da Arda'nın sesini duyarak kafamı kaldırıp mutfağın kapısına doğru çevirdim.

"Elçin.. Sanırım misafiriniz var."

Söylediği şeyde bir tuhaflık yoktu ama sesi buz gibi olunca irkildim bir an. Sonra yanındaki adamı görünce anladım sebebini.. Alt komşumuzdu bu. Adı Alper miydi neydi? O herif işte!

Yerimden kalkarken "Buyrun?" dedim mesafeli bir şekilde. Bu adamın burada ne işi vardı Allah için? Tamam komşuyduk falan da.. Tanışma faslımız pek güzel değildi. O yüzden pek hoşlanmıyordum kendisinden.

Elindeki kutuyu bana uzatırken "Bunu sizin için aldım." dedi gülümseyerek. "Bir özür gibi düşünebilirsiniz."

"Sizin için derken?" dedi Arda adamın bana ithafen konuştuğunu düşünerek. "Ne özrü tam olarak?"

Adam Arda'ya ufak bir bakış atıp tekrar bana döndü. "Tanıştığımız gün, size biraz kaba davrandığımı hissettim.. O yüzden aldım bunu. Önemli bir şey değil, tatlı yalnızca. Tatlı yeriz tatlı konuşuruz diye düşündüm.."

Soruyu Arda sormuştu ama adam onu umursamadan bize vermişti sanki cevabı. Arda'nın buna sinirlendiğini görebiliyordum. Ama Melis ondan önce davranıp "Gerek yok." dedi yerinden bile kıpırdamadan. Sonra elini havaya kaldırıp gitmesini işaret etti adama. "Özür beklemiyoruz kimseden. Gidebilirsin.."

Bu laflardan sonra ben olsam durmazdım ama herif bir anda Melis'in havaya kaldırdığı elini tutup ufak bir öpücük bıraktı parmaklarına..

Ardından hafifçe gülümseyip "Bu kadar kaba olmak zorunda değilsin.." dedi. "Gönlünüzü almaya çalışıyorum sadece."

Hepimiz Alper'in Melis'in elini tutan eline şok içinde bakıyorduk ama ilk hamle Arda'dan geldi ve adamın yakasını tutup "Napıyorsun lan?!" dedi bir anda. "Çek şu elini!"

Normalde Melis bu olaya tepkisiz kalmazdı ama şok olmuştu sanırım, ağzı bir karış açık bir şekilde izliyordu olup biteni. Alper Arda'yı hafifçe itip "Sevgilin mi?" diye sorduğunda "Saçmalama!" diye girdim araya. "Onun sevgilisi benim!"

Bu sefer Arda'yı daha sert bir şekilde itip "O halde seni ilgilendirmez!" dedi Alper. "Ne o? Gözün mü var yoksa..?"

"Elini tuttuğun kişi sevgilim değil diye müdahale edemeyeceğimi sana düşündüren nedir!?" dedi Arda sinirle. Elleri hala Alper'in yakasındaydı. "Gözümün önünde arkadaşımın sevgilisine sulanmana izin mi vereyim??"

"Sulanmak?" diyerek ufak bir kahkaha attı Alper. Sonra Arda'nın ellerinden kurtulup bir kaç adım geriledi. "Nazik davranmak sana göre sulanmak mı yani? Nerede yaşıyorsun sen, dağda mı?"

"Ebenin amında yaşıyor!" diye çıkıştı Melis bu lafların üzerine. Daha yeni yeni şoku atlatıyor gibiydi. "Sen hala burada mısın? Kaybolsana!"

Elindeki kutuyu tezgaha bırakıp "Tabi.." dedi Alper. Tüm bu olanlara rağmen yüzsüzce gülümsüyordu. "Şimdilik gideyim. Belki sonra yine gelirim.."

"Deneme bile." dedi Arda ona ölümcül bakışlar atarken. Alper'se bir şey söylemeden arkasını dönüp gitti..

O gider gitmez Arda bize dönüp "Kim bu piç?" dedi dişlerini sıkarak. "Ne bok yiyor burada??"

Cevap vermeden önce kızlara ufak bir bakış atıp "Komşumuz." dedim. "Alt kata yeni taşınmış.."

"Derdi ne bilmiyoruz." diye devam etti Sinem. "Ama bana kalırsa Melis'ten hoşlanıyor. Güya nazik davranıyor ama senin de söylediğin gibi sulanıyor Melis'e."

"Atakan'a söyledin mi?" diyerek Melis'e döndü bu sefer Arda ama Melis kafasını iki yana sallayıp "Hayır, sakın!" dedi telaşla. "Ben kendi başımın çaresine bakıyorum, yüz vermiyorum zaten. Atakan öğrenirse ilişkimize zarar gelebilir."

Cebinden telefonunu çıkarıp "Olmaz öyle." dedi Arda. "Asıl öğrenmezse sıkıntı olur, bilmesi lazım. Onu arayıp her şeyi anlatıcam.."

______________________________________

Sonraki bölümde görşrz, HAYDİN BB..

Kış Güneşi (+18) {Yaz Yağmuru İkinci Kitap} Where stories live. Discover now