Hayat Sürprizlerle Dolu

802 90 22
                                    

______________________________________

~Alaz'ın anlatımıyla~

"Şş.. Alaz.. Neyin var lan senin?"

Atakan'ın omzumu dürten dirseğini görmezden gelmeye çalışarak sıkıntılı bir nefes verdim. Bakışlarım onda değil, yoldaydı..

"Sence neyim var Atakan?" dedim ona aptal muamelesi yaparak. Ki öyleydi de..

Gerizekalı gibi dirseğini omzuma geçirmeye devam etti..

"Bilmem.. Neyin var?"

Artık omzumu acıtmaya başladığı için kolunu iterek ona döndüm. Bakışlarım buz gibiydi muhtemelen..

Bunu fark etmiş olacak ki "Ne?" dedi sebebini sorar gibi. "Beren'i gördüğün için mutlu olman gerekmiyor mu senin?"

"Olamıyorum.." dedim itiraf ederek. Bu çaresiz halime rağmen sesim alışılmadık şekilde sert çıkıyordu. "Bok gibi hissediyorum şu an.."

"Bence Beren gayet iyi görünüyordu.." dedi Atakan beni teselli etmek ister gibi. "Yakında yine geliriz hem.. Dert etme."

Moralimi düzeltmeye uğraştığının farkındaydım ama yine de sinirimi bozuyordu böyle konuşması. Kim bilir bir daha ne zaman gelirdik Eskişehir'e.. Gelsem bile onu görme şansım olur muydu emin değildim..

Ben bunları düşünürken Arda arkasına dönüp Atakan'la bana baktı huysuz bir ifadeyle. O ve Tuğra önümüzdeki iki koltukta oturuyorlardı.. Ama keşke Tuğra yerine ben otursaydım Arda'nın yanında, çünkü bütün yol boyunca uyuyordu herif..

Ama Atakan öyle değildi işte.. Atakan'la yolculuk yapmak -en azından benim açımdan- bok gibi bir şeydi.. Çok konuşuyordu çünkü!

Arda da bu durumdan muzdarip olarak "Sussanıza lan artık!" dedi köpek gibi hırlayarak. "Bi uyutmadınız amına koyim!"

"Bir buçuk saattir uyuyorsun, Allah'tan kork!" diye çıkıştı Atakan ona. "Ulan bir insan daha otobüs hareket etmeden uyumayı nasıl başarabilir aklım almıyor!"

İkisinin bu aptalca atışmasına gözlerimi devirip kafamı tekrar pencereye doğru çevirdim ama o sırada telefonum çalmaya başlayınca cebime gitti elim. Telefonu hızlıca çıkardım ve kaşlarımı çatarak ekrana baktım. Arayan numara kayıtlı değildi..

"Efendim?" diyerek telefonu açtığımda "Alaz.." dedi telefonun diğer ucundaki ses.

Bu kimin numarasıydı bilmiyorum ama ses Beren'e aitti..

Heyecanlandığımı hissederek "Beren?" dedim soru sorar gibi.. Sesim istemsizce biraz yüksek çıkmıştı. "Bebeğim.."

Atakan'ın bakışları bu tepkim yüzünden şaşkınca bana odaklanırken Arda ve Tuğra da arkalarına dönmüşlerdi merakla.. Onları umursamadan tamamen Beren'e odaklandım..

Önce biraz sessiz kaldı ve ardından tekrar "Alaz.." dedi Beren titreyen sesiyle. Ağlamaya başladığını hissettiğimde yüreğimden bir şeyler koptu sanki..

"Beren.. İyi misin sen?"

Değildi.. Neden bilmiyorum ama kesinlikle iyi değildi şuan.. Hıçkırıklarını bastırmaya çalışarak "Babam.." dediğinde istemsizce kaşlarımı çattım. Yutkundu ve "Babam.." dedi yeniden. "Beni evden kovdu.."

Ağlaması o kadar şiddetliydi ki, söylediklerini zar zor anlayabilmiştim.. "Ne?" dedim inanamayarak. İçimde tuhaf bir boşluk ve..öfke karışımı bir şeyler hissettim bir anlığına..

Beren cevap vermeden ağlamaya devam ettiğinde bir erkek sesi geliyordu arkadan. "İyi misiniz?" diyordu endişeli bir tonda.. Beren'le konuşuyordu sanırım..

Kış Güneşi (+18) {Yaz Yağmuru İkinci Kitap} Where stories live. Discover now