Veletler Bazen O Kadar Da Kötü Değil..

948 103 6
                                    

______________________________________

~Arda'nın anlatımıyla~

Elçin, Poyraz'ı kucağıma bırakıp odadan çıkarken ağzımı bile açmadan onun gidişini izledim.

Ardından yavaş yavaş kollarımın arasındaki bebeğe kaydı bakışlarım..

İri gözlerini gözlerime dikmiş, öylece suratımı izliyordu.. Bu kadar ufak olması normal miydi bunun? En son ne zaman bir bebeği kucağıma almıştım onu bile hatırlamıyordum ve şimdi bu velete bakmam gerekiyordu..

Yavaşça iç çekip Poyraz'ın minik yüzüne baktım.

"Her neyse.. Uslu dursan iyi olur, anladın mı?"

Hiçbir şey söylemedi, henüz konuşamıyordu sanırım. Onunla nasıl anlaşacaktım bilmiyordum. Alya da konuşamıyordu ama onunla işaret dili sayesinde iletişim kurabiliyordum en azından. Ama bu bebek..

Kendi kendime bıkkın bir şekilde mırıldandım.

"Çok muhtaç, küçük bir şeysin, değil mi?"

Konuştuğum zaman karşımdakinden cevap alamamak biraz tuhaf olsa da dudaklarımın kenarında oluşan tebessüme engel olamadım. Bu kadar ufak ve bana bağlı bir şeyin varlığı içimde bir yerlerde saklı olan koruyucuğu kişiliğimi harlıyordu. İstemsizce Poyraz'ın üzerindeki tutuşumu sıkılaştırdım ve onu göğsüme yasladım.

"Peki ne olacak şimdi, hm? Napıcam ben seninle..?"

Poyraz'ın minik parmakları işaret parmağımın etrafına dolanırken vücuduma soğuk bir ürperti yayıldı nedense.. Ben aşık olduğum insan dışında birileriyle temas etmeyi seven bir insan değildim pek. Bu yüzden ne yapacağımı bilemeden sadece bekledim.

Ama Poyraz elini geri çekmeyince içim bir tuhaf olmuştu.. Ona karşı tam olarak ne hissettiğimi bilmiyordum. Çok mu sinir bozucuydu, yoksa çok mu tatlıydı, emin değildim..

Parmağımı onun minik parmaklarından kurtarıp yavaşça geri çektiğimde bir anlığına suratıma baktı ve o an.. Kalbimde bir yerlerde, ılık bir sızı hissettim. Minik gözleri dolmaya başlayınca "Şşş.." dedim ihtiyatla. Belki de bir süreliğine bana dokunmasına izin vermeliydim..

"Al bakalım.. Bunu mu istiyorsun?"

Parmağımı ona doğru uzattım ve elini tutup ona rehberlik ederek parmaklarının tekrar benimkini sarmasına izin verdim.

"Bundan ne zevk alıyorsan.."

Konuşma tarzım biraz bıkkın veya azarlayıcı gibi görünse de gözlerimdeki eğlence parıltısı gerçek hislerimi ele veriyordu. Bilemiyorum, belki de bir bebeğin bana dokunması o kadar da kötü bir şey değildi.. En azından ağlamıyordu, değil mi?

O merakla benim elimi keşfederken ben de diğer elimi sırtına koyup parmaklarımın ucuyla rahatlatıcı desenler çizmeye başladım. Her ne kadar itiraf etmek istemesemde bu velet tuhaf bir şekilde hoşuma gitmeye başlamıştı.

Benim farklı.. belki biraz şefkatli ve sevecen bir yanımı ortaya çıkarıyordu.. O kucağımdayken koruyucu ve sahiplenici iç güdülerime engel olamıyordum.

Ama sanırım uykusu geliyordu yavaş yavaş.. Belki sırtını okşayan parmaklarım yüzünden, belki de saat henüz çok erken diye.. Bilemiyorum. Ama o esnedikçe benim de vücudum ağırlaşmaya başladı..

Bebeği göğsüme doğru çekip onu daha sıkı bir kucaklamayla sararken Elçin'i düşünerek kısa bir bakış attım kapıya. Nerede kalmıştı bu kız? O gelene kadar Poyraz uyuyacaktı..

Poyraz'dan önce ben uyuyacaktım hatta..

Derin bir iç çekip tekrar önüme döndüm ve bir süre daha bekledim Elçin'in gelmesini. Ama ne gelen vardı ne giden..

Poyraz'ın uykulu gözlerine bakıp "Bizi unuttu herhalde.." dedim fısıltıyla. Ardından daha fazla dayanamayarak yatağa uzandım ve Poyraz'ı da göğsüme yatırıp kollarımı onun etrafına doladım.

Bir süre gözlerimi açık tutmaya çalışarak önce onun uykuya dalmasını bekledim.. Zaten çok uzun sürmedi, kısa sürede kapandı minik gözleri.

Onun uyuduğunu görünce rahat bir nefes alıp ben de kendimi uykunun sıcak kollarına teslim ettim..

❄️❄️❄️❄️❄️❄️❄️❄️❄️❄️❄️❄️❄️❄️

~Elçin'in anlatımıyla~

Mutfağa gittiğimde ilk işim telefonu kurcalayarak Poyraz için ne hazırlayacağıma bakmak oldu... Pek çok bebek maması çeşidi vardı ama hangisi Poyraz için uygundu bilmiyordum açıkçası. Çünkü bütün mamaların yaş sınırları vardı..

E annesini de arayıp soramazdım ki şuan.. Kadın zaten kocasıyla, hastaneyle falan uğraşıyordu. Bir de bana tarif mi verecekti?

Oflayarak biraz daha gezindim internette.. En nihayetinde biraz havuç püresi yapmaya karar verdim.

Dolaptan havuçları çıkarıp önce gelişi güzel soydum, sonra kabaca doğrayıp kaynayan suya attım. Havuçların haşlanmasını beklerken biraz daha oyalandım telefonda.

Sonra haşlanan havuçları alıp bir kaseye koydum ve çatal yardımıyla ezmeye başladım. İçine biraz süt, çok az da pekmez ekledim.

Sütünü mü fazla koymuştum pek anlayamadım ama sanki pek püreye benzememişti bu. Yine de yenilmeyecek bir şey değildir diye umarak kaseyi aldım ve sessizce odamın yolunu tuttum.

Odama varıp kapıyı yavaşça araladığımda gördüğüm manzara tuhaf bir şekilde kalbimin teklemesine sebep olmuştu..

Arda yatakta uzanıyordu, Poyraz da onun göğsüne kıvrılmıştı.. İkisi de uyuyordu..

Yavaşça içeri girip kapıyı arkamdan kapatırken suratımdaki aptal sırıtışa engel olamadım. Bu kadar tatlı bir manzara beklemiyordum açıkçası..

Yatağa yaklaşıp elimdeki kaseyi komodinin üzerine bıraktıktan sonra onları izlemeye devam ederek çok yumuşak hareketlerle kıvrıldım yatağın köşesine. Bakışlarım ikisinin arasında gidip gelirken kalbimin en derininde bir çiçek açmıştı sanki. Elimi uzatıp Poyraz'ın ipeksi saçlarını nazikçe okşadım.

"Çok güzelsiniz.."

Özellikle sessiz olmaya dikkat ederek fısıldamıştım ama Arda'nın gözlerini araladığını görünce "Rahatsız olma.." dedim omzunu okşayarak. Eğilip dudağının kenarına yumuşak bir öpücük bıraktıktan sonra ben de onların yanına uzandım ve kolumu Arda'nın karnına doladım.

"İyi uykular sevgilim.."

______________________________________

Merak etmeyin, kendi çocuklarını kucakladıkları bölümlere de az kaldı.. Bu kısımları fazla uzatmayı pek düşünmüyorum.. Zaten asıl önemli olaylar gelecekte!!

O zaman sonraki bölümde görüşürüz, HAYDİN BB..

Kış Güneşi (+18) {Yaz Yağmuru İkinci Kitap} Where stories live. Discover now